1.BÖLÜM "Benim Hayatım"

60 5 0
                                    

Ellerim tekrardan gitarın telleri ile dans etmeye başladı. Gözlerimi kapatıp müziği hissettim. Buydu benim hayatım ellerimdeki gitarin tellerinden çıkan ses kadar küçüktü. Tek kelime anlatırdı hayatımı "Müzik".

Müziğim sona erirken bir hüzünle gözlerimi açıp teşekkür amaçlı beni alkışlayan insanlara kocaman bir tebessüm yolladım. Taksimdeki müzisyenler gibi çoğu insan beni dinlemezdi. En fazla beş, on kişi dinlerdi ama ben genede mutluydum çünkü onlar beni dinliyorlardı. Önümden geçen bir kaç insan tanelerinin bakışları umurumda değildi onlar müzik nedir bilmezdi. Bazıları ise yargısız infaz yapardı. Size söyledikleri tek şey " Burda böyle çalacağına git çalış para kazan." yada "kocaman çocuk olmuşsun yaptığın şeylere bak."
derler.
Haklı olduklarını sanırlar. Aslında sadece bizim beyaz düşlerimizi lekelerler. Bizim yaptığımız ise omuz silkmek olur çünkü biliriz ki bizim beyaz düşlerimizi kirleten o lekeleri her bir notayla temizleyeceğiz. Ve onlara inat güleceğiz.

Ben düşüncelerimle boğuşurken Minyanın sesini duydum.

"Hayır nolamaz!"

"Ne oluyor lan?"

"Bu adayda kaçtı." gözlerimi devirip koca bir "of" çektim. İşi gücü yoktu bu kızın.

"Hiç şaşırmadım nedense."

"Acaba benim beyaz atlı prensim ne zaman gelecek?"

"Rüyanda." diye tersleyip konuyu kapatmayı çalıştım. Ama sadece çalıştım başarılı
olamadım Minya bu dururmu?

Size Minyadan bahsedeyim
On dokuz yaşında sarı saçlı,mavi gözlü. Taliplerini bekler.
Yaptığım espriye kıkırdamaktan kendimi alıkoyamadım.

"Sevgili istiyorum ben." diye yakınırken aklıma gene bir espri geldi.

"Bende lolipop istiyorum." deyip kahkahalara boğuldum. Kendi yaptığı esprilere kendi gülen insanlardanım.

"Komik mi?" diye homurdanıp çantasından aldığı kırmızı ruju dudaklarına sürdü.

Yüzümü kırıştırıp gitarıma geri döndüm.

"Melodi"

Pardon dönemedim.

"Ne var?"

"Bu gece barda çalıyoruz."

"Tabii abimde bizim bacaklarımızı kırsın."

"Melodi lütfen bu gece barda söylemem lazım."

"Sen söyle işte."

"Lokalde çalıcak kimse yok."

"Of ama sadece bir kere"

"Yaşasın." deyip bir çocuk misali ellerine birbirine çarpıp bana sarıldı.

On dokuz yaşında olmasına rağmen ben hala sokakta mendil sattığı günleri unutamıyordum.
Biz onu gördüğümüzde minik elleri kan içinde kalmıştı.
Kırmızı ruj eksik olmayan o dudakları mosmor du.
Zamanında çocukluğunu yaşayamadığı için o şimdi çocuktu.
O benim çocuğumdu.

"İlk önce dudağına kırmızı ruj"

"Ne? Ben o iğrenç şeyi asla sürmem."

"Bu iğrenç şey dediğin bir kadının en büyük silahıdır."

"Kırmızı ruj mu? Hayır bir kadının en büyük silahı kendisidir."

Cevap vermeyip omuz silkmekle yetindi.

Gitarı özenle çantasına yerleştirip fermuarını kapatıp omzuma astım.

"Hadii geç kalıyoruz." diyerek beni sürüklemeye başladı.
Bir kızda katır gücü olabilir miydi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yankının MelodisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin