Bütün kıyafetlerimi bavuluma koydum.Ayrıca bir bavulada onsuz yaşayamadığım çilekli sakızım takılarımı, bandalarımı, bakım ürünlerimi ve çok az sahip olduğum makyaj malzemelerimi koydum. Küçüklüğümden beri yanımdan ayırmadığım Dururi yide bavulun en üstüne koydum.Dururi onsuz uyuyamadığım gözleri düğmeden bi bez bebekti. Küçükken onu bahcemizde bulmuştum ve bi daha ondan ayrılamadım. Gitarımı da bavulların yanına koydum.Yarın gidicektim.Kendimi yatağıma bıraktım.Derin bi nefes aldım ve 2 günde başıma gelen ve beni annemden ayrılmak zorunda bırakan durumu düşündüm... Hayır yani neden ben? Kendi halimde yaşayıp giden biriydiim. Bi vampir falan da ısırmadı beni ama... Gözlerimi kapattım ve kendimi uyumak için zorladım.
Sabah telefonumun iğrenç alarm sesiyle uyandım. Evet lanet gün başlamıştı. Annemden ayrılcak ve o kan içicilerle dolu yere gidicektim. Asıl en kötüsü ben de kan içici olma yolunda emin adımlarla ilerliyordum. Yataktan sürüklenirmişcesine - nasıl yazdım bu kelimeyi o.o - indim ve banyoya girdim. Aslında vampirlerin teni beyaz oluyodu. Beyaz tenli insanlara hep özenmişimdir. Aslında bende beyaz tenliyim ama yanaklarımda doğuştan olan o pembelikleri hiç sevmiyorum. Acaba vampirlikte ileri seviyelere geçersem gidermiki bu pembelik? Ne diyorum ben yaaa...
Ilık duştan sonra saçlarımı kuruttum ve taradım. Siyah dar pantolonumu ve kısa siyah tişörtümü giydim. Renkli bilekliklerimi takıp aşağıya indim. Annem kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı.
"Günaydın kıraliçem " dedim ve masaya oturdum.
Annem gülümsedi ve
"Günaydın prensesim " deyip yanağımdan öptü.Dışardan görünen mutlu aile tablomuz aslında 1 saat içinde yok olcaktı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Jason denen yürüyen heykelin gelmesini bekledik.
Balkona oturdum ve evimin etrafını izledim. Burayı tekrar görebilcek miydim ? Yavaş yavaş yağmur yağmaya başladı. Ve mis gibi toprak kokusu ciğerlerime doldu. Annem kapının kenarından bana gülümsüyordu.
Zil çaldığında ikimizde hemen kapının yanına geldik. Evet gelen kişi doktordu.
Bavullarımı tek başıma aşağıya indirdim. Kesin kas yaptım varya... Zaten otobüste giderken ayakta kaldığımda düşmemek için demirlere yaapıştığım için biraz kol kasım var. Ehem eheem
Annemle ayrılık vaktimiz gelmişti. Çok sevdiğim kurabiyelerden bir kaba koyup yanıma geldi.
Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Senin için yaptım prensesim. Canın çektiğinde ye olur mu? " dedi.Göz yaşım yerçekimine daha fazla meydan okuyamadı. Başımı onaylarmışcasına salladım ve annneme sıkıca sarıldım. İkimizde ağlıyorduk.
Jason umursamaz bi sesle
"Biraz acele eder misiniz? Geç kaldık " dedi.Annemle bir iki kere daha sarıldıktan sonra Jason a kötü kötü bakarak kapıdan çıktım ve arabanın arka koltuğuna oturdum.Jason arabaya bindi ve çalıştırdı. Anneme uzun uzun el salladım. Annem gözde kaybolunca el sallamayı bıraktım. Jason yine ben yokmuşum gibi davranıyordu. Hıh sanki çok umrumda. Çantamdan kulaklığımı çıkardım ve telefonuma taktım. Yine birbirlerine dolaşmışlardı. Çözmeye üşenip öylece kulağıma taktım. Hüzünlü ruh halimden çıkabilmek için BigBang in Bang bang bang şarkısını açtım ve sesin dışarı çıkmasını aldırmadan son ses açtım müziği.
Yolun iki tarafı ormanla kaplıydı. Saat 7 ye gelirken hava kararmaya başlamıştı. Ve Loser şarkısı çalmaya başlayınca yine bi değişik oldum. Şarkıyı çocuğunu ayrıldığı eşine veren kadın edasında değiştirdim.Araba birden durunca kulaklığımı çıkarıp
"Geldik mi?" diye sordum. Jason evet anlamında başını salladı ve arabadan indi. Bende kulaklığımı ve okuduğum kitabı çantama koyup peşinden indim. İner inmez gözlerim bingo reklamında kocasını ve çocuğunu nar yerken gören kadın gibi oldu.
"Bura ne lan? " dedim içimden . Jason ın şaşkın bakışından dışımdan konuştuğumu fark ettim. Utanarak ve sahte bi gülücükle
"Çok büyükmüş " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Midnight Sun Magic
Ma cà rồngVampir olmak bir çok insana eğlenceli gelebilir. Ama işler pek de öyle değil. Yeni özellikler... Yeni okul... Yeni arkadaşlar ... Bunlara alışmak çok da kolay değildir. Anjil insanlara fazla güvenemeyen, kendi içinde her şeye pozitif bakan ve hiç a...