Kriz

286 10 5
                                    

Vitra saat çalmadan trafiğin gürültüsü ile uyandı, yatakta bir süre döndü, kol saatini kontrol etti. Saat neredeyse yedi buçuk olmuştu. Dışarıdan gelen gürültüden dolayı daha fazla uyuyamayacağına karar verince zor da olsa yatağından kalktı.
O günlerdeki popüler bir şarkının nakaratını tekrarlayarak dişlerini fırçaladı. Odasını havalandırmak için pencereyi açtığında korna sesleri, bağırışlar, küfürleşmeler, şakalaşmalar davetsiz bir misafirin rahatlığıyla vitranın neredeyse tamamen boş olan odasına girdi, garip bir şekilde bu kaosun varlığını hissetmek onun bir parçasının da kendisi olduğunu bilmek Vitra'nın içini rahatlattı.

Tüm bu sesleri bir davet olarak hayal etti. Delhi'nin karmaşası onu tekrar çağırıyordu, arkasını dönüp masasının çekmecesini açtı içeride duran takvimi elinden geldiğince kibarca dışarı çıkarttı gözleriyle sarı fosforlu kalemle işaretlediği tarihi kontrol etti, patronun vereceği ve tüm ekibin de Vitrayla birlikte katılacağı davete yirmi iki gün kalmıştı, partinin nerede olacağı sürprizdi ama insanın patronu Holywood yıldızı olunca partinin muhteşem bir yerde olacağını tahmin etmek zor değildi. Vitra tahta sandalyesine oturup partinin nerede olabileceğini düşünerek iç çekti.

Müdürleri yaklaşık iki ay önce tüm takımları toplamış ve müşterilerinin (Vitra ve tüm ekibe göre patronlarının) kendileri ile tanışmak istediğini söylemişti. Ekipteki herkesin davetli olacağı bu partinin yerinin sürpriz olacağını da söylemişti. En iyisini bekleyin demişti, müdür çünkü siz ona en iyisini veriyorsunuz.

Patron dedikleri müşterileri Cenk Tokdor adında bir Hollywood yıldızıydı, Türkiye'de ki bir pembe dizide meşhur olmuştu, (Vitra bir zamanlar kendisinin de severek izlediği bu dizinin şimdi adının zincir mi yoksa zindan mı olduğundan bile emin değildi.) sonra lise ve üniversite eğitimini aldığı Amerika'da da keşfedilmişti ve ilk iki aksiyon filmi çok başarılı olmasa da sonra şansını denediği romantik komedilerde başarılı olmuş ve bir dünya starı olmuştu.

Vitra yavaşça üstünü değiştirdi, her zaman ki gibi ayakkabılarını odanın içinde her tarafta aradı, tam bulamayacağından emin olduğu anda odanın köşesindeki dergi yığınının altında sol tekini buldu, bu diğer tekini de bulması için umut verdi, kısa sürede diğer tekini de dolabın arkasında buldu, bu kadar dağınık olduğu için kendisine bir kez daha kızdı, artık çalmasına gerek kalmayan saatin alarmını kapattı ve otobüsüne binmek üzere evinden çıktı, bugünü ölünceye kadar unutmayacağının farkında değildi.

Otobüsünü beklerken "Daily India" gazetesini aldı ve patronuyla ilgili bir haber aradı, küçükte olsa bir haber bulunca mutlu oldu ve Cenk Tokdor'un eşiyle arasının bozuk olduğunu, gazetecilerin önünde dahi birbirlerine zoraki gülümsediklerini gazeteciler kendilerini arabalarına kadar takip ederken nasıl hiç konuşmadan ve birbirlerine bakmadan yürüdüklerini ve şoför arabanın kapılarını açarken nasıl beklediklerini yol boyu bir kaç kere okudu.

Delhi Metropolitan Hastanesinin önündeki durakta otobüsten indi, hastanenin kapısından içeri girerken doğulu kibarlığıyla içeri girenlerle selamlaştı. Asansörün önündeki kalabalıkla birlikte bekledi. Asansör geldiğinde gururla kırk birinci kata bastı. Asansördeki herkesin şaşkınlıkla kendisine baktığını biliyordu, kırk birinci katta ne olduğunu elbette hepsi, hatta tüm Hindistan biliyordu. Ara katlardan binenler kırk bir düğmesinin basılı olduğunu görünce şaşkınlıkla etraflarına bakıyor ve kimin kırk birinci kata çıktığını tahmin etmeye çalışıyorlardı, kırkıncı katta inen yaşlı bir hanım asansörü terk etmeden uzun uzun Vitrayı süzdü. Nihayet kırk birinci kata geldiğinde, güler yüzlü doktorlar ve mühendislerin arasından kapısında Cenk Tokdor medikal yazan ofise girdi, içeride kendisinden başka on altı tane daha teknisyen ve iki doktor vardı.

Hindistan'ın Gururu#Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin