Tanışma

301 19 2
                                    

Öncelikle merhaba arkadaşlar :)

Umarım bu wattpad maceramda sizlere istediğini verebilirim. Aklımda böyle bir şey yapmak vardı ama arkadaşlarımın ısrarıyla biraz daha erken hayata geçti bu planım. Bu bölümü bugün yayımlamanın da özel bir nedeni var. Çok sevdiğim arkadaşım Elif'in doğum günü. İyi ki doğdun canımıniçi ve desteklerin içinde çok teşekkür ederim  :)

Şimdiii herkese iyi okumalar inşallah beğenirsiniz :)



Ölüm soğukluğunun olduğu bir gece. Hayallerimin intihar ettiği, duygularımın ellerini ağzında tuttuğu bir gece. Aslında sonbaharda hastalanıp tam da bugünlerde ölecek ağaçların gecesi bu gece. Bu gece de fosillenen tüm sorularım ebedi gömülecek toprağa.

Ve ölüm için seçilen harika bir gece... Kaldırımların bile soğuğa hürmeten öldüğü, su birikintilerinin sıcaklığa duyduğu özlemi donarak protesto ettiği, sessizlikteki huzurun anlaşılmadığı ama anlaşıldığında da ölümle taçlanacak bir gece. Sizlerin sağır olup benim karanlıkla birleşen sessiz çığlıklarımı duymadığınız bir gece.

İşte ben bu gece de doğdum...

On sekiz yaşım bana bir çok şey getirdiği gibi ödeşircesine en değerlimi de benden aldı. Bu sanırım hayatın bana "Daha yeni başlıyoruz" deme şekliydi. Bu yüzden bende tercihimi dört mumlu çikolatalı pastayı üflemek yerine bir bar taburesini üstünde bira yudumlamaktan yana kullandım. Hayat aslında tercihler ve bedeller meselesidir benim gözümde. İyi-kötü neyi tercih edersen bedelini de ödemek zorundasın. İşte burada başlıyor benim hikayemde. Hayatın bana sunduğu tercihleri seçme fırsatını vermeyen insanların bedellerini ödeyecek olan kişiyim ben. Bir babanın eşini aldatmasının bedeliyken bir annenin çaresizliğiydim. Yalanlara dayanamayan bir kadının kızıydım ben. Kızıydım çünkü o öldü.

"Bir bardak daha " diyerek bağırdım barmene. Midemdeki yanmaya bakılırsa bu son bardağım olacak. Bu bara ilk defa geliyorum. Aslında ilk defa bir bara geliyorum. Ve hiçte fena bir yer değil. Arkamdaki insanlar birbirleriyle bütünleşerek dans ederken yan taburemdeki genç adam kızın dudaklarını kemiriyordu. Barmenin bardağı uzatmasıyla önüme dönerek " Biliyor musun? Bugün... Benim doğum günüm." dedim buruk bir gülümsemeyle.

"Ve ben ilk defa bir bara geliyorum. Hişştt... Anneme sakın söyleme. Yoksa bir hafta boyunca atölyesinde çalıştırır beni. Hayır, hayır ağlamayacağım. O bunun içinde bir ceza verir şimdi."

Konuşmakta git gide zorlanıyorum. Saçmaladığımın bende farkındayım. Sanki kelimeler ağzımdan ağır çekimle çıkıyor. Bir kaç kere sarhoş olmuştum ama bu sefer beynim değil vücudum da uyuşuyor.

"Ben... Ben onu lanet olsun ki çok özlüyorum" diye bağırırken barmeni ıskalayan bardak duvara çarparak tuz buz oldu. Tabureden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Bu çabalarım çok sürmeden yan taburemdeki çiftin öpüşmelerine de son noktayı koydum.

"Şey... Ben... Özü..." dememe kalmadan üzerine kustuğum kız bağırmaya başladı.

"Bu elbiseyi daha yeni almıştım. Madem içmeyi bilmiyorsun burada ne işin var?"

Umursamaz bir şekilde elbisemin eteğini düzeltirken yarım dudak bana gülen genç adama dönüp "Üzgünüm... Kusura ba..." dememe izin vermeyen midem yine benden önce davrandı.

Adam bana doğru yaklaşıp çenemden tutarak başımı kaldırdı. Ve " Sen konuşma bence" diyip bileğimden tutarak lavaboya doğru çekiştirdi beni. Kızın bağrışlarına aldırmadan beni çekiştiren eli takip ettim.

Sessiz Çığlık..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin