SB-1

33 4 1
                                    

Elif Aydın'ın ağzından:

Perdemin aralık kalan kısmından güneş ışığı içeri doğru sızarken araladım gözlerimi. İzmir'den İstanbul'a taşınalı 2 ay olmuştu. İzmir'deki arkadaşlarım,düzenim ve evimi daha şimdiden özlerken bu ızdırap daha ne kadar sürecek diye düşünmeden edemiyordum. Lise 3.sınıfa başlayacaktım bugün ve korkuyordum..Nedenini bilmediğim bir korku vardı içimde.Ve bundan nefret ediyordum. Saate baktığımda 07:00 olduğunu gördüm. Daha okula 2 saat vardı.Bu da rahatlıkla okula hazırlanabilirim demekti.Derin bir nefes alarak yatağımdan kalktım. Kendimi ılık duşun altına attığımda düşünceler hala beynimi kemirmeye devam ediyordu. "Acaba arkadaşım olacak mı?" "Okulu sevebilecek miyim?" "Bana nasıl davranacaklar?" ve bunlara benzer sorularla duşumu tamamlayıp kapının arkasındaki bornozu giyip odama geçtim.Büyük dolabımın karşısına geçip okul eteğim ve tişörtümü aldım. Okul kıyafetlerimi giyip tekrar banyoya geçtim.Saçımı kuruttuktan sonra yandan örmeye karar verdim. Siyah Vanslarımı giyip babamın ölmeden önce bana aldığı Burberry saati kutusundan çıkardım. 1 sene sonra tekrar takacaktım bu saati. Yerde duran çantamı da aldım. Kapıyı açıp yavaşça merdivenlerden aşağı indim. Annem "Elif kızım benim acil işim çıktı.Gitmem lazım.Sen okula taksiyle gidersin değil mi? Söz telafi edeceğim." Bıkkınlıkla ne zamandır tuttuğumun farkında olmadığım nefesimi verdim. " Anne çocuk değilim ben. Kendim gidebilirim merak etme." Annem yanıma geldi ve konuşmaya başladı. " Baban öldüğü zaman her ne kadar ayrı olsak da ben de en az senin kadar üzüldüm Elif. Ama hayat devam ediyor. Sen kendine eziyet ediyorsun bu şekilde. Lütfen Elif artık biraz mutlu ol. En azından çabala.Sen Efkan Aydın ve Elçin Aydın'ın kızısın. Üstesinden geleceksin" Gülümsedim. Ben Efkan Aydın'ın kızıydım. Yapamayacağım şey yoktu. Annem sanki bunu bir cevap olarak kabul etmişti ve gülümsemişti. Bana el salladığında ben de ona el sallayıp sandviç hazırladım. Kahvaltımı ederken annemin dediklerini düşünüyordum. Haklıydı... Bunu yaşayan bir tek ben değildim. Ve dünyanın sonu gelmiş gibi davranmamalıydım. Kahvaltımı bitirip çantamı omzuma taktım ve anahtarımı alıp kapıdan çıktım. "Şener abi.. Bir taksi çağırır mısın?" "Tabii." 5 dakika sonunda taksi gelince taksiye bindim. Gideceğim yeri de söyledikten sonra tekrar saate baktım. İlk günden geç kalmak istemiyordum ve olağan üstü bir durum çıkmazsa geç kalmayacaktım. Okula geldikten sonra parayı ödeyip teşekkür ettim ve taksiden inip okula girdim. Güvenliğe öğrenci kimliğimi gösterdikten sonra okula girdim. Bu kadar şey çok ağır geliyordu. Babamın ölümü, bütün sevdiklerimi bırakıp İzmir'den İstanbul'a gelmem, eski sevgilimin bana ihanet etmesi. Ve annemin son derece ilgisiz olması. Babamın ölümünden sonra bir nebze daha ilgilenirken yine de yeterli gelmiyordu. Müdür yardımcısının odasını buldum ve kapıyı çalıp içeri girdim. "Merhaba..Ben Elif Aydın. Bu sene-" "Ah..demek Elif Aydın sendin.Öncelikle okulumuza hoş geldin. Sınıfın 11-A. Yabancı-" kapının çalınmasıyla sözü yarıda kalmıştı. Müdür yardımcısı hafif bir tebessümle içeri gelen kişiye baktı. "Araz.." "Hocam sınıf defterini alacaktım." "Tamam..Toplantı masasının üstünde.Bu arada Elif, Araz 9.sınıftan beri burda ve babası okulun sahibi" dediğinde hiç umursamamıştım. Müdür yardımcısına her ne kadar saygılı gibi görünse de oldukça ukala biri gibi görünüyordu. "Araz, bu sevimli kız da Elif. Bu sene okulumuza kayıt oldu. Ona okulu tanıtma konusunda yardımcı olursan sevinirim." Araz denen çocuk bana yan bir bakış atıp bıkkınlıkla nefesini verdi. "Pekala...Okula alıştığı an benim yakamdan düşecek." Sinirlenmiştim.Sanki ben onun yardım etmesini istemişim gibi..Yine de hem müdür yardımcısının yanında olduğumuz için hem de okulun ilk günü olduğu için kavga etmek istemiyordum. Sessizce dışarı çıktık. Ve anında Araz'dan gelen bir soru ile karşı karşıyaydım. "Kaç yaşındasın sen? Hiç liseli gibi durmuyorsun." " 17 yaşındayım" Afallamıştı. Ağzını açmadan yürümeye devam etti. Biraz sonra bir kız gelip Araz'a koala gibi yapıştı. "Araz, nerelerdesin aşkım?" " Aslı, gördüğün gibi işim var sonra konuşalım hayatım" "İşim var dediğin bu tipsizle dolaşmak mı? Sen onu bana mı tercih ediyorsun?! Sanırım aklın başında değil. Toparlayınca konuşalım." Deyip kıvırarak gitti. "Senin yüzünden sevgilimle kavga ettim!! Defol git yanımdan!!" İster istemez gözlerim dolmuştu. Tuvalete gittiğimde boş olmasını fırsat bilerek daha çok ağlamaya başladım. 2 kız tuvalete girince sustum fakat gözyaşlarım hala gözlerimden süzülmeye devam ediyordu. Kızlardan biri esmer diğeri ise kızıl saçlıydı. Kızıl saçlı olan konuşmaya başladı. "Sen iyi görünmüyorsun. Ne oldu?" "Şeyy..ben.. iyiyim. Sorun yok." Deyip zoraki bir gülümseme gönderdim ve tuvaletten çıktım. Çıktığımda karşımda Araz ve Aslı'yı gördüm. Birbirlerine sarılarak dolaşıyorlardı ve herkes onlara imrenerek bakarken ben iğrenerek bakıyordum. Adımlarımı hızlandırıp sınıfıma girdim. Arkamdan sınıfa giren kişiyle neye uğradığımı şaşırdım. Bu bir şaka olmalıydı! Araz ile aynı sınıfta mıydım?! Arkamdan gelen sesle arkamı döndüm. Araz "Yine mi sen?!" dediğinde tekrar şaşırdım. "B-ben bu sınıftayım." Umursamaz bir şekilde sınıfta oturan gözlüklü inek bir tipi yerinden kaldırıp kendisi oturdu. Çocuk başka birinin yanına otururken ikili sıraya kendisi oturup yanına çantasını koydu. Gözlerim oturacak yer ararken sınıfa giren edebiyat öğretmeni Utku hocanın sesiyle irkildim. İğneleyici ses tonunu kullanarak konuşması herkes otururken benim hala ayakta olmama sinirlenmiş olduğunu destekler nitelikteydi. "Sana öğretmen sınıfa girdiği zaman oturulması gerektiğini öğretmediler mi?" Utku hocanın bağırmasıyla korktuğum sesimden anlaşılıyordu. "B-ben oturacak yer bulamadım." Sesimin böyle çıkması onu şaşırtmış olacak ki yüz hatlarındaki hafif yumuşama gözümden kaçmamıştı. Tekrar sertleşirken "Araz!" diye bağırmasıyla Araz'ın bakışları Utku hocaya dönmüştü. "Çantanı çek.. Elif oturacak." Araz oflayarak çantasını çektiğinde bende ayaklarımı sürükleyerek yanına oturdum. Araz bir süre beni süzdükten sonra tekrar önüne döndü. Onun bu hareketlerinden her ne kadar rahatsız olsam da sesimi çıkarmadım. İlk gün olduğu için işlemediğimiz edebiyat dersi sadece sohbet ve tanışma faslıyla geçmişti. Bugün tuvalette gördüğüm o iki kızın bu sınıfta olduklarını görmem beni şaşırtıp yanlarına gitme isteği uyandırsa bile gitmedim. Dersin son 10 dakikasında o iki kız yanıma gelince hafifçe tebessüm ettim. "Merhaba" dedi kızıl saçlı olan kız. "Ben Melis..Bu da arkadaşım Defne. Ve sen de...?" diye sorarcasına devam ettiğinde "Elif" dedim. "Tanıştığımıza çok memnun olduk Elif. Sanırım yenisin. Nereden geldin?" diye sordu Defne. "İzmir" dedim ve gülümsedim. Gülümsememe karşılık verip "Sana İstanbul'a ve bu okula alışmana yardım etmekten çok mutlu oluruz. Tabii sende istersen.." Gülümsedim. Gerçekten çok cana yakın kızlardı. "Tabii ki isterim" Dersin son 10 dakikası da kızlarla geçtikten sonra kantine gittik. İçecek birşeyler aldıktan sonra bir masa bulup oturduk. Daha yeni arkadaşlık kurmamıza rağmen hemen alışmıştık birbirimize. Gülüşmeler eşliğinde içeceklerimizi yudumlarken birinin omzuma dokunmasıyla kim olduğunu çözebilmek için başımı hafifçe yukarı doğru kaldırdım. Aslı sahte bir gülüşle "Biraz konuşabilir miyiz Elifciğim" dedi ve beni kolumdan tutup başka bir yere götürdü. Tehditkar ses tonuyla "Araz benim sevgilim. Ona yakınlaşmaya çalıştığını anlamadım mı sanıyorsun?! Ondan uzak dur yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim" deyip bana söz söyleme fırsatı bile tanımadan beni ittirip uzaklaştı..

SİYAH VE BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin