İlk Ders ve Prens

531 12 2
                                    

Sabah kendimi bile şaşırtarak erken kalkmıştım. Lavaboya girdim elimi yüzümü soğuk suyla yıkayıp çıktım.

Ders programına göre çantamı hazırladım. Arkadaşlarıma sürpriz olsun diye kahvaltı hazırlayacaktım. Mutfağa yöneldim. 5 yumurta çıkartıp kırdım yumurta hazırdı. Domates salatalık doğrarken omzumda bir el ve:
-Yardım ister misin, diye soran bir ses.
Arkamı döndüğümde derin bir ohh çektim. Clara'ydı. Yüreğim ağzıma gelmişti:
-Çok kotkuttun beni Clara.
-Özür dilerim yardım ister misin?
-Olur.

Beraber kahvaltıyı hazırladık. Sıradaki iş uykucuları uyandırmaktı. Bunun için bir planımız vardı. Clara hayalet kılığına girecekti bende odada çıklık atacaktım o sırada uyanacaklardı. Ben güçlü bir çığlık attım uykucular ne olduğuna bakmaya gelince çığlıklarla odaya kaçtılar. Clara peşlerinden gidince duvara sıkışmışlardı. Bende gelince Clara örtüyü çıkartıp gülmeye başlamıştık. Emma, Taylor ve Daisy öldürücü bakışlar atarken biz gülmekten yere yatmıştık. Söylenerek odadan çıktılar. Biz gülmeye ara verip su yeşili kabarık elbiseleri giymiştik. Çok güzellerdi. Odadan çıkınca Taylor ve Daisy lavabonun önünde bekliyorlardı. Yine Emma'nın banyosu galiba. Gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Biz kahvaltı sofrasına oturduk. Kahvaltımızı bitirdiğimizde diğerleri daha yeni oturuyordu. Kapı çalındı. Kapıyı açıp Meredith'i içeri geçirdim:
-Ooo bakıyorum kahvaltı hazır. İlk bir hafta kahvaltıya geleceğim ders alanlarına sizi götürmek için alışınca ben gelmeyeceğim.

Onlar kahvaltılarını bitirince çantalarımızı alıp Meredith'i takip ettik. Kürsünün olduğu odanın yanındaki merdivenleri çıktık. 4 katlı olan okulun ikinci katına çıktık. Koridorda 4 kapı vardı. Üçüncü kapıya geçtik. İlk ders danstı. Kızlar birbirleriyle eşleşti. Ben Clara ile eşleştim. Kalan bir kız eğitmenle eşleşti. Yerde gruplu olarak 18 ayak izi vardı. Ayak izlerinden hangisi yanarsa o pozisyonu alıyorduk. Ders eğlenceliydi. Dersin yarısını dans ederek kalanını kitaptaki etkinlikleri yaparak geçirdik. Her ders 2 saatti. Sıradaki ders saray tarihiydi. 2 saat nasıl dayandım bilmiyorum ama ders sıkıcıydı. Tüm ders not tutarak geçti. Sıradaki ders Nasıl yemek yenilirdi. Çaydanlığı nasıl tutacağımızı ve çatal kaşık ve bıçağı nasıl yerleştireceğimizi anlattılar. Linda (eğitmen):
-Gelecek ders tekrar yapacağız, dedi.

Eve gelince son ders yemek yediğimiz için aç değildik. Hepimiz 2 saatliğine uyuduk . Kalktığımızda saat öğle üç buçuktu. Ödevlerimizi yapmak için çalışma odasına gittik. Dans dersinden 7 sayfa etkinlik kitap üzerinde yapacaktık. Saray tarihinden konunun özetini çıkaracaktık. Nasıl yemek yenilir 5 sayfa etkinlik yapacaktık. Anlamadığımız yerleri internetten baktık. İki buçuk saat ödev yaptıktan sonra bitmişti. En zoru saray tarihiydi. Acıktığımızı fark edip mutfağa gittik. Yemekte dil balığı ve salata vardı afiyetle yedik. Biraz televizyon izledik. Korku filmiydi. Saat sekiz buçukta yataklarımıza uzandık. Bir saattir korkudan uyuyamıyorduk:
-Clara uyuyor musun, dedim.
-Hayır korkuyorum. Onda uyuyamadım.
-Bende.
-Ne yapacağız?
-Uyumak zorundayız. Ve kabus görmek.

Yarım saat sonra uyumuştum. Uyumadan önce telefonumun alarmını erken bir saate kurmuştum. Eğer kabus görürsem erken uyanayim diye.

Tam kabusun ortasında alarm çaldı. Sevinmiştim. Kötü bir şey görmeden kalkmıştım. Kimse kalkmasın diye alarmı hemen kapattım. Üstüme su yeşili kabarık elbiseyi giydim. Biraz dışarı çıkmak istemiştim. Telefonumu alarak kürsünün olduğu odaya geldim. Kapıyı açıp çıktım. Yemyeşil çimenlerin ortasında bir bank vardı oraya oturdum. Elime telefonumu alarak ablamla mesajlaşmaya başladım her halde uyuyordu. Yanıt geldi. Demek ki uyanıktı. Mesajlaşmaya dalmıştım yanımdaki hareketlenmeden dolayı başımı çevirdim. Yanımda çok yakışıklı biri oturuyordu. Mavi gözlü ve sarıya yakın saçları vardı. Bana dönünce anladım. Prens Andrew'dı. Çok şaşırmıştım. Elini uzattı:
-Merhaba ben Andrew.
-Merhaba ben de Kiera Efendim.
-Lütfen bana prens olarak bakma sadece Andrew de.
-Tamam Efen... Andrew.

Gülümsedi:
-Çok güzel olduğunuzu biliyor muydunuz, dedi elimi öperek.
-Teşekkür ederim...

İçeri girdim. Çantamı hazırladım. Bizimkileri kaldırmak için binbir yol denemeliydim. Neyseki Clara kalktı. En etkili çözümün başlarından aşağı soğuk su dökmekti. Hepside birden fırladılar. Clara'yla gülerken onlar lavaboyu kim önce kapacak bakışları atarak koşmaya başlamıştı. Yine Emma kapmıştı. Daisy ile Taylor bekliyordu. Durumlarına gülmemek mümkün değildi. Yine her zamanki gibi Clara ile mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladık. Emma, Daisy ve Taylor çıkınca ben de banyo yapmak için lavaboya gittim. 10 dk lik banyo ardından mutfağa geçtim. Kahvaltımı yapıp çantamıda alıp çıktım.

Koridorda ilerlerken elimdeki telefona bakmaktan etrafıma bakmıyordum. Birden biriyle çarpıştım ve tam düşmek üzereyken bir kol belimi sarıp düşmemi engelledi. Kafamı kaldırınca Prens Andrew olduğunu gördüm:
-Teşekkür ederim.
-Benim için bir zevkti, dedi yüzündeki çapkın sırıtışla.

İçimden her ne kadar tokadı yapıştırmak istesem de yapamazdım. Yoluma devam ettim. Ders Duruş dersiydi. Kafamıza bir yığın kitap koyup düşürmeden dümdüz şekilde yürümemizi istiyordu. Ahh ne mantığı varsa. İç sesimle konuşurken kapıya gelmiştim bile. 2 saat zor geçmişti. Prenseslik işi zordu belimi ağrıtmıştım. Sıradaki ders Ses Güzelliği idi. Ses güzelliği nerede ben nerede. Ders boyunca Hande YENER Sebastian söyledik. Dilim damağım kurumuştu. Ders biter bitmez şiseme su doldurmak için çeşmeye gittim. Çeşmede yine Andrew vardı. Merhaba dedim ona. Bana verdiği cevap ise merhaba güzellikti. Şaşırmıştım. Suyumu doldurup yanından uzaklaştım. Beni takip ediyor olabilir düşüncesini beynimi yiyordu. En sonunda iç sesime sormaya karar verdim:
-İç ses neredesin?
-Adana-Mersin yolunda.

Off ya iç sesim bile benimle dalga geçiyor.

..........................

Diğer 4 saat nasıl geçti bilmiyorum ama en son kendimi mutfakta Adana kebabı yerken buldum. Kurt gibi açtım ve şu an yemeğe adeta saldırıyorum. Yemek bitince kızlarla dedikodu yapmaya başladık. Hiç farkında değildik ama bir buçuk saat dedikodu yapmıştık. Ardında televizyonun önünde konumumuzu almış vaziyette film izliyorduk. Bu defa korku filmi değildi. Kabuslarla nasibimizi almıştık. Film izlerken kocaman 2 kase mısır patlağı bitirmenin verdiği gururla üçüncüyü yapıyordum. Patlayana kadar kolalarımızı içtik. Kolaları doldurmak için mutfağa geldiğimde mısırda patlamıştı. Kolaları doldurdum ve mısır patlaklarını kaseye doldurup içeri geçmiştim. Emma duygusal bir kız olduğundan ağlıyordu. 2 paket peçete bitirmişti. Taylor da ağlamasına çok az kalan bir bebek gibi bakıyordu. Kolaları verip mısırı sehpaya koymuştum. Filmim bitmesine 15 dk kalmıştı. Film bitince Daisy bana bakarak:
-Haftaya okul açılışı balosu olduğunu biliyorsun uz değ il mi?
-Evet, dedik.
-Neyse ben yatacam, diyip odadan çıktı. Neden bilmiyorum ama birbirimize aptalca bakıyorduk. Ben kalkıp benim de uykum geldi dedim ve çıktım. Ardından diğerleri geldi. Ben yatakta dört dönüyordum ama uykum yoktu. En son kitap okumaya başladım. Yarım saat okuduktan sonra göz kapaklarımın ağırlaştığıni fark edip kitabımın ayracını kaldığım yere koyup uykunun beni ele geçirmesine izin verdim. Bir kaç dk sonra rüya alemindeydim...

PRENSES (BENİ SEÇ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin