Bölüm 1

12 0 0
                                    

"...aşkından öldü Piraye,yinede dönmedi Nazım'a." Kapının çalmasıyla bölündü ses.İçeri nöbetçi bi öğrenci girmişti,erkekti dudağı patlamıştı fakat yinede bu dikkat çekilecek bir şey değildi.Semtimiz ve okulumuzda böyle şeyler hep olurdu.Eğer olmazsa bu ilginç bişeydi.Çocuğa baktığımda o kadar zayıf ve naif bi vücudu yoktu oldukça da iriydi."Özür dilerim hocam ama Zeynep Aksu diye birini müdür bey çağırıyor." Olayı tam çözememiştim fakat bütün sınıf bana dönmüştü,"şey ben ıım pekala geliyorum"dedim benden önce öküz gibi çıkan bir adet nöbetçinin arkasına dikilmiştim."neden çağrıyo ?" Diye sordum.Ses vermedi omzundan ittirerek "şş sana dedik dimi kıro" dedim merdivenlerden sert bi şekilde döndü.O an bana indirse güzel değerlilerim yeri boylayacaktı bu şekilde hademe Halime ablaya yardım etmiş olacaktım malum şort eteğimizin kumaşı pek kaliteli olmadığından çok toz tutuyordu.Ama çok şükür ki dönüp "ne bileyim ben ya" diye bağırdı fakat ben hayatımda bu kadar korkunç bi dönüş görmedim.Bitmek bilmeyen merdivenlerden sonra soğuk ve yarı aydınlık koridordan ilk çıkan müdür beyin odasına girişimizi yapıyorduk.Kapıyı tıklattık.O an vine videosu çekebilirdim sessiz sessiz 'biç bedır hav may maniy' diyerek ritim tuttum.İçeri girdiğimde kel kısa ve koca göbekli müdürcük beni bekliyordu."buyrun hocam" dedim eliyle gel işareti yaptı o an arka fon müziği olarak 'gel gel gel gel çok özledim gel gel gel çok çaresizim" çalsa şaşırmazdım."Zeynepçim annen hastanede ama panik yapılacak bi durum yok." Dedi o an ne yaptım hiç nefes alamadım büyük ihtimalle yine dayak yemişti.Babam çok içer,sarhoş olur annemin aldığı maaşıda alırdı annem bi lokantada aşçıydı.Hastanenin adını öğrenip hemen yanına koştum.Bu sefer bıçaklamıştı sarhoş köpek.Babamdan nefret ediyordum.Annemi bir gün bile mutlu edemedi.Oysa ki annem küçücük şeylere bile mutlu olan birisiydi.O değilde annelerin en ufacık şeylere değer vermesi çok sevimli değil mi ? Mesela geçen gün takı kutusunu aldım "aman kızım nolursun dikkat et ona en sevdiğim kutu o benim." Dedi ya kurban olurum ben sana be.Koşa koşa girdiğim hastanede bi kaç hemşire durdurdum ve annemin olduğu odayı sordum.2.kat 305.oda tamamdır.Yanına gittiğimde ona baktım ayılmış televizyon izliyodu.Meraklı gözlerimden anlamış olucak ki iyiyim ben birşeyim yok der gibi baktı.Hemen sarıldım "ondan nefret ediyorum,yemin ederim." Diye sayıkladım o anda göz yaşlarıma malum olamıyordum.Kimse olamazdı bence.Doktor bey amca içeri girdi yanında da sarışın yeşil gözlü genç bi hemşire vardı.Bu gece burada kalıcaktık.Saat daha 2 ydi ve burda ne yapacıktım ? Hiç bi fikrim yoktu ve annemi bırakmayada niyetim yoktu.Evet üç dört saattir burdaydım.Oda beni bayıyordu bi bahçeye bi odaya çıkmaktan harap olmuştum.Can sıkıntısına kafeteryaya gittim nescafe alıp bi masaya oturdum.Dağınık topuz olan saçlarım daha çok dağılmıştı.Yan tarafa dönüp duruyordum.O anda kafamı ikinci kez çevirdim bir çift göz beni izliyordu.Tebessüm ettim.Fakat o donuk yüz hiç ifadesini bozmadı.Önüme dönmüş olsamda gözlerim geriye dönmek istiyordu.Bembeyaz teni vardı ve yüzündeki o ifade hiç bozulmuyordu simsiyah saçları ve of anlatamıyorum ki.Hemen kendimi toparlamalıyım şşş kendine gel zeyno.Usulca kafamı çevirdim evet orda yoktu oflayarak önüme döndüm çenemi iki elimin arasına alarak kahvemden çıkan dumanlara baktım.Yanıma biri oturdu.Bu Çisem'di evet kardeşim dediğim kızdı.Birazdan Berkcan da gelirdi.Biz hep 3ümüz takılırız.Onlar Allah'ın bana vermeye unuttuğu kardeşlerimdi."Kanka annem nasıl ?" Diye sordu Çisem evet ikiside anneme anne diyordu."iyi işte" dedim gözümü ovuşturarak."çok trafik vardı zeynom ama ben çiseme dedim ejderiyam hüsniyeyle gidelim dedim"dedi Berkcan evet ejderiyası olduğunu idda ediyodu bu ise bizi güldürmeye yetiyodu.Beraber büyümüştük ve hayatımız boyunca hiç ama hiç ayrı kalmadık.Şapşallarım ya.Akşam çökmüştü.Çisem ve Berkcan kalmakta ısrar ettiler.Annem ikisinