KAÇIŞ

44 4 0
                                    

Bay ukala ile birlikte okuldan çıkmıştık. Okulun arka tarafında konferans salonu olarak ayrıldığını tahmin ettiğim bir bina vardı. Bu binada okul kadar büyüktü neredeyse. Ağzım açık kalmıştı. ''Vay be. Okula bak'' diye  geçirdim içimden.

"Ne düşünüyorsun?" dedi bay ukala.

" Şey, Bina çok büyükmüş. Tamam. Eski okulum da bu kadar büy..."

"Onu demiyorum seni şaşkın. Şu düşüncelerinden biraz uzaklaş benimleyken..." Seninleyken... ''...Ne kadar çabuk şu işi halledersek senden o kadar çabuk kurtulmuş olacağım, orada öyle beklemede gel buraya hadi.'' U.K.A.L.A. Hep emir vermeye alışkındı bu çocuk herhalde. Bacaklarımı yürümeye zorlayarak bay ukalayı  takip etmeye devam ettim. Konferans salonu olarak tahmin ettiğim binayı geçtikten sonra karşıma bir kaç  tane lüks araba çıktı. Hepsi benim hayran olduğum arabalardandı. Ama bir tanesi... AUDİ X5. İ-N-A-N-A-M-I-Y-O-R-U-M!!! Bu benim bir zamanlar(ailemi kaybetmeden önce) delice sahip olmak istediğim arabaydı. Ailem bu sene ki başarılarıma karşılık bana bu arabayı alacaklarını söylemişlerdi.(anne ve babamın iyi bir mesleklere sahip oldukları ve durumumuzun iyi olması bu arabanın benim olma ihtimalini arttırıyordu tabii) Ama sonra... O lanet olası kaza oldu işte! Bunu düşününce gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Doruk'a sırtımı dönmüştüm. Beni salya sümük ağlarken görmesi, isteyeceğim en son şeydi. ''Hayır! Hayır! Hayır! Şuan olmaz. Burada, onun yanında ağlayamam! '' diye kendi duyabileceğim bir şekilde yakındım. Derin nefes al Elvan. Ver. Al. Ver. 

Doruk, şükürler olsun ki beni görmüyordu. Yani ben öyle umuyordum. En son ona baktığımda bana arkası dönüktü ve cebinden bir şeyler çıkarmakla uğraşıyordu. Sonunda kendime gelip önüme döndüğümde Doruk, cebinden birkaç anahtar(anahtarlar bayağı fazla olduğu için sayamamıştım ama çok fazlaydı. Buna 'birkaç' diyerek yetinebilirdim) anahtar çıkarıp doğru olanı bulana kadar(otuz saniye kadar) onu bekledim. Sonunda bir tanesini seçip arabasının yanına yürümeye başladı.

 Ama bir saniye. Doruk şuan tam olarak benim  hayran olduğum arabanın önünde dikiliyordu. Arkasını dönüp bana 'gelmiyor musun?' der gibi bir bakış fırlattıktan sonra o harika arabanın kapı kilitlerini açtı. Donup kalmıştım. Ne yani, bu araba onun muydu? Bir yerden falan çalmış olamazdı değil mi? Belki de kumarda falan kazanmıştır. Evet, evet bunu yapmış olabilirdi. O potansiyel vardı bu çocukta. 

O anda şaşkınlığımı kendime saklayamadığım için, zincirleme bir küfür oluşturdum kendime içimden. Bunu yapmamın nedeni tam olarak ağzımın santimetrelerce açık olup Doruk'un bana alaycı gözlerle bakmasıydı. Bir gün içerisinde bu kadar rezillik ve şaşkınlık yeterdi bence.

"Oha! Bu araba senin mi?  Ben bunun hastasıyım. Hey! Sen bu yavruya sahip olduğuna göre bayağı zengin falan olmalısın? Ha?" Bir cevap bekliyordum ama Doruk şuan bana az önceki dalga geçer bakışları değil 'ne saçmalıyor bu kız? ' bakışları atıyordu. Harika!  Ezikliğin dibine vurmuştum. Öyle şeyler söylemeliyim ki... Aklıma gelen ilk cümleleri savurmaya başladım.

"Şey... Bu kadar büyük tepki vermemem gerekirdi. Biliyorum,abarttım. Üzgünüm. Ben sadece...Bu arabanın hayranıyım. Ailem ... Bana bu arabayı alacaklarını söylemişlerdi. Ama sonra... Sonra..." Ah! Lanet olsun! Burada olmaz! Onun yanında ağlayamam. Ama... Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Doruk beni anlamaya çalışır gibi kafasını hafifçe yana eğdi. Ve bana doğru iki adım attı. Çok yakın değildik. Ama çok fazla da mesafe yoktu aramızda. Gözlerimi biraz kırpıştırıp yaşların gitmesini engellemeye çalıştım. Ama olmuyordu. Her saniye daha da bulanıklaşıyordu görüşüm. Doruk bir anda konuşup beni şoke edecek bir şey söylemişti.

"Kaza oldu." Bunu ağzımdan kaçırmış olamazdım değil mi?  Tabii ki hayır! Bunu bilecek kadar kendimdeydim. Peki ama nasıl bilebiliyordu kazayı? 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAY UKALA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin