siyah perde

130 16 8
                                    


Multimedya:kız grubu

Kaç gündür gözüme uyku girmiyordu. Kapkaranlık bir sıkıntı vardı içimde. Sizi o karanlık sıkıntı en dipe çeker, kaybolursunuz içinde. Ne bağırabilir ne de çağırabilirsin. Dilin tutulur o an. Ancak bu dip karanlık kuyudan ümidinizi kesmeden, hayallerinizle,savaşarak zirveye varırsınız. Bu söylendiği gibi kolay değildir.
Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalar peşinde. Bazıları yarı yola geldiğinde pes edip karanlık kuyunun içinde kaybolur. Bazıları ise sonuna kadar savaşmayı göze alıp zirveye en kısa zamanda ulaşır. Sanırım ben tam da ortasında bir yerlerdeyim. Yörüngemi bulmakta zorlanıyorum.

#######

Yetimhanede ne kadar ilgi görüyorsanız o ilginin bir gramını bile görmedim. Üç yaşında bırakılmış savunmasız bir çocuktum.
Anne ve babasını ölümüne merak eden kız. Göz Yaşlarıma engel olamayıp koşarak banyoya gittim. Aynaya bakmamla cırlamam bir oldu . Kuş yuvasına dönmüş kumral saçlar, göz altları şişik bakır gözler ve son olarakta beyazlığından yoksun mosmor bir ten rengi. Kendimi hemen sıcak duşun altına attım. Gözlerimi kapatıp bir süre sessliği dinledim.
Ne kadardır suyun altındaydım idrak edemiyordum. Duyduğum sesle yerimden irkildim.
"Esna öldün mü kızım" diye carlayan İzele tepkim şu an görmese bile hayal edebilir diye düşündüğüm için 'ciddi misin' bakışı atmaktı. "Merak etme daha ölmeyi başaramadım " diyerek sorusunu yanıtladım. Eminim şu an yüz ifadesi çatık kaşlı bir İzeldi. Kahverengi gözlere ,kahverengi saçlara ve beyaz bir tene sahipti İzel. Gözlerinin güzelliği onu daha da bir güzel yapıyordu. Büyüdükçe fiziğinin daha güzel olduğuna yemin edebilirim. Duştan çıkar çıkmaz üstüme bornozumu giydim. Kapının kolunu yavasça kavrayıp açtım. Şimdi hiç Ayşe anneyi çekecek modda değildim.
Ayşe anne bizi bakıp büyüten kişiydi. Çok sinirli bir yapısı vardı. Olur olmaz herşeye sinirlenirdi. Açıkçası Allahın bana olan bir lütfu gibiydi. Onu sinirlendirmeye bayılıyordum. Vakit öyle geçiyordu. Odama geçtiğimde tüm kızların gözü bana kaydı. Onlara 'biri mi öldü' bakışlarımdan attım. Hepsi bir ağızla "senin kafanı kopartacağız Esna" diyerek bağırmaya başladılar yalandan bir sinirle. Seviyordum bu kızların hepsini. Başta İzel olmak üzere. Sırasıyla izel, Açelya, Gülce,Idil, Hazar ve Ada. Hepsiyle bir bütün "aile" kavramını taşıyorduk. "Tamam kızlar yarın koparırsınız" diyerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

"Kızım Esna" annemin sesine doğru bembeyaz yolda koşmaya başladım. Ses giderek daha da yakından gelmeye başladı. Gördüğüm ışıkla gözlerimi kıstım. Bu sefer o şefkat dolu ses ağlamaklı bir ses tonuna dönüştü. Işık yüzüne hiçbir şey göremiyordum. Inatla daha çok koşmaya başladım .
"Ağlama anne alacağım seni ordan" diyerek nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Hemen önümde beyaz elbiseli orta yaşlarda kahverengi saçlı arkası dönük bir kadın belirdi.
"Dur. Sakın gelme" dedi o güçsüz çıkan sesiyle. "Anne seni çok özledim" diyerek ağlamaya başladım.
"Sen güçlü bir kızsın Esna. Sakın çabuk pes etme güzel yavrum. O karanlık kuyudan hayallerinle,ümitlerinle,savaşarak zirveye ulaş. Ben çok Üzgünüm kızım... seni bırakmamalıydım. Hepsi benim suçum. Beni merak etme her daim seni yukardan izliyor olacağım anneciğim. Sakın seni sevdiğimi unutma"

diyerek birden önümden yok oldu. Gözlerim yaşlı bir şekilde hemen yataktan kalkıp etrafta gezinmeye başladım. Ağlamam daha da şiddetlendiginde bunun bir rüya olduğunu idrak edince elime ne geçtiyse savurmaya başladım. Hayatın size olan acımasızlığı rüyalarda başlıyordu demek ki. Kolumun ne ara derinden kesildiğini farkedemeden yere yığıldım.

