4.BÖLÜM

23 0 1
                                    

Hemşire yemeğimi önüme koyarak "biliyor musun ihtiyar sana acıyorum artık geçmişini belki bir daha hiç hatırlamayacaksın çünkü Alzheimer hastası olabilirsin" gözlerini kocaman açarak konuşmasına devam etti "neyse yemeğini yesen iyi olur" yemeğe bakınca kusmamak için kendimi zor tuttum bunlar beni zehirleme yemi çalışıyorlardı öfkeli bakışlarımla "ben yemiyorum" hemşire bana bakıp "n..n.ne dedin sen" heceleyerek "ye-mi-ye-ceğ-im" kaşığı çorbaya bandır tık tan sonra ağzıma tıkamaya çalıştı. kolumdan diren memem için Tutu canımı fazlasıyla acıtıyordu yolda araba geçiyor mu gibi kafamı bir sola sağa çeviriyordum ağzıma doğrul tan kaşığı hissetmeyince gözlerimi açtım ve hemşirenin yerde olduğunu gördüm onu iten ninde toprak olduğunu gördüm hemşire ye bağırarak "sen ne yaptığını sanıyorsun" hemşire biraz uzakta olan şapkasını alıp "asıl sen kendini ne zannediyorsun görevim le ilgileniyorum ben" çocuk sinirden kırmızı olan yüzüyle "senin görevin yaşlılara işkence değil senin görevin onlara bakmak hemen kaybol yoksa bunları patronuna anlatırım" hemşire ayağa kalkıp kocaman yutkunarak odadan çıktı. toprak üzerimdeki tepsiyi alıp masaya koydu "yerdekiler de artık böceklerin olur yiyeceklerini sanmıyorum ama" dalmış yerdeki yemeğe bakan gözlerim toprak sayesinde dünyaya geri döndü ona baktığımda yine sandalyeyi yanıma çekip ayaklarını yatağıma uzattı ve cebinden paketli olan bir şey çıkardı sonra paketi yırtıp yarısını bölüp bana uzattı şaşkınlıkla ona bakan gözlerimle "bu ne?" benden daha şaşkın görünüyordu "ne yani çikolatanın ne olduğunu bilmiyor musun ihtiyar? dur anlatayım bak şimdi içinde şeker su .vb. şeyler var sen bunları-da anlamasın ki ha buldum bu bu stres atar genelde kızlar sinirlenince yerler neyse sana yarar al ye işte" elindekini alıp küçük bir ısırık aldım bu neydi böyle ağzımda buz gibi eriyordu tadı muhteşemdi ısırıklarım küçük ten büyüğe çoğalıyordu bitirdiğimde çocuk gibi ağlayasım geldi ama kendimi zor tutum çocuk öbür cebinden bir tane daha çıkarıp "bunu da istiyor musun" kafamı aç köpekler gibi evet olarak salladım konuşmasına devam ederek "huzur evinde normalde işim olmaz ama buraya senin için geliyor.. yani ödev için eğer bu çikolatayı istiyorsan hikayenin devamını kısaca anlat olur mu" tekrardan evet olarak salladım canım çikolatadan başka bir şey istemiyordu şu an onu ellerime alıp yiye sim vardı hikayenin devamını anlatmak için biraz düşündüm ve azıcıkta olasa hatırlaya bildiklerimi söyleyecektim ve konuşmaya başladım "buluşacağımız yere geldiğimde yoktu geç kalmıştı onu çok bekledim ama gelmedi eve doğru gidecekken korna sesi duydum arkamı döndüğümde o gelmişti bisikletinden iner inmez yanıma geldi ve ellerini ceplerine koyarak bir şey arıyordu sanki ellerini ceplerinden çekerek etrafa bakınıyordu birden o somurtkan yüzü gülüp ellimden tuttu ve beni çekiştirdi geldiğimiz yer kum havuzuydu. Oturdu benimde oturmamı isteyerek ellini yere iki kere vurdu acaba ne yapacaktı meraktan bende oturdum. kum havuzuyla oynuyor muydu bu anlamadım kolundan ne yaptığını bir türlü göremiyordum sonunda kolunu çekerek ne yaptığını gördüm yazı yazmıştı "Kahrolası telefon yok galiba evde unutum" yüzümü ona çevirerek Üzgünce baktım ne yapa bilirdim ki onun için düşündüm,düşündüm ve buldum. Tabi ya küçükken çok sevdiğim bir söğüt ağacı vardı ağacın biraz yukarısında küçük bir delik vardı bende günlüğüm le kalemimi onun içine saklardım nedenini şuan hatırlamıyorum. neyse sonra Toprağa bisiklete binmesini Söyledim o binerken bende arkada küçük bir yer vardı oraya bindim ve ona yolu tarif ediyordum rüzgar o kadar güzel esiyordu ki ellerimi kocaman açtım sanki kanatlarım vardı da bulutlar da uçuyordum Kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissettim. geldiğimizde hemen bisikletten atlayıp o kocaman söğüt ağcına tırmanmaya başladım önce sağdaki yere sonra soldaki ve yukarıdaki yerlere tutunarak uzun dala oturmayı başardım toprak İse hayla aşağıdan bana boş boş bakıyordu bu çocuk neden gelmiyordu anlamadım dayanamadım "bütün gün orada mı bekleyeceksin" kafasını evet olarak salladı bende "ne yani yukarıya gelecek misin" kafasını tekrardan. Evet olarak salladı biraz olsun sinirlenmeye başlamıştım neden gelmiyordu anlamıyordum.Tabi ya gülerek "kesin korkuyorsun" bana bakan gözleri utançla yere indi birkaç dakika öyle durdu sonra sol ayağını sinirle yere vurup olduğu yerden uzaklaştı. Bende aşağıya inecekken deliğin içindeki günlüğümü ve kalemimi alıp aşağıya fırlattım. Onlarla inecek halim yoktu tekrardan soldaki sonra sağdaki yere ayağımı koyarak inmeyi başardım günlüğüm le kalemimi elime alarak toprağa yetişmeye çalıştım sinirlice yürüyordu sonunda ona yetişebilmiştim ve elimi omzuna koyarak gitmesini engelledim ona sakince "lütfen burada duralım tamam özür dilerim ama gitme olur mu" bu ben miydim hayatımda kimseye bu kadar yal varmamıştım tabi Babam hariç toprak yere oturdu ve çimenlerle oynamaya başladı dayanamadım aklıma bir soru takılmıştı "bir şey soru cam telefonun un şarjı bitince nasıl yazıyorsun bana bakakaldı ve galiba bunu anlatamayacaktı bende defteri kucağımdan yere bırakıp kalemin kapağını açtım toprağa bakarak "bak şimdi sen bana kolunu uzatıp gözlerini yum ve ben tencere demeyene kadarda açmayacaksın tamamı" şaşkın gözlerle bana baktıktan sonra kolunu uzatıp gözlerini yumdu kalemle koluna alfabenin küçük harflerini sırayla yazdım artık bununla her istediği yerde rahatlıkla konuşabilirdi. gülerek "tencere" gözlerini açması bir oldu koluna bakınca bir şey anlamamış gibi o kahverengi hafif uzun saçlarını kaşıdı "bak şimdi toprak bunlar alfabe deki harfler biliyorsundur o kadarda geri zekalı değilsindir" bu sözü dediğimde sinirleneceğini düşündüm oysa ona baktığımda bana bakıp gülüyordu bende gülerek konuşmaya devam ettim "nasıl anlatayım-ki ben sana? ha buldum klavye gibi düşün anladın mı klavye de yazı yazdığını düşün. Anladın mı" kolunu kendine doğru çekerek evet yazdı ikimizde birbirimize bakıp dakikalarca güldük. O kadar çok sohbet etmiştik ki ama her güzel şeyin bir sonu vardır. ona Evimin hemen aşağıdaki çiftliğe benzer yer olduğunu söyledim ama beni çağırmamasınıda nedenini sölemdim utancımdan. oda bisiklette olduğu için kafasını evet olarak salladı ve tam arakamı döndüğümde yerdeki Günlüğümü almayı unutmadım eve gidicekken kendimi birden yerde buldum galiba taşa takılıp düşmüştüm elimdeki günlük ilardeki su birikintisine düşmüştü toprak bisikleten inip benim yanıma koştu kalkmama da yardım etmeyi unutmadı ben su birikintisine doğru giderken ıslanmış günlüğüm içine batıyor du tebesümle "zaten bir şeye yaramıyor du neyse ben gider" hızlı adımlarla evin yolunu aldım hava çok kararmıştı evin önune gelerek kapıyı hafifçe tıkladım ve dualar etmeye başladım ki babam çoktan kapıyı açmıştı sakin bir tavırla "içeri gel Nil" galiba kötü şeyler olucak tı. "hikaye bitti çikolatamı alabilirmiyim çocuk bana o kadar dalmış ki ne dediğimi duyma dı bile "çikolatamı ala bilirmiyim " Budalası çocuk hayla duymuyoru galiba bilerek yapıyordu yanımda ki yastığı kafasına fırlatarak "sana ver dedim" bu sefer çocuk canlanmısti ve bana bağırarak "ne istiyorsun" Alevli gözlerle "çikolata" Üzgün bakışlarıyla "ihtiyar hikayeyi anlatırken Karnım açıkmıştı diye yedim. sen hem bir çocuğun aç kalmasını istemesin dimi" o kadar çok sinirlenmişimki Heran onu bağabilirdim ama iş işten geçmişti sakin bir tavırla "Odam dan çık lütfen" şaşkın bakışlarıyla "n.nn.ne yani bana bağırmıyacakmısın yada yastık falan atmıyacakmısın ihtiyar?" Derin bir nefesle "sana sadece çık dedim" ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi sonrada odadan çıktı işte bense ise direk uykuya geçtim
******
Burnuma kokular geliyordu b..Bu koku gözlerimi sevinçle açarken çikolata paketinin altında beyaz mektup gördüm mektubu alıp açtıktan sonra okumaya başladım

Özür dilerim ihtiyar

O kadar çok mutlu hisemiştimki bana Özür mektubu yazmıştı hiç beklemediği biri ama Bu çocukla olurken kendimi mutlu ediyordum bana eski anılarımı hatırlamamda yardımcı oluyordu çikolataya açtıktan sonra keyifle yerken en sevdiğim bölüm geliyordu onun ağızda ermesine bayılıyorudum. Hani bir şeyi herzaman yiyince bıkarsın ya ama ben tekrar tekrar aşık oluyordum artık bitiş vakti gelmişti son parçayı ağzıma atarak tekrar uykuya geçtim.

SONSUZLUĞA DOĞRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin