Odamın uzun perdelerini açtım ve güneşin içeri dolmasına izin verdim. Pencereden dışarıya gülümseyerek baktım. İstanbul'daki ilk günüm. Evet dedikleri gibi, İstanbul gürültülü bir şehir ama ben buraya kafa dinlemek için değil çalışmak için geldim.
Üniversiteyi yeni bitirdim. Arkadaşlarım sayesinde buradaki büyük bir holdingde iş buldum ve birazdan oraya gideceğim. Saat yediydi. Açıkçası çok heyecanlıydım. Ve bu doğal çünkü ilk işim bu olacak. Banyoya girdim ve kısa bir duş alıp çıktım. İlk iş günü için ne giyilir hiç bir fikrim yok. Bu yüzden Gamze'yi aramam gerekecek.
"Kanka ilk iş günü için ne giyilir taktik versene."
"Ee... Sen holdingde çalışacaktın değil mi?"
"Evet?"
"O zaman elbise giy. Ama düğüne gider gibi olmasın yani. Sade olsun."
"Tamam sağ ol hadi kapatıyorum." dedim ve telefonu kapattım. Gamze'nin söylediklerine en uygun elbisemi bulup -duyan da bavul bavul elbisem var sanar- giydim. Saçımı kuruladıktan sonra elime topuklularımı aldım. Fakat biraz tereddütteyim çünkü ilk günde ordan oraya koştururken rezil olmak istemiyorum. Bu yüzden ayağımdaki spor ayakkabıların kalması en mantıklısı olacak.
Çantamı da alıp evden çıktım ve biraz ilerideki ana caddeye ilerledim. Elbisenin altına spor ayakkabının biraz farklı durduğunu biliyorum. Pekala fazlasıyla anormal duruyor. Dolmuş durağına geldiğimde heyecanla beklemeye başladım. Dolmuş geldiğinde binip yeri söyledim.
Birazdan büyük bir meydana gelmiştik. Resimlerden buranın olduğunu anladım. Dolmuştan indiğimde meydanda biraz ilerledim. En sonunda üzerinde büyük harflerle "Birtanlı Holding" yazan devasa binaya gelmiştim. Binaya doğru ilerlerken telefonumun sesiyle durdum.
"Efendim anne?"
"Yavruum ben çok fenayım. Hastaneye kaldırdılar beni."
"Ne?! Ne oldu anne?!" Bağırmamla beraber çevredeki bir kaç kişinin yüzü bana döndü.
"Fenalaştım kızım bir anda. Ne olur ne olmaz sen İzmir'e gel de son kez göreyim seni."
"Anne saçmalama ne son kezi ya? Tamam ben yarın gelicem."
"Yok evladım olmaz. Hemen bugün gel ay valla kalbim duruvercek gibi geliyor. Hadi yavrum ben kapatıyorum."
"Anne-
Telefon kapanmıştı. Ne oluyor ya? İçimdeki heyecan şimdi endişeyle karışıp karnıma ağrılar girmesine sebep oluyordu. Of! Holdinge bakıp başımı iki yana salladım. Ayağımı sinirle yere vurdum ve bana doğru gelen taksiyi durdurdum.
Evimin adresini verdikten sonra istemsizce tırnaklarımı kemirmeye başladım. Yok artık bunun geri dönüşü. İşe alınamıyacağım. Ayrıca anneme bir şey olursa diye de ödüm bokuma karışıyor. Bir süre sonra taksi evimin olduğu caddede durunca kapımı açıp parasını verdim. "Şey siz burada bekleyin ben hemen gelicem." Taksici başıyla onaylayınca hızlıca taksiden inip evime koşturdum.
Allah'ım neydi günahım. Eve girdiğimde yatağımın yanına bıraktığım bavulları açtım ve içine dolaptaki tüm kıyafetleri koydum. Diğer tüm şeyleri de bavula tepip kapattım. Oflaya puflaya bavulu kapıdan sürükledim. Merdivenlerden indirmeyi başardığımda nefes nefese kalmıştım.
"Hangi dangalak apartmana asansör koymayı akıl etmez ki?!" diye bağırdım kendi kendime.
Karşıma apartmanın yöneticisi çıkınca sahte bir şekilde güldüm. "Yani vardır bir bildiği koymadıysa eheheh." Adam bana garip bakışlar atarken bavulu apartmandan çıkardım. Caddeye doğru ilerlediğimde taksici taksiden çıkıp bavulumu bagaja koydu.
Havalimanına vardığımda bavulu sürüklüye sürüklüye İstanbul-İzmir yazan gişeye gittim. Oh burası klimalıymış en azından. Güneşten yanmıştım. Savaşa mermi taşır gibi bavulu taşırken gişeye varmıştım.
"İyi günler hanımefendi, nasıl yardımcı olabilirim?"
"Bir tane bilet istiyorum. Saat kaça var en yakın?"
"Saat 10'da var." Başımla onayladım.
Bileti aldıktan sonra saate baktım. 10'a gelmek üzereydi. Bir süre koltuklardan birinde oturarak bekledikten sonra anons duyuldu. Evet benim uçağımdı.
Uçağı bindikten sonra kemerimi bağlayıp arkama yaslandım. İçimde hem endişe hem de üzüntü vardı. Zaten benim hangi işim doğru gitti ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| KIZIL |
Humor| Ah bu kızıllar , hepsi mi cadoloz olur? | - "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Ben bunla evlenmem!" diyerek karşımda duran Emre'yi işaret ettim. Ne bu be? Televizyon şakası falan mı? "Ben de bu kızıl kafayla evlenmek istemiyorum!" dedi Emre. Kız...