Bad Dream-Good Breakfast

89 9 0
                                    

OKUDUĞUNUZ VOTE'LADIĞINIZ IÇIN TEŞEKKÜRLER. YENI BÖLÜM ILE KARŞINIZDAYIM. YİEN SÖYLÜYORUM BU YIL TEOG'A GIRECEĞIM O YÜZDEN SIK BÖLÜM PAYLAŞAMIYORUM. TEOG'A GIRECEK HERKESE BAŞARILAR.....

ÇOCUKLAR DAHA YENİ ÜNLÜ OLMA YOLUNDAYMIŞ GİBİ YAZACAĞIM
Sabah kalktığımda Matt'in Yanımda yatmadığını gördüm. Merakla salona indiğimde Maty'bin bana not bıraktığımı gördüm.
Mrs.Espinosa'ya,
Grupça bir gezi yapmamız gerekiyor sana daha önce haber vermiştim, LA'ya gideceğiz seni seviyorum.
Daha önce dememişti aslında aman unutmuştur. Keşke daha önceden deseydi diye Matt'e kızarken aynı zamanda bizim çocuklarla grur duyuyordum ama keşke Matt gitmeseydi beni bırakıp, oradaki Kızlardan birini görüp benden ayrılma ihtimalinin olduğunu düşündüğümde istemsizce Gözümden bir kaç damla yaş aktı. Kendimi daha fazla üzmemek için kötü ihtimalleri düşünmeyi bırakıp Matt'i aramaya karar verdim. Telefonumu almak için aşağı merdivenlerden indim. Telefonumu ararken ev telefonu çaldı. Bilinmeyen bir numaraydı. Kesin ergen çocuklardır işletmek için aramıştır diye düşündüm ve aramayı reddettim, salona girdim ve telefonumu Alıp açık mavi armut koltuğun üzerine oturdum. Telefonumun orta tuşuna bastığımda annem'in aradığını gördüm. Annem Matt'den daha önemliydi telefonumun kilidini açıp rehberime girdim. Annem'in numarasını bulunca üzerine tıkladım. Ilk çalışta reddetti. İşi vardı sanırım. Bana geri dönüş yapmasını umarak WP'ye baktım. WP'de hiçbir mesaj gördüğümde az da olsa içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Ama şimdi onun da hayranlarıyla ilgilenmesi gerekiyordu. Derince çok Şanslı olan kızları düşünüp biraz daha üzülmeme izin verdim. Düşüncelerime depresif müziğimi de ekledim. Kötü düşüncelerimin ardı arkası kesilmiyordu...Ah 3 yıl önceye dönmüştüm babamın başka bir kadın için annemi terk ettiği zamanlara. Bizi bir Fahişe için terk etmişti. Ağladığımı elimin üzerine Düşen minik Damlayla fark ettim. Kendimi toplamam gerekiyordu, bunun üzerinden 2 koca yıl geçmişti. Ah kendi kendimi kandırıyordum kaç yıl geçerse geçsin asla babamın bizi terk ettiğini unutmayacaktım. Koltuktan Kalkıp yumuşak beyaz halının üzerine oturdum ve başımı mavi armut koltuğa gömdüm ve eskileri hatırlayıp göz yaşlarımın akmasını izledim. Artık daha fazla göz yaşı alınamadığım için telefonumu Alıp merdivenlere yönelmişken telefonumun zil sesiyle yerimde sıçradım. Numaraya bakmadan ellerim titreyerek telefonu açtım.
L: hey Serena bizim eve gelsene film izleriz
Ah bu Lale'ydi kendisi benim Çapraz komşumdu ve aynı zamanda en iyi arkadaşımdı. Lale Türk'tü ve babasının işi için buradaydı sık sık Türkiye'ye giderdi ve oradan bize çok güzel yöresel Şeyler getirirdi. Lale sayesinde Türk Kültür'ünü tanımış ve sevmiştim. Misafirperverdirler ve çok alçakgönüllülerdi.
S: tamam
L: harika yarım saat sonra seni bekliyorum
Dedikten sonra yüzüme kapadı. Sallanarak merdivenlerden çıktım odama girdim ve giysi dolabımdan pembe bir sweatshirt ve altına da Şort giydim. Aynaya nasıl olmuşsun diye baktığımda ilk olarak uyumsuz kıyafetlerimi sonra da Yüzümün berbat görüntüsüyle karşılaştım. Inleyerek makyaj masama oturdum ve göz altlarımı kapatmaya başladım. Göz altlarımı bitirdiğimde pudra sürdüm. Rimeli de unutmayıp tekrar giysi dolabıma gittim. Zaten saat 22.36 olduğu için pijama giymeye karar verdim sonra Saçma fikrime gülerek altıma Yırtık kotumu üstüme de beyaz bir Tişört giydim ayağıma siyah converslerimi de giyip Yanıma telefonumu aldım. Anahtarımı Alıp kapıyı çekip dışarı çıktım. Yavaş adımlarla Çapraz komşumun kapısına doğru ilerledim. Paslanmış Kapıyı açmak için çok efor harcamadan kapıyı kolayca ama gıcırdatarak açtım. Lale beni salıncağına oturmuş bekliyordu. Yanına Yavaşça Yürüdüm ve oturdum. Birlikte sallanmaya başladı. Lale aniden beni bileğimden kavradı ve "hadi içeri geçelim" diyip beni de Peşinde sürükledi. Kapıyı açtı ve içeri girmemizle ışıkların açılıp milyon tane kişi üzerime atlaması bir oldu. Ama bir dakika bu gün benim doğum günümdü tabi ya yani çocuklar da geziye gitmemişler hepsi burada ama Matt neredeydi. Shawn'a yaklaşıp "Matt nerede?" Diye sordum Shawn bana anlam verememiş bir şekilde baktıktan sonra "bize senin yanında olduğunu Demişti" demesi üzerine hem ben hem de Shawn panik haliyle etrafı aramaya başladık. Evet Matt yoktu. Shawn'ı beklemeden Dışarıya çıktım ve Verandaya oturdum. Telefonumu çıkardım ve artık ezberlemiş olduğum Matt'in numarasını tuşladım. Baya bir bekledikten sonra açmayacak diye kapatacağım an Matt telefonu açtı. Telefonu hemen kulağıma yanaştırdım.
S: Matt....
Telefonumu salıncağın üzerine attım ve Matt'i aramaya başladım. Birinin beni belimden kavraması ve burnuma bir mendil kapatmasıyla görünüşüm bulanıklaşmaya başladı.Gözlerimi araladığımda bir odada olduğumu fark ettim. Oda boştu ve sadece ben vardım. Yerden destek alarak kalktım ve kapıyı açmaya çalıştım ama sadece çalıştım açamadım kapı kilitliydi. Kapıyı yumruklamaya başladım. Artık ellerim Kapıya vurmaktan uyuştuğunda başladığımda yumruklamayı bırakıp yere oturdum. Korkuyordum hem de çok. Uzun süreden beri tuttuğum göz yaşlarım artık serbesttiler. Kapının açılma sesi ile Kapıya doğru döndüm.....
Telefonumun sesi ile gördüğüm kabustan uyandım. Hemen kendimi yastıkla ayırdım ve Yanımda yatması gereken ama şu an Yanımda olmayan Matt'i aramaya başladım. Matt'i ararken alt kattan bir gürültü koptu ve ardından Matt'in küfretmesini duydum. Merdivenlerden Yavaşça inerken burnuma mis gibi pancake kokuları geliyordu. Pancake kokusuna Dayanamayıp merdivenlerden Koşarak inmeye başladım. Mutfağa girdim ve arkası dönük olan Matthew'un sırtına çullandım. Matt belimi kavrayıp beni yere indirdi ve duvara doğru ittirdi beni. Ittirmesiyle duvarla bütünleştim. Ardından Matt dudaklarıma yapıştı dillerimiz içeride Fındık Kıran balesini andırıyordu. Nefesimin kesildiğini hissettiğimde dudağımı ayırdım. Nefes nefese kalmıştık. Matt beni kucağına aldı ve Bahçeye çıkardı. Bahçeyi görünce istemsizce sırıttım. Matt bana süpriz kahvaltı hazırlamıştı. Herşey mükemmeldi. Ben yerime yerleşip pancake'imi ağzıma tıkarken Matt dolaptan Nutella almaya gitmişti. Matt elinde 750gr nutellayla gelince Maty'nin üzerine atladım ve Matt dengesini kaybetti ve çimenlere düştük. Ben kendime veya Matt'e birşey olmasından daha çok Nutellaya birşey olmasından korkmuştum ama Nutella sapasağlamdı. Ayağa Kalktım ve elimi Matt'e uzattım. Matt elimden destek alarak kalkarken aniden beni elimden çekti ve onun kucağına oturdum. İkimiz de halimizden memnun bir şekilde otururken Matt'in karnının guruldamasıyla kahvaltı sofrasına oturduk. Daha bitiremediğimiz pancake'imi ağzıma attım
S:"Motty bonlor mothuh ulmos" demem üzerine
M: "ağzındakileri bitir de Konuş"
S: "peki an.."
Daha diyeceğimi bitirmeden Matthew dudaklarıma yapıştı. Hayatımın en mutlu anı. Flaş patlaması ile bozuldu. Matt aniden dudağını  çekti. İkimiz de daha ne olduğunu anlayamadan ikinci kez flash patladı. Matt elimi tutup beni içeriye sürükledi. Beyaz Ahşap  Kapıdan içeri girdik ve salona doğru ilerledik. 2'li koltuklara oturduk. Matt bana doğru döndü  "Kaldığımız şeye burada devam edelim" dediğinden sonra ben daha ne olduğunu kavrayamadan dudağım Matt'inkilerle buluştu. Aniden yapmasına şaşırsam da hemen Karşılık verdim. Nefessiz kalmaya başladığımda istemesem de dudağımı onunkilerden ayırdım. Matt bana baktıktan sonra çocukça ellerini çırpıp "hadi buz pateni kaymaya gidelim" demesi üzerine Matt'le üstlerimizi değiştirmek için odalarımıza dağıldık.
ÇOK ÜZGÜNÜM YB İÇİN SINIR KOYACAĞIM SADECE: 3 VOTE. Az bişi zaten size güveniyorum💋❤️sevgilerle

Matthew Espinosa<3(Matthew Espinosa and Magcon Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin