İmkansızdı bizimkisi. Silinmeyecek nokta konulmuştu cümlenin sonuna. En çok imkansız olması yakıyordu insanın canını. Birbirini çok seven iki insan buluşamıyordu. Ama biri daha çok seviyordu. Zaten hep böyle değil mi? Hep biri daha çok sever. Aşkın kuralı bu.
Unutmak lazımdı. Daha fazla canımın yanmaması için. Unutmamı o istemişti benden. 'Bende unutucam' demişti. Zorundaydık. Unutmanın verdiği acıyı tatmalıydık. Unutması her ne kadar da mümkün olmasa bile. Hep demişimdir. "Unutulması zor olan kişiler bi'an önce unutulmaya başlanması gerekenlerdir. "
Ona her ne kadar 'unutucam' desem de unutamıyordu bir kere insan. 'Unut' diyince unutmak kolaylaşmıyor. Hele ki 3 gün bile olsa uğruna ölebileceğin birini unutacaksan. Zor ya. Çok zor. 'Unutucam' deyip unutamamak.
Ben imkansızı imkanlaştırmak isterken buldum kendimi aşkın kollarında. Sana aşık oldum ben. Hiç ummadığım kadar çok bağlandım sana. Şimdilerde bağlanmamamı isterken. Hak etmediğimiz kadar çok sevdim ben. Benim sevgim ikimize de yeterdi. İmkansızlık araya girdi.
Küçükken bulutları maviye boyar renkli gökkuşağı çizerdim. Şimdilerde kara bulutun altında yağmur yağdırıyorum. Kötü olan da yağmur damlalarının bile siyah olması ya.
Ya ben aşkımı nasıl anlatırım bilemiyorum. Çok sev istiyorum beni. Çok kelimesi çok geliyor.
Sana seni sevmediğimi söylediğimde anlamayacaksın sana aşık olduğumu... Gözlerine bakarken nasıl umutlu olduğumu... Sende bulamadığım umudun benim umutsuzluğum olduğunu... Sen hayatına devam edecek eğlenceyi göreceksin, ben hayatımı durdurup çaresizliği öğreneceğim. Sen 'herkes' le mutluyken, senin 'hiç' in olmak bile ayrı bir sıfat olacak benim için. Sen beni yalnız bırakırken, ben kendimi yalnız bırakacağım. Yalnızlıkla sınanacağım... Ölülerle konuşup, canlılarla susacağım. Seni sessiz çığlıklarımla susturacağım... Umudumu keserek gözünde intihar edeceğim. Her gün daha çok kan kaybedeceğim... Yine de en kötüsü, hiç ölmeyeceğim...
Bana 'aşkımızın cenazesi bu gece kalksın' demiştin. Ben o günden beri ölmek istiyorum. Her gün aynaya bakarken güçsüzü beni görmek yerine... Sen diye çektiğim her nefes acıyla buluşmasın diye. Kalbim sen diye attığında aşkımı tekrar tattırmasın diye. Bu imkansızlık niye? Bendeki bu aşk varken neden?
Hepsinin cevabını istiyorum ben sustuğum gecelerden çalıyorum konuşmalarımı.İnsanların verdiği hayat sevgidir.
Niçin yalnız sana yazdığımı sorma, niçin yalnız sana geldiğimi...Sana gelişim işte bundan. Sen aşkı anlatıyorsun, yaşatıyorsun bana. Çünkü yaşıyorsun.
O sözlerin kalbinden geldiğini kalbime vuruşundan anlıyorum ben. Sözlerin değil beni sana bağlayan, O sözlerini manasına vurgunum.Niçin mi sen?
Sen benden önce vardın, varoluşun bu yüzden.
Ve sen benden sonrada varsın, sana tutunmam aşka ve varlığa duyduğum özlemden!
Sen benim sözlerimsin. Seni kalbime koyuşum bundan.
Ve sen dostsun. Ruhuma sığınak ararken haykırmam hep bu yüzden...
Ve sen dostsun, arkadaşsın. Sen içimi koruyan bir elbisesin. Ben ruhunun çıplaklığını örttüğün tenim. Sen de bunları yaşıyorsun ama saklıyorsun kendinden. Kalbinin sesini dinle bir an. Duyacak o zaman sevginin ve aşkın sesini. Bir liman aradığını ve bu limana sığınmak istediğini...