En ufak bir esinti bile yok. Hava 38 derece. Bunaltıcı sıcaklar... Harika. Daha ne isterdi ki? Lise hayatının 5. Okuluna terden sırsıklam merhaba diyecekti. Merhaba demesine de gerek yoktu. Hala yas tutan o silik kızı oynayabilirdi. Bundan iki yıl önce bugün çekirdek ailesinin tamamını kaybetmişti. O günden beri anneannesi ve dedesiyle yaşıyordu. Eh, ama işte onlar da kendisine bakmaktan sıkılmış bu yatılı okula göndermişlerdi. Bunu dert etmiyordu. Yatılı okul belki kendine gelmesini sağlardı. Yaşamak için savaşmayalı 2 yıl olmuştu. Kabuğunu kırmanın vakti çoktan gelmişti.
Okuldan içeri ilk adımını attı. Danışmaya yöneldi. "İsmim Otis Sarrafoğlu. Yeni öğrenciyim. Müdürle nasıl görüşebilirim?".
"Müdire," diye düzeltti arkasından otoriter bir bayan sesi.
Arkasını döndü. Takım elbiseli iki adamı uğurlayan müdireye baktı. 30'lu yaşların sonunda iri yapılı bir bayandı. Boyu 1.70'in üstünde olmalıydı. Dizlerine kadar inen kayık yaka gösterişsiz mavi bir elbise giyiyordu. Ayağında beyaz sandaletler vardı. Kuzguni siyah saçları kısa kesilmişlerdi. Otis'e göre otorite ve zekanın alameti olan çerçevesiz gözlükleri vardı. "Buyurun küçükhanım odamda konuşalım." dedi Müdire. Koridorun sonunda siyah mobilyalarla döşeli bir odaya gittiler.
"İsmim Alya Karaalioğlu. Son iki yıldır bu okulun müdiresiyim. Eşyalarının büyük çoğunluğu dün geldi ve görevlilerce yerlerine yerleştirildi. Dedenin isteği üzerine tek kişilik odada kalıyorsun. Bunlar okulun yerleşim planı ve ders programın." Diyerek 2 tane A3 büyüklüğünde kağıt uzattı. "Söylenenlere göre içine kapanıkmışsın. Bu iyi, sorun çıkaranları sevmem. Ders programın dedenin seçimleri doğrultusunda hazırlandı. Okulumuz seçmeli dersler yönünden oldukça zengindir. Burada okuyacağın süre boyunca ödevlerin oldukça az olacak. Çünkü sürekli derste olacaksın. Öğrencilerimizi boş bırakmayı sevmeyiz.6 gün okul1 gün tatil. Unutmadan bu da kurallar kitabı. İçindekileri iyice öğrensen iyi edersin."
Uzatılan kitap 120 sayfaydı. Müdireyle mümkün olduğunca az karşılaşmayı dileyerek odadan çıktı. Valizini sürükleyerek kalacağı eve doğru yürümeye başladı. Okul ciddi anlamda büyüktü. Dört bin öğrencisi vardı. Bu demekti ki kendisi gibi 999 tane daha 10. Sınıf öğrencisi vardı. Hepsinin adını öğrenip öğrenemeyeceğini merak etti. 2-3 arkadaş ona yeterdi.
Okulda 150 farklı ev ve iki büyük yurt vardı. Ev isimlerine göz gezdirdi. Bu okulun kurucularının mitolojiyle alıp veremediği neydi acaba? Neden normal insanlar gibi numara vermemişlerdi? Kendi evinin adı Artemis'ti. Ay tanrıçası. Eh, fena değil, diye düşündü. Bütün ders sahalarına, ana binaya yakınlığına bakılırsa protokolümsü bir havası vardı. Dedesinin işi olmalıydı.
Okulu bir kenara bırakıp ders programına bakmaya başladı. Haftada 6'şar saat matematik ve İngilizce, 4 saat geometri 3'er saat fizik, kimya ve biyoloji alıyordu. 2 saat de Türkçe vardı. Kötü değildi. 4 saat spor, 2 saat jimnastik mi? Galiba dedesi Otis'i sevmeye başlıyordu. 3 saat müzik! Bateri çalabilirdi. Hayat bir anda Otis'e iyi davranmaya başlamıştı. 2'şer saatten satranç, drama, takı tasarımı ve ev ekonomisi alıyordu. Toplamda 44 saat. Müdirenin söylediği gibi korkunç değildi.
Ana binadan çıkınca sola döndü. Sakin adımlarla yürümeye devam etti. Biraz da etrafa göz atmalıydı. Okul yerleşkesi her tarafı yeşillik olan bir alandı. İleride kızlardan oluşan 7-8 kişilik grup gülüp dedikodu yapıyordu. Sağına ve soluna panoramik bir bakış attı. Bu okulda herkes böyle mutluysa içerideki müdire de neyin nesiydi?
Neyse, fazla takılmamalıydı. Yürümeye devam etti. Mutlu yüzler görmeyi özlemişti. Bundan önce gittiği iki ruhban okulu onu bezdirmişti. Son okulu yarıda bırakıp gelmişti. Aferin sana Otis, dedi kendi kendine. Sonunda çıkardığın isyan bir işe yaradı. Artemis evinin olduğu sokağa girerken biri koluna dokundu. Nefes nefeseydi. "Selam," dedi 1.72-1.73 boylarında beyaz tenli üzerinde terden sırsıklam futbol forması olan çocuk. "Ben Yağız. Sen de yeni gelen kızsın." Elindeki kağıda bakarak "Otis," dedi. " Bende seni gezdirip okula uyum sağlamanı kolaylaştıracak olanım. Şu banka oturalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yeni bir baslangic
AdventureGri Gözler En ufak bir esinti bile yok. Hava 38 derece. Bunaltıcı sıcaklar... Harika. Daha ne isterdi ki? Lise hayatının 5. Okuluna terden sırsıklam merhaba diyecekti. Merhaba demesine de gerek yoktu. Hala yas tutan o silik kızı oynayabilirdi. B...