İlk Gün

111 17 2
                                    

Ordaydı adım adım yaklaşıyordu.

"Eylül"adımı sayıkladığında olduğum yerde dona kaldım. Ediz Çağıran yeşil gözleriyle karşımdaydı. Bir an duraksadı ve yüzü yavaş yavaş silindi.

"Gitme"

Terler içinde uyandım. 'Lanet olsun rüyaymış'. Başımı tekrar yastığa koydum ve koymamla alarm çalmaya başladı. Sabah sabah kim kuruyordu ki bu saati. Okulun ilk günü ter kokmak istemediğimden banyoya ilerledim.

Bu arada adım Eylül. 18 yaşındayım. Sarı saçlıyım ve mavi gözlerim var falan filan bunlar bilmeniz gerekenler bilmemeniz gereken birşey varsa o da kesinlikle Özer adında bir kardeşim olduğu abla kardeş olmasak birbirimizin boğazına bıcak saplardık herhalde.

Banyoyu yaptiktan sonra siyah okul eteğinin üstüne beyaz tişörtü geçirdikten sonra düz saclarımı tepeden at kuyruğu yaptım siyah boğazlı converslerimle hazırdım yeni okul yeni şehir. Babamın işleri yüzünden ankaradan istanbula taşındık annem kahvaltı için çağırdı aslında karnım aç deildi ama sadece özere inat masadaki yesil zeytinleri mideme indirdim evde kimse yumurta sevmediği için annem zorla yediriyordu ama bu sefer yumurtayı yemeden hızla evden kaçmıştım tabi babamla özer arkamdan homurdandılar.

İyi bir okula benziyordu evden uzaktaydı ama iyi bir üniversteye girmek için iyi bir lise şarttı aslında inek biri deilim ama kendi hayatımı kurup bu evden ne kadar çabuk ayrılırsam o kadar iyi olurdu. Okulun merdivenlerini hızla çıktım iki bahçe vardı büyük olan okulun yanındaydı kantin okulun arkasında kalıyordu ve kantinin üstündede küçük bahçe vardı binaya girdiğimde sağımda ögrencilerin korkularıyla dolu olan öğretmenler odası vardı. Solda ise müdür odası vardı. Nöbetçi öğrenci olduğunu tahmin ettiğim çocuğa içerisinin boş olup olmadığı sordum. Boş olduğunu söylerken yüzünde anlam vermediğim bir sırıtma oldu ama buna aldırmadan içeri girdim. kapıyı kapayıp arkamı döndüm ve müdür olduğunu tahmin ettiğim kadın bir çocuğu azarlıyordu ama beni görünce biran duraksadı ve oturmamı söyledi. İkiletmeyip otururken müdür tekrar çocuğa döndü. Çocuk çok yakışıklıydı, mükemmel kelimesinin vücut bulmuş haliydi. Kahverengi gözleri ve yüzündeki sırıtış ben belayım diye bağırıyordu. "Eger bundan sonra bir kızı daha rahatsız edersen bu okulda bir gün daha kalamazsin" çocuk buna aldırmadı bile "birdaha benle bu ses tonuyla konuşursan bu okulda kalamayan kişi sen olursun" gözlerimi kırpıştırdım çocuk resmen müdüre kafa tutuyordu. Yürek falan mı yemişti. Kadın "Toprak hemen dışarı" diye bağırdı ben bile ürkmüştüm. Adının Toprak olduğunu öğrendiğim çocuk dışarı çıkarken bana ters bir bakış attı. Kapı sertçe kapanırken kadın bana sınıfımı soyledi.

Direk sınıfa gittim dersin sonlarına geliyordu. Kısa bi tanışma faslından sonra yerime geçicektim ve şok Toprakla aynı sınıfa mı dusmustum. Herkes -erkekler- çantasını kenara çekerken Toprak sesli bir şekilde öksürdü ve bütün sınıfa ters ters baktı. Toprağın yanında benim aksime çakma sarışın bir kız oturuyordu kız guzeldi. Fazlasıyla. Onların önünde boş bir sıra vardı sessizce oraya geçtim. Hoca bana kitapta bir bölüm okumamı istedi ama benim kitabim yanimda deildi ki. Tam durumu anlatcakken önüme bir kitap atıldı. Okumaya başladım. Paragraf bittiğinde kitabı atan kişiyi ararken kimse bir belirti göstermeyince önüme döndüm kitabın üstünde bir not"iyi bir başlangıç yapamadık ama iyilik meleği değilimdir karşılığını vericeksin güzelim ." Gözlerim iri iri olurken etrafıma baktım kimdi bu ne karşılığından bahsediyordu. Düşüncelerimden çıkmamı zile borçluyum.
İlk günü rahatlıkla atlatabilmiştim. Ama ya yarın ne olacaktı hem vericeğim karşılıkta neydi?

Ruh HastasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin