"Bu dünyada neyi çok istersen o senin imtihanındır."
-Mevlana
1944/ New York
"Sadece benimle eğleniyorsun Bucky." Genç adamın mavi gözleri neşe ile parlamıştı.
"Yapma ama Hestia sence bir kız ile iki yıldır eğlenilir mi?"
"O zaman Barnes, artık bir şeyler yapmalısın."
Genç kadın ümitsizce adamın gözlerinin içine bakmıştı. Oradaki şefkati fark edebiliyordu. Adam elini kaldırdı, kadının siyah ve narin saçlarını parmağına doladı. Ona olan içindeki sevgisi hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu.
"Bayan Barnes-"
"Bana öyle seslenme Bucky ben Barnes değilim."
"Savaştan geri döndüğüm zaman soy isimini değiştirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum."
Kadının beyaz dişleri ortaya çıkmıştı. Adamın onun gülmesi ile daha da ısındı içi.
Ellerini saçlarından çekti ve beyaz tenine dokundu kadının.
"Küçük Barnesları düşünemiyorum bile."
Bu sefer odayı tiz bir kahkaha kaplamıştı. Ellerini adamın boynuna doladı ve ince,pembe dudaklarına yol aldı kendi dudakları.
"Bay Barnes, umarım sözünüzde durursunuz."
"Duracağımdan emin olabilirsiniz Bayan McAvoy."
***
Eski demir yatakta diğer tarafa dönerken gözlerini araladı kadın. Sabahın erken saatleri soğukluğu ile hissettiriyordu kendini. Yan tarafında olan adama tekrar döndü ve çıplak olan üzerine yorganı sardı. Savaş zamanı olduğu için hastaneler epey yoğundu kimi zaman eve bile gelmezdi Bariana ama dün gece fazla mesai yaptığından dolayı doktor ona eve gidip dinlenmesi gerektiğini söylemişti. Kısa tatilinin bitmesi ile homurdanarak kalktı yataktan. Üzerinde bir şey olmadığı için kışın çetin soğuğu bedenine işledi. Akşam giyinmeleri gerektiğini böyle kalırlarsa hasta olacaklarını genç adama anlatmaya çalışsa da adamın sıcak bedeni onu kedine çekmişti. Demir yatakta çıkan gıcırtılar ile gözerini araladı adam.
"Hestia?"
Adam kadına bu ismi ile hitap etmeyi severdi, daha doğrusu Bariana da farklılık yaratmayı severdi. O onun kadınıydı ve ona ait şekilde sahip olduğunu hep dışarıya gösterirdi.
Bariana Hestia McAvoy.
Doğumunda ona verilen bu isimde genelde Bariana yı kullanmayı tercih etsede sanki kendini adama saklamışçasına armağan etmişti Hestia ismini ona.
İlk önce yanda duran eski saate baktı kadın.
"Sabah oldu Barnes."
Sanki özelleştirilmişti onların ismi, kadın ise ona tanıştıkları andan itibaren Barnes demeyi tercih ediyordu.
"Tanrım! Beni bu kadar yormana gerek yoktu Hes."
"Söyleyene de bak hele. Sen dememiş miydin 'Sana do-'"
"Kadınlar her zaman haklıdır."
Adam sanki kendine hatırlatırmışçasına konuştu.
"Bu gün cevap gelecekti değil mi?"
Kadın ondan daha heyecanlıydı, savaşa gidecek olan adamı bir saniye boş bırakmıyordu.
Adam yeni uyanmanın verdiği sersemlik ile elini saçından geçirdi ve konuştu
"Evet, ordunun bu sıralar askere ihtiyacı var."
Yerde duran giysileri aldı ve evin içindeki banyoya ilerleyip onları kirli sepetine attı.
Banyoya geldiğinde daha geri dönmenin sadece israf olduğunu düşündü ve banyoya yıkanmak üzere tekrar girdi.
**
Üzerindeki havlu ile odaya girdiğinde adamın üzerine kalın montunu geçirdiğini gördü. Yüksek ihtimal ile Steve'in yanına gidiyordu.
"Hala deniyor mu?"
"Hemde her reddedilişinde dahada hırs yaparak."
