"Odana ne zaman gideceğiz?" elimdeki pizza dilimini kutunun içine koyup ona baktım.
"Burada film izleriz diye düşünmüştüm." gözleri odada bulunan benim dışımdaki herşey üzerinde geziniyordu.
"Pekala." bu işin bir an önce bu işin bitmesini istiyordum.Eve gidip Stacey ve annesine evimizden defolup gitmelerini söyleyecektim.
Justin elindeki pizzayı bitirdiğinde yanıma gelip filmi başlatmış ve koltukta olabildiğince uzağa oturmuştu.
Gözlerimi devirip filmin ilerleyen her sahnesinde Justin'e biraz daha fazla yaklaştım.
Bunu fark etmişti ama bozuntuya vermedi.Bende rahatsız olmadığını düşünüp ilk hamlemi yaptım.
Bacaklarının üzerine oturduğumda kulakkulakları pembeleşti.Hiç çekinmeyip üzerine doğru eğildim ve dudaklarımı onunkilere bastırdım.
Ellerimi yanaklarına koyup pürüzsüz yüzünde gezdirirken onun tek yaptığı öylece durmaktı.
Oturduğum yerden kalkıp kendimi onun kucağına bıraktığımda ağzımın içine dolan inlemesi beni gülümsetirken onun daha fazla utanmasına sebep olmuştu.
Ellerimi yüzünden çekip Justin'in koltuğun üzerinde duran ellerine getirdim ve onları tutup bedenime sarmasını sağladım.
Sıcak avuç içleri belimle temas ettiğine içimdeki heyecan önlenemez hale gelmişti.
Nefessiz kaldığı için kafasını hafifçe geriye çektiğinde bende kendimi geri çektim ve bu sefer dudaklarımı boyuna doğru ilerlettim.
Dudaklarım bembeyaz teni üzerine gezinirken belimdeki elleri sıkılaşmış ve biraz da aşağı kaymıştı.
"Tanrım." dudaklarından küçücük bir fısıltı çıkmıştı ama o kadar yakındık ki nefes alış verişlerini bile duyuyordum.
"Tanrım dememeliyim hayır." yine sessizce mırıldandı.Neden yüksek sesle konuşup konuşmadığını merak ediyordum.
Dudaklarımın arasından yavaşça dilimi çıkardığımda belime tırnaklarını geçirdi.
"Gigi." dedi yutkunup. "Ben daha önce hiç-"
"Biliyorum." o devamını getirmeden cevapladım.
Ellerimi saçlarına atıp aralarında gezdirdim.Yumuşacıklardı ve mis gibi kokuyorlardı.
Kafamı boynundan kaldırdığımda şimdiden kızardığını görebiliyordum.Teni hassastı.
Bakışları yüzüm dışında her yerde geziniyordu."Senin sıran." bakışları önce yüzümü ve sonra da gözlerimi buldu.Kaşları çatılırken yüzü çok komik bir hale girmişti.
"Ne?" Güldüm. "Hadi Justin."
Tenimde gezdirdiği biçimsiz parmaklarını saçlarıma attı ve boynumun açılmasını sağladı.Derin bir nefes alıp onu izlemeye devam ettim.
Dudaklarını ıslatıp boynuma bastırdığında dudaklarımı dişlemeye başladım.
Boynuma bıraktığı küçük öpücükler beni delirtiyordu ama ona belli etmek istemiyordum, çünkü yine utanmasını istemiyordum.
"Çok fazla benin var." Boynuma doğru konuştuğunda kendini rahatlatmaya çalıştığını biliyordum. "Her birini öp o zaman." elimi tekrar saçlarına attım.Parmaklarımı sonsuza kadar burada gezdirebilirdim.
"Bunlardan karnında da var." dedi sessizce.
Utandığı için böyle konuşuyordu ve bunun tahrik edici olduğundan haberi yoktu.