Sabah uyandığımda gördüğün manzara karşısinda boğazımda bir yumru oluştu. Rüyamı hazırladıkça içimdeki fırtına daha da sert esmeye başlıyordu. Kızlara baktığımda hepsi korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Resmen odak noktası olmuştum be bu durumdan nefret ederdim. Kapının sesiyle kafamı gelen kişiye çevirince içimden tüm küfürleri saydim. Sabahın köründe Ayşe anneden azar işitecek enerjide değildim. Beni şaşırtarak yanıma oturdu. Ellerini saçlarımda narin bir şekilde gezdirdi. Sonra ne olduysa o sevimli kadından eser kalmadı. Yüzü birden gerilmeye başladı. Bu iyiye işaret değildi. Yediğim okkalı bir tokatla başım sola döndü. Tam elimi kaldırmıştim ki rüyam yine aklıma geldi. Annemin sözleri beynimin bir köşesinde hiç çıkmayam bir dövme izi oluşturmuştu. Annem için savaşacaktım. Göz Yaşlarimin akmamasi için büyük bir savaşla akmamamalarini engelledim. Ayşe anne dediğimiz kadın bana daha da öfkeli bir şekilde bakmaya başladı. Odanin içinde benim kahkaha seslerim yankılaniyordu.
"Ne o bak ağlamadim" diyerek daha çok kışkırttım. Aniden yanımdan kalkıp gitti.
Kizlara birsey deme gereksinimi bulmadan lavaboya doğru yürüdüm. Aynaya baktığımda hemen ağzimi kapadim. Bes parmağınin izi de çıkmıştı. Yüzümü yıkayıp kuruladiktan sonra giysi odasına gidip üzerime rahat birseyler seçmeyi umarak elime gelen ilk siyah düz bir tişörtle siyah bir şortu üzerime geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaparak odadan çıktım.
Kızlar benden önce hazır bir şekilde odada beni bekliyolardi. Kahvaltı yapmak için koluma dikkat ederek merdivenleri indim. Bugün fazla kalabalıktı yemekhane. Tabi ya Ayşe Anne erkek yurdundaki müdürle anlaşıp onların da sadece yemek için geleceklerini hemen aklımın bir köşesine not ettim. Her zamanki yerimize doğru kızlarla yürümeye başladık. Bir grup erkeği masamizda görünce kızların da sinirlendiğini anlayabiliyordum. Hızla erkek grubunun yanına gidip "o küçük varlıklarınızı koparmadan derhal bu masayı terk edin" diyerek soğuk bir ifade takindim. Hepsi bana 'şaka mısın' der gibi bakıyordu, bu durum daha çok sinirlenmeme neden oldu. Duyduğum sesle kafamı gelen sesin yönüne doğru çevirdim "beyler bakın küçük bir ceylan" diyerek benimle alay etti. Artık sabrimin son kısımlarindaydim. Dayanamayıp çocuğun dibine girdim. Bana anlamayan gözlerle bakiyordu. Daha da çok dibine girince nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Bundan etkilenmiş olacak ki dizimi küçük varlığına geçirdim. Acıyla inleyip sendeledi. "Bakıyorum da küçük ceylan pek bi asi ha?" Diyerek Alayından vazgeçmedi. Benimle başa çıkabileceğini falan mı sanıyordu. Yanılıyordu. "Bence küçük aletini düşünmelisin bir dahakine bu kadar kibar olmam" diyerek kızların yanına döndüm.

Boş bir masaya karşılıklı oturduk. Sinirimin geçmesini dileyerek soğuk suyu kafama diktim. "Yavaş kızım boğulacaksin" diye gülen İdile öldürücü bakışlarimi yolladım.
Kahvaltilar geldiğinde hepimiz aç kurtlar gibi yemeye başladık.
Kahvaltımizi bitirdikten sonra bahçeye çıkıp her zamanki bankımızda oturduk.

Daha demin küçük aletine tekme yiyen çocukla göz göze geldik. Fazla incelemeye zamanım olmamıştı sinirden. Şimdi de bunu fırsat bilip çocuğu incelemeye başladım. Kahverengi gözleri ve kahverengi saçlara sahipti. Ne çok ne de az denecek kadar kaslı bir yapısı vardı. Saçları ona ayrı bir hava katıyordu.

"Artık beni incelemen bittiyse özrünü dilemen gerek yavru ceylan"

Arkadaşlar kizabilirsiniz ama kafamda kurguyu oturttum. O yüzden hersey değişti. Kusura bakmayın. Yorumlarinizi bekliyorum.

SIYAH PERDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin