Sinirle hızlı yürüdüğümün farkında bile değildim bizim evin olduğu sokağa girdiğimde o gıcık Burcuyu gördüm bana bulaşmazsa bu sefer bende kavga etmiyecektim.Burcunun bulaşmamasına şaşırmıştım. Eve doğru hızlı adımlar atarak yürüdüm.
Kapıya anahtarı geçiricekken kapı açılınca şaşırdım annem suratıma bile bakmadan "salona geç" dedi.
Annemi oldum olası sevmemişimdir. Her zaman beni notlarıma göre değerlendirir ve beni not çizelgesi olarak görürdü. Çantamı odama bırakıp salona geçtim.Babamın da salonda olduğunu görünce bir terslik olduğunu anladım. Babam eliyle karşısına oturmamı işaret etti. Babam anneme göre bir tık daha iyiydi ama onuda pek sevmezdim. Biyolojik aile işte.
Annemde gelip babamın yanına oturdu ikiside karşımda ciddi bir şekilde bana bakıyordu . "Evet sizi dinliyorum"dedim. Babam "Arya biz senin geleceğini düşünüyoruz. Daha iyi bir eğitim almanı ve iyi bir meslek sahibi olmanı istiyoruz." İçimden bu eğitim konusu ne zaman biticek diye kendi kendime düşünüyordum. Bu sefer annem söze başladı " bu yüzden seni Karataş kolejine kaydettirdik. Artık devlet lisesinde okumayacaksın.Yarın okula başlıyorsun." Bu sözleri üzerine ikiside benden bi cevap beklemeden kalkıp gittiler.
Babam iyi bir avukattı annemse tarih öğretmeni bugüne kadar para biriktiriyorlardı. Tabiki çok sevdikleri kızlarını okutmak için.
Odama gidip güzel bi müzik açtım. Üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Yarın yeni okuluma başlamak için iğrenç bi gün olucaktı. Alarmımı kurup uykuya daldım.
Ertesi gün alarmımdan gelen sevdiğim hareketli yabancı müziğe eşlik ederek uyandım. Normalde de çok geç kalkan biri değildim. Üzerime ne giysem diye düşündüm. Kısa giysem sürtük derler uzun giysem de kezban. Ne derlerse desinler zaten umrumda olmıyacaklardı. Siyah kısa omzu düşük model bol bir bluz ve pantolon giydikten sonra uzun kumral saçlarımı açık bıraktım. Sırt çantama da bir defter ve kalem atıp telefonu cebime soktum.
Evden kimseye görünmeden çıkmak istiyordum ama okulun nerde olduğunu bilmediğim için aşağı kata inip mutfağa girdim. Annem önüme tostu koyduktan sonra" erkan hadi artık "diye babama seslendi.
Babamın mutfağa girdiğini Calvin Klein parfümünün müthiş kokusundan anladım. Babamda sevdiğim sayılı özelliklerden biride zevkli olmasıydı. Tostu bitirdikten sonra babama " hadi artık gitmiyor muyuz ?" diye sordum. Başıyla onaylayıp evden çıktı.Araba durduğunda kafamı kaldırıp geldiğimiz yeni okuluma baktım. Ağzım açık kalmıştı. Okulun bütün duvarları siyahtı. Kocaman pencereleri vardı ve pencerelerin etrafı 15 cm kadar beyaz çerçeve seklinde boyanmıştı. Girişteki o kocaman kapıysa kırmızıydı. Bu okulu sevebilirdim sanırım. Yani duvarlarını. Siyah sonuçta.