"Bu akşam onu da al ve dansa gidelim. Batty ona eşlik edebilir."
"Bu onun içinde iyi olacak."
Kadın, kısa sürede adama yaklaştı ve parmakları üzerine hafifçe doğrulup, ince dudaklara öpücük bıraktı.
"Ona gözlülük ol."
"Küçüklüğümüzden beri yaptığım tek şey."
Kadın karşısındaki gözleri parlayan adama tebessüm etti.
"Git hadi."
***
Ellerindeki kanı yıkamak üzere hastane odasının içindeki lavaboya ilerledi Bariana. Aklını sabahtan beri meşgul eden tek bir soru vardı. Betty'i, Steve ile dansa gitmeye kabul ettirmek. Sabunu bir kaç kere elinde çevirdikten sonra suyun altına soktu ellerini.
Arkasına geri döndüğünde odada buluna en az yirmi dolu yatağın sonunda gördü kadını. Kendinden emin bir şekilde ona doğru yürümeye başladı. Kadın ise savaştan sakat olarak dönmüş bir adamla ilgileniyordu.
"Eminim daha iyi olacaksınız bay Murdock."
"Batty?"
Arkadaşının sesini duyması ile kafasını ondan tarafa çevirdi.
"Efendim?"
"Sana bir şey söylemem gerekiyor."
Adamın pansumanını yapan kadın kafasını olumlu anlamda sallamıştı.
"Heme döneceğim Bay Murdock."
Bariana, kadını ileriye çektikten sonra ciddi bir ifade takındı yüzüne.
"Dökül bakalım. Sabahtan beri düşüncelisin. Yoksa Barnes seni aldatı mı?"
Barina gülerek gözlerini devirmişti.
"Hayır tabii ki de Batty. Şey diyecektim bu gün Bucky ile dansa gidecektik ve sonra düşündüm de Batty de bize Steve ile eşlik etsin."
"Ah demek buydu."
"Steve iyi birisi Batty."
"Kendin harika vücutluyu kaptığın için böyle konuşuyorsun."
"Zor zamanlar geçiriyor. Bi kadının onana iyi gelebileceğini düşündüm."
"Bana bir geceliğine sürtük ol diyorsun yani."
"Hayır Bat. Demek istiyorum ki konuş onunla. Dans edin. "
Kadın gözlerini yere dikti ve bir süre düşündükten sonra cevap verdi.
"Tek geceden bir şey olmaz. Hem tatlı çocuk."
"Harikasın Bat."
Kadın gözlerini kapıdan tarafa çevirmişti.
"Barnes geliyor."
Bariana gözlerini o tarafa çevirdiğinde yeşil üniformalarıyla ona yaklaşan Bucky'i gördü. Gözlerindeki buğulanmaya engel olamamıştı kadın. Tek kelime ile harika gözüküyordu. Geniş omuzlarından dar bir kesim ile aşağı doğru gelen ceket adamı daha da yapılı göstermişti. Şapkasının altında mavi ama yeşile çalan gözleri forma ile daha da belirginleşmişti. Adeta parlıyordu adam.
"Aman tanrım sizde kimsiniz?"
"Ah sizin güzelliğiniz dillere destan Bayan McAvoy. Onu duyup da buraya geldim."
Genç adam kadının önünde yavaşça eğildi ve elini tutup nazikçe öptü.
"Bucky. Harika gözüküyorsun."
Genç adam ukalaca üstünü düzeltti ve kadına baktı.
"Aynen öyle."
"Ve her zamanki gibi fazla ukalasın."
Adam etraftaki insanların duymayacağı şekilde kıkırdadı.
"107. Alay."
"Ne zaman gidiyorsun peki?"
Adamın mutlu yüzü aniden solarken kadın anlamıştı. Hemen yarın gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Crumb || Bucky Barnes
Fanfiction"Her son; başlangıcın gerisinde kalan kırıntılarıdır." ---------------------------------------------------------- Yeni bir sayfa açmadan önce, eskimiş ve yıpranmış sayfaları kapatmak gerekir. Peki ya hiç düşünmez miydi insan, giderken arkada kalanla...