Bölüm 2

24 5 1
                                    

     Yusuf babasının arabasını çalmış mezuniyete beni onunla götürüyordu. Altında siyah pantolon üstünde bütün kaslarını belli eden dar beyaz bir gömlek onun üstünede siyah bi ceketle çok karizmatik bir oğlan olmuştu. Uzun boylu yapılıydı ne giyse ona yakışırdı ama bu sanki onu fazla seksi yapmıştı. Aynı şey benim içinde geçerliydi galiba, yusuf dönüp sürekli bana bakıp bi güzel süzüyordu. Bi an birşey dicek gibi oldu. Açıkcası iltifat etmesini bekliyordum.
    "Ne zamandan beri bu kadar güzel popon var" - yusuf
    "Ay sapık nereye bakıyorsun sen" - leyla
    "Kaç senelik arkadaşınım böyle bi popon olduğunu kimse söylememişti bana" - yusuf
    "Ne diceklerdi yusuf , leylanın koca poposunu biliyormusun mu diceklerdi" - leyla
    "Onlara ne lan senin koca popondan ben lafın gelişi dedim. Hadi ben yabancı değilim biliyorsun popolar uzmanlık alanım ama açıkcası en yakın arkadaşımda böyle bir cevherin olması ve benim daha yeni farketmem koydu " -yusuf
    "Delinin zoruna bak ya başlatma poposundan valla alırım ayağımın altına " -leyla
   "Canım şaka yapıyoruz ne öyle parladın birden ama sana tavsiyem insanları bu popodan mahrum etme ve bir daha  bol pantolonlarını giyme yada dar giyiyorsan koca poponu kapatma insanların bu popoya ihtiyacı var" -yusuf
     "Ulan dua et araba kullanıyorsun yoksa o vitesi popona takardım önüne bak! " -leyla
    "Makyajın ne güzel olmuş senin öyle "- yusuf
    "Hakkatenmi ay çok saol çok uğraştım valla biliyorsun makyaj benim için çok önemli en ufak bir bozuklukta silip tekrar yaparım çok titizim bu konuda " -leyla
    "O kadar sinirliyken nasıl olurda bir iltifata yatışırsın alem kızsın valla " -yusuf
     Her zaman içimden erkeklerin benimle neden konuştuklarını düşünmüşümdür. Çok bakımlı olduğum için , güzel göründüğüm için , yada koca popo ve koca memelere sahip olduğum için mi ? Ama asıl düşündüğüm erkeklerin benimle sadece yanında güzel bi kız olmasını istediği için benimle konuşmaları değilde bana bir erkeğin cidden aşık olup olmıcağıydı. Bir erkeğin sevdiği çoğu şeye uzaktım koca meme ve popo hariç. Futboldan anlamaz playstation desen yanından bile geçemem arabalardan hiç anlamazdım. Oturup bir siyaset muhabbeti bile yapamazdım. Benim tek derdim makyajım, elbiselerim ve arkadaşlarımdı. Aptal kız rolü oynayan bebek kızlardan değildim sadece sevdiğim şeyleri çok önemserdim. Bu yüzden hiç bir erkeğe bağlı kalamıyordum çünkü hiçbirini mecnun kadar sevmemiştim .
      Mezuniyet partisi çok havalıydı çok eğlenceğimizi umuyordum. Gözümle bizim kızların masasını aradım. Heh işte orda sıla , nilüfer ve ali oturmuş hararetli bir şekilde konuşuyorlardı.
     "Selam gençler eğleniyor muyuz  " -leyla
     "Eğlence asıl şimdi başlıyor " deyip masaya 6 şişe bira getirip sılanın yanına oturdu mehmet. Herkese birer tane dağıttı. Sigaraylada alkolle de pek aram yoktu. Bir yudumu bile beni çok etkiler kendimi kaybederim. Ama yapıcak birşey yoktu kırk yılın başı bi kere içmişiz çok mu ?
      "Ooo zamaan ...." -Yusuf
      "İçelim güzelleşelim " -leyla
      "Aynen öyle leyla hanım da sen zaten çok güzelsin fazla zorlayım deme sakın kendini biliyorsun bu velet pek yaramıyor sana " -yusuf
     "Az içicem söz" deyip elimle öpücük yolladım yanımda duran kavalyeme. Bu merette bi yudum aldın mı bitti. Çekirdek gibi anacım dibini görmeden bırakamıyorsun. Sonra ikinci, üçüncü, dördüncü... Sonu tuvalette bitiyor tabiki.
      "Leyla iyimisin " -yusuf
      "Öğkkk " -leyla
     "Leyla aç kapıyı yanında durayım böyle içim rahat değil " -yusuf
     "Beni kusarken görünce için rahat mı olucak yusuf git başımdan " -leyla
    "Hani az içicektin. Söz vermişti. Bırakmamalıydım seni orda. Of leyla bi kere sözümü dinle " -yusuf. Kapıyı açtım , elimi kollarına götürüp sıkıca tuttum ;
     "Nolur götür beni burdan" -leyla
     "Tamam tamam götürcem seni eve , bi duş alıp rahatlar sonrada uyursun "-yusuf
    "Ev mi? eve gitmek istemiyorum. Ben bugünün güzel geçmesini istedim şimdi ise kabus dönüşüyor " deyip gözümden bir damla yaş döküldü.
     "Tamam bulurum güzel bir yer önce şu tuvaletten çıkalımda " -yusuf
      Tam olarak düz duramıyordum. Dikte duramıyordum. Yürüyemiyordum bile hemen düşüyordum. Kafam olmuş popom kadar. Yusuf bir eliyle sıkıca tuttu belimden diğer eliylede elimi tuttu . Yavaş yavaş arabaya doğru gittik. Bindirdi beni arabaya emniyet kemerimi taktı. Emniyet kemeri şarttı tabiki bu yusufa güven olmaz çarpar falan arabayı mazallah şu genç yaşımda ölmek istemiyorum. İçim geçmiş birden rahat yarım saat kırkbeş dakika uyumuşum kafamı kaldırdım ilk önce nerde olduğumuzu çözmeye çalıştım. Bir kafenin önündeydik yusuf yanımda yoktu. Telefonumu elime aldım yusufu aradım. Telefonu ceketinin içinde ceketide arabadaydı. Durdum bekledim yusufun gelmesini. Sonunda geliyordu elinde iki kahve ile.
"Uyandın mı " -yusuf
"Hala sersem gibiyim başım dönüyor" -leyla
"Al bu biraz rahatlatır seni" -yusuf
"Çok saol." Kahveden bir yudum alıp ; "nerdeyiz biz ? "
"Söylemem sürpriz " -yusuf
"Nasıl bir sürprizmiş bakiyim bu " -leyla
"Benim olan bir yeri seninle paylaşacağım ve sadece seninle benim gördüğün bir yer olacak olan bir sürpriz " -yusuf
"Merak ettim şimdi bak bir an önce gidelim o zaman " leyla
Bir dakika nereye gidiyorduk. Ben sarhoşum diye yusuf yoksa! Yoo yusufu 4 senedir tanıyorum öyle bir şeyi aklından bile geçirmez. Ama erkek milleti pek güven olunmaz. Çok ta kafaya takmadım açıkcası kahvem bittikten sonra gene uyuya kaldım çünkü.
"Leyla...leyla...leyla kalk geldik." Yusuf çok sakin bir şekilde bir eliyle kolumdan dürtüp diğer eliyle yanağımı tutup uyandırmaya çalışıyordu.
"Saat kaç" dedim. Bir gözüm kapalı diğer gözüm açık.
"2'ye geliyor. Biz buraya geldik ama annen birşey demesin " -yusuf
   "Bugün sılalarda kalıcaktık aklına bile gelmemişimdir onun" deyip diklendim. Yusuf dışarı çıkıp kapımı açtı, kemerimi çözdü, elimden tutup kaldırdı. Arkama geçip gözümü eliyle kapattı.
   "Yavaş yavaş! yürü düz" -yusuf
   "Gözümü niye kapattın" -leyla
  "Daha çok sürpriz olsun diye " -yusuf
  "O zaman çabuk gidelim meraktan öleceğim şimdi " -leyla
  "Tamam şimdi sağa dön bi basamak var. Dur! Dikkat!"-yusuf
  "Ay bu ne " -leyla
  "Ağacın dalları korkma yemez seni" -yusuf
  "Yarına sağ çıkarsak iyi " -leyla
  "Yanında ben varım korkma" -yusuf
  "Neyden korkucam canım sen bu tırnaklar boşunamı uzuyor sanıyorsun, avımı kolayca pençelerimle yok etmek için. Onlar benden korksun ! " - leyla
   "Ayı avlamaya gelmedik leyla ahaha sakin ol " . Yusuf durdu benide durdurdu. Kulağıma eğilip sessizce "hazır mısın ? Bir iki üç " deyip ellerini çekti.
   "..."
"Leyla ? "
"Hadi canım. Cennet mi acaba biz şuan öldük mü ? Yolda ağaca falan çarpmış gebermiş olmayalım? "
"Kızım ölsek ben cennete mi gelicem ya dediğide laf "
"Doğru diyosun o zaman yaşıyoruz biz. Ya sen burayı nasıl buldun cidden harika" koluma girip yavaşça yürümeye başladı. İlerde bir bank vardı tam denizin kıyısında. Banka oturdum ve ayakkabılarımı çıkardım. Ayacıklarım benim çok ağrımıştı. Yusuf arabaya döndü ve iki bira getirdi. Ahh genemi !!
   "Bu ne ? "
  "Sana içirmicem rahat ol birdaha o hatayı yapmam heralde "
  "Yusuf..."
  "Efendim gülüm"
  "Burayı nasıl buldun"
  "Burası babamla annemin ilk tanıştığı yer beni buraya ilk onlar getirdi. Annem hep anlatırdı ; Baban benim canımın yarısı diğer yarısıda sen, burasıda bizim aşk yuvamız diye . Annem babamı babam annemi çok sevdi. Filmlerdeki dizilerdeki kitaplardaki hiçbir aşka benzemezdi onların aşkı. Annem öldükten sonra babam..."deyip gözündeki yaşı sildi, devam etti "babam... Ben babam gibi olmak istemişimdir hep çünkü o bütün çizgi romanlarındaki o yenilmez adamdan daha üstün daha kahraman daha cesur. Annemin yarısıydık biz annem gidince biz hep yarım kaldık . Belki ben olmasaydım babam da olmazdı. O da giderdi herhalde. Belki bir köprüden atlardı yada asardı kendini. Yarımını aramaya giderdi belki ama ben vardım, ya bir gün babamda olmazsa ben iki yarımıda kaybetmiş ben , ben kalmazdım ki yok olurdum ben. Birşey söyle leyla ya diğer yarımda giderse! Ben... Ben... Ben napardım..."
Hiç birşey demedim sadece birden ağlamaya başladım bağıra bağıra hüngür hüngür. Belki şu hayatta ağlama sayım toplam 10 falandır. Üçü kesin di ; ilki doğduğum zaman kıçıma şaplak atılmasıyla ağlamış olmam ,ikincisi yusuf gibi yarımımı kayıp ettiğim zaman , üçüncüde buydu işte. Hemde bi insanın önünde ağlıyordum. Her zaman makyajımdan daha önemli bi sebep bulamazdım ağlamak için. Ne yani ağlayıpta tüm makyajımın mahvolmasını mı göze aliyim ? Ama bu başkaydı bu çok başkaydı. Susmadım ağladım ağladım ağladım. Yusuf da sustu o ağlıyor muydu bilmem kendi ağlama sesimden top patlasa bir şey duymazdım ama oda ağlıyordu kesin ağlamasa bile gözü dolmuştur. Her zamanki hareketini yaptı ama bu sefer farklıydı. Elini omzuma attı yavaş yavaş kendine çekti aradaki bira şişesini fırlattı ve beni sıkıca sardı sımsıkı sanki nefes alamıcaktım . Bir an çizgi filmlerde nefes alamadığı zaman suratı mosmor olan çizgi karakterlere benziceğimi düşündüm ama o sardıkça ben içine gömüldüm. Ölcek olduğumu bile bilsem o kollardan ayrılmazdım herhalde. O iki kolunun arasında sanki yılların acısı vardı. Hissediyordum kalbi acıyordu çok acıyordu...
Yaklaşık 15 dakika böyle kaldık ama sanki bir ömür gibiydi. Cebinden telefonu çıkarttı. Müziklere girdi ve ;
"Bu şarkı...hala duruyor mu " dedim gözümdeki yaş damlalarını silerek. Yusuf da alnımda öptü ve şarkıyı oda söylemeye başladı.
"Ne dediysem bir bir hepsi çıktılar
Üzerinden güldüü geçti martılar
Bu aşk böyle yürümez sandım içime kapandım
Soğudum soğudum ısıttı şaaarıkarr... "
Altan çetin - martılar bu bizim şarkımızdı eskiden hep bunu dinlerdik. Sonra dinleye dinleye gına gelmişti. Ama hala çok seviyorduk bu şarkıyı, anısı çoktu bizde. Yusufu yalnız bırakmadım bende söylemeye başladım.
"Oldum olası sevmez kalbim matemi
Hiç gerek yok suç sende mi bendemi
Bu aşk böyle yürümez sandım içime kapandım
Sevmenin adaleti yokmuş anladııım "
"Unutmamışsın"
"Neden unutuyimki ? "
"unutsaydın kafanı kırardım çünkü "
Hafif bir tebessüm ettim. O gülmüyordu hatta espiri yapıcak hali bile yoktu. Sadece beni ağlarken gördü bu ona yeterdi espiri yapıp beni güldürmeye. Çok düşünceliydi leylaya sataş, uğraş , alay et ama sakın leylayı üzme! leylam ağlama, leylam üzülme moduna girerdi hemen . Neden mi o benim arkadaşım , dostum , abim , herşeyim çünkü üzülmeme dayanamayacak annemde sonraki tek insan. Hala sarılıyorduk birden kafasını bana çevirdi ;
"Leyla."
"Efendim."
"Senden birşey istesem yapar mısın ? "
"Sen de canımı vereyim "
"Denize girelim mi ? "
"Şaka dimi oha ciddisin bu saattemi hadi canım"
Ayağa kalktı iki adım atıp bana döndü ;
"Gözlerini kapat" dedi. Dediğini yaptım. Su sesi duydum ve "Açabilirsin!!" Diye bağırdı. Yerde bir pantolon bi gömlek birde ceket. Çıplak mı atladı o ? Benimkide soru elbiseleriyle mi atlayacaktı.
"Leyla yaklaşş "dedi. Ayağa kalkıp dediğini yaptım gene. Suyun içinde arkasını dönüp "bakmıyorum çıkar " dedi. Ne yani soyunmamı mı bekliyordu. Hayır hayır bir dakika soyunmayacaktım herhalde. Tam tahmin ettiğim gibi eteğimi çıkarmıştım bile peki ya büstiyer içimde sütyen yoktu ki. Tabiki onuda umursamadım çıkardım. Aman tanrım çıplaktım. Neden şu meleti içtim ki ben o olmasaydı böyle bir delilik yapmayacak partide güzelce eğlenip sılalara gidip uyuyacaktım. Evet tabiki denizede atladım. Çok utandım ben niye çıplaktım neye güveniyordum. İkimizin altındada  sadece don vardı. Rezillik komple hayatım rezililik!
    "Merak etme bakmam " deyip sırtını duvara yasladı. Yanın gidip bende duvara yasladım.
    "Gökyüzünde çok yıldız var"
     "Çok güzeller dimi ? Burda en çok sevdiğim şeydir buraya yaslanıp sadece gökyüzünü izlemek. Genelde tek yaparım tabi o zaman daha çıplak olmayı tercih ederim." Güldüm , güvendim bir kez daha ona olan güvenim arttı. Yanında çıplak bir kız vardı ve dönüp bakmadı bile. Sadece gökyüzüne baktı, şarkı söyledi. Bu denizde çok şey geçirmişti ağırdı suyu ağırdı hikayesi çok ağırdı yaşanmışlıkları şahit oldukları... Sadece durduk ,bekledik, gökyüzünü izledik.
"Üşüdün mü ? "
"Biraz"
"Çıkalım mı ? "
"Bilmem "
"Çıkalım o zaman ". Merdivenlere doğru yüzdü yukarı çıktı. Bende peşinden çıkıcaktım , göğsümü kollarımla sıkıca sardım. "Dur ! Bekle ! Gelme !" Dedi.
"Şey... Tamam" dedim .koşarak banka gitti pantolonunu giydi sonra geri döndü. Merdivenin başına gelip gömleğini açtı kafasını sola çevirip gözünü sıkıca kapadı.
   "Bakmıyorum güven bana "
   "O konuda şüphem olsaydı en başta denize atlamazdım"
   "Öyle bir planım olsaydı buraya gelmeden tırnaklarını koparırdım herhalde bu genç yaşımda ölmeyi göze alamam " dedi gene güldüm. Göğsümü tekrar kapatıp çıktım gömleği aldım giydim.
    "Açiyim mi ? "
    "Aç "
   "Gel hava soğuk arabaya geçelim"
"Tamam"
Evet şuan içimde hiç birşey yok sadece bir gömlek bir don. Allahtan gömlek uzundu. O an birşey farketmiştim , yusufu ilk defa çıplak görüyordum. O hiçbir zaman bir kızın yanında tişörtünü çıkarmazdı ve neden çıkarmadığını o saniye anladım. Çünkü gören kızların eriyip yok olmasından korkuyordu koca yürekli arkadaşım. Ama ben o saniye eriyordum her yerinde popom kadar kası vardı. Her yerindee... Nasıl olurdu!
"Sen geç arabaya ben şu kıyafetleri falan toplayıp geliyorum"
"Ne zaman dönücez"
"Bu kafayla araba kullanamam bi iki saat uyuruz 8de falan anca varırız eve zaten"
"Üstün çıplak hasta olmayasın. Ceketini giysene"
"Senin de altın çıplak " dedi. Bir an kızardım kafamı eğip gömleği aşağıya doğru yavaşça çekiştirdim. "Yani o manada söylemedim leyla kusura bakma. Şey sen arabaya geç ben birazdan geliyorun."
Arabaya gittim koltuğu en arkaya kadar çekip çantamı yastık yaptım. Yatmadan önce kafamı çevirip yusufa baktım tam tahmin ettiğim gibi sigarasını içiyordu. Sadece morali bozukken içerdi sigara bağımlısı değildi. Hatta bazen aylarca içmediği olurdu sonra bir güne iki paketi bitirirdi. Geriye doğru yattım gözlerimi kapattım biliyordum yusufun o paket bitmeden arabaya gelmiceğini. Paket bitse bile ben rahatsız olmayayım diye gelmezdi. Yarım saat geçti gözüm kapalıydı ama uyumuyordum çok üşüyordum dizlerimi göğsüme değicek kadar yukarı çekip ellerimle sarmıştım vücudumu. Yusuf bindi arabaya hiç ses etmedim uyuyo taklidi yaptım ama leş gibi sigara kokuyordu. Oda koltuğu en geriye kadar çekti eşyalarımızı arkaya koydu. Üstündeki ceketi çıkartıp bacaklarıma örttü. Hava çok soğuktu ve o çıplaktı. Aklımdan çok pis bi delilik geçiyordu ama delilik ya yapmamalıydım ama yaptım.
"Yusuf"
"Uyumadın mı sen ? "
"Üşümüyor musun ?"
"Yok sıcak hava"
"Ben çok üşüyorken nasıl sıcak dersin yalan söyleme"
"Üşüyor musun? şey arabayı çalıştırıyım ısınırız biraz"
"Boşver yana kay sen "
"Nereye kayayım? "
"Az öteye kay işte" şaşkınlıkla yana kayıp napıcağımı izliyordu. Diklendim ve yanına doğru atladım. Onu sardım göğsüne yattım, ceketini alıp hem onun üstüne hemde kendi üstüme örttüm, ayaklarımı onun ayaklarının arasına koydum. "Hadi iyi geceler" dedim.
"İi...iyi geceler...şey...sanada"
Sabah olmuştu. Gözümü yavaş yavaş açtım. Yusufun kollarındayken neden her saniye bir ömür gibi geliyordu. 2 buçuk saat uyumuştuk ama sanki doğduğumdan beri uyuyordum. Kafamı kaldırdım yusufu seyrettim dün çok içmiştim gerçekten ayık kafayla yapılmıcak onca şey yaptım. Ah bu şimdiki gençler çok fenalar bunlardan biride ben. Elimle yusufun sakallı yanağını tuttum sonra hemen bıraktım. Napıyordum ben iyice saçmalamaya mı başladım . Başım da çatlıyordu bir yandan , bir an önce eve gitmek istiyordum , ama burdan da ayrılasım hiç yoktu. Yusufu seyretmeye devam ettim onun uyanmasını bekledim birden telefonum çaldı. Yusufta bi an uyandı.
   "Noluyo ya "
   "Telefonum çaldı"
   "He şey pardon bir an evdeyim sandım da"
  "Önemli değil " arayan sılaydı.
   -nerdesiniz siz bakiyim annen beni aradı dün çok geç geldiğimizi söyledim hala yatıyor dedim. Yalan söyledim kadına nerdesin? tekmisin? Yusuf yanında mı? Bizsiz nerelere gittiniz ? Ya şaka gibi aklım sizde kaldı. Kaç kere aradım açmadınız.
    -iki dakka nefes al sonra devam edersin ben bekliyorum.
   -espiri yapmanın hiç sırası değil nerdeyseniz bize gelin.
   -biz uzaktayız baya gelmemiz bir , bir buçuk saati bulur.
   -o kadar uzakta ne işiniz var deli misiniz? Benimkide soru tabiki delisiniz. 2 saat içinde bizim evde oluyorsunuz ikinizde!
   -Tamam şey ne dicem
  -...
  -alo ? alo ? yüzümemi kapattı bu kız!
   "Şey üstümüzü giyelimde çıkalım istersen yola"
   "Hıhı olur"
   "Üstümden bi kalkarsan dışarı çıkıcam biraz sıkıştımda sende o zaman kadar giyinirsin. Sen çağırmadan gelmem rahat olabilirsin yani şey kalksan artık"
   "Ay yatıya kalcak halim yoktu kalkıyorum sadece sözünün bitmesini bekledim"
   Deyip dikledim yana döndüm yan koltuğa geçmek çok zahmetliydi. Popom açılmıştı ama umursamıyordum , çıplak yüzmüştüm , gece boyu çıplak bir şekilde onunla yatmıştım artık popomu görse nolcak görmese nolucak . Dışarı çıktı gömleği çok rahat ve güzeldi hiç çıkarmak istemiyordum. Yusufun uzaklaşmasını bekledim biraz sonra üstümü çıkartıp elbiselerimi giyindim . Çantamdan ıslak mendil çıkartıp makyajımı temizledim. Makyajım dediysem makyaj olmaya makyaj aslında hep gözümün altında akmış rimel eyeliner vardı. Ama bu halimle bile güzeldim. Makyaj malzemelerim her zaman suya dayanıklı olanlardandı ve en kaliteli olanlardan , onca şeye rağmen hala akmayan yerleri vardı .Dudağımda kalan hafif kırmızılıkları sildim. Yüzümü tertemiz yaptım ve yusuf beni ilk defa makyajsız görecekti aynı dün benim onu çıplak görmem gibi , şu hayatta beni makyajsız gören bir erkek varsa oda babamdır herhalde o da çok küçüktüm ama gene rujumu sürere kokularımı sıkarda dolaşırdım evde , dışarda.  Makyaj artık benim doğam olmuştu yani doğal halim hep makyajlı halim gibiydi. Dışarı çıktım yusuf ilerde oturuyor ıslık çaldım bana baktı elimle gel yaptım. Yavaş yavaş elini cebine atmış geliyordu , ayaklarını yere sürte sürte kafası eğik. Sonunda yanıma geldiği zaman kafasını kaldırdı birden durdu, baktı, inceledi.
    " ? "
    "Ley" dedi yutkundu , devam etti. "Leyla "
    "Efendim "
    "Bu gözlerimin beni yanıltma ihtimali kaç ? "
    "Noluyor yusuf kendinde misin ? "
    "Yok sen leyla değilsin" dedi iki eliyle yanaklarımı tuttu yaklaştı. "Suratında tek bir makyaj yok neden yok"
     "Yaaa çok mu çirkin"
     "Ne çirkini kızım güzel bile değil bu bu dünyanın 7.harikası gibi birşey "
     Yusuf doğal güzellikten yanaydı hep , görüştüğü kızların hepsinde makyaj ya çok az vardı yada yoktu. Bir an beni böyle görünce şaşırmıştı çünkü arada cidden çok fark vardı. Suratı aynı benim onun kaslarını görmemdeki gibi  erimeye başladı.
    "Şaka yaptım makyajsız aynı muşmula gibisin" dedi. Alay etmeyi unutmadı tabiki. Arabaya bindi bende bindim. Gömleğini aldı giydi. Bana dönüp eskisi gibi otuziki dişgülerek istikamet sılalar dedi. Teyibi açtı yol boyu şarkı söyleyerek gittik.
    -Ding dong
   "Nerdesiniz siz ya ? Kafanız mı güzel ? Meraktan öldük ? " -sıla
   "Güzeldi ama dün güzeldi şuan iyiyiz " -yusuf
    "Geçin içeri nilüfer kahvaltı hazırladı. Bi güzel yemek yeyin siz şimdi bu kuş kadar beyinle yemek yemeyi akıl etmemişsinizdir açlıktan ölüyorsunuzdur." -sıla
   "Hay ağzını yiyeyim senin arkadaşlarınıda ne güzel tanıyormuşsun sen çok acıkmıştım amanın yemekler mis gibi kokayilerr " -leyla
   "Sen ne zaman aç değilsinki he ne zamann ! " -sıla
   İçeri geçtik sılanın eşofman takımlarını giydim yusufta sılanın babasının eşyalarını giydi. Hmmm nilüfer çok güzel hazırlamıştı sofrayı insanın baktıkça iştahı açılıyordu.
Sıla ile nilüfer tam karşımıza oturup ellerini kavuşturdular. Ben ise ilk onları görmedim koca bir lokma çikolatalı ekmeği ağzıma attım. Sonra o bakışları görünce ağzım dolu bir şekilde ;
    "Sorguya şimdi mi başlıyorsunuz ilk yemek yeseydik ? " -leyla . Yusuf sesli bir şekilde kendini tutamayıp gülmüştü. Ben ise lokmamı bitirip bir an önce sorguya geçip hemen bitmesini ve yemeğime devam etmek istiyordum.
    "Siz nerdeydiniz demeden anlatiyim ben ; bu mal dün kustu kustu gel eve götüreyim dedim ağladı zırladı neymiş ev olmazmış bizde maksat zaman geçsin diye arabayla öyle gidebildiğimiz yere kadar gittik orda uyuya kaldık. Yoksa gittiğimiz gibi geri dönecektik. Kaza falan yaparız diye azcık dinlendik sabah da siz aramasaydınız zaten toparlanıp gelicektik." -yusuf
    "Sadece bu kadar mı ? " -sıla
    "Başka ne olucaktı kızım " -leyla
   "İyi neyse gene yırttınız hadi sen bi anneni ara uyanınca arasın demişti" -nilüfer
   "Tamam onu kahvaltıdan sonra şey ederim" -leyla
    Yemeğimizi yemeye başladık masayı slipi süpürdük yusufta bende hayvan gibi acıkmıştık. Çok da yorgunduk salondaki koltukların birine ben diğerine yusuf yattı biraz kestirdik. Kalktığımda sıla ile nilüfer yoktu kağıt bırakmıştı masanın üstüne. Kağıtta ;biz yürüyüşe çıktık ali mehmet nilüfer ve ben yarım saat bi saate geliriz -sıla yazıyordu. Bizi uyandırmaya kıyamamışlardı ah canım. Susamıştım mutfağa gittim bu iki zilli mutfağı dağınık bırakıp gitmişlerdi. Daha sofrayı bile kaldırmamışlardı neyse bari yardım ediyim dedim içimden ama ilk önce annemi aradım konuştuk iyi olduğumu biraz içtiğimi bu yüzden eve gelip hemen uyuduğumu söyledim. Bu günde sılanın annesi ve babası yoktu bir gün  daha kalıcağımı söyledim ve telefonu kapattım. Ayağa kalkıp işe koyulmaya başladım yusuf telefonla konuşma sesime uyanmıştı galiba gizlice arkamdan gelip;
  "Böööö!!!"
   "Lann" deyip arkamı döndüm ve birden ayağım kaydı ahh genemi rezillik geliyordu ?evet kesinlikle hemde büyük bir rezillik. Ayağımın kaymasıyla yusufun üstüne düştüm onunda dengesi bozuldu birlikte yere yapıştık ki aman tanrım bu çok utanç verici. Dudak dudağa gelmiştik !!!!!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MUŞMULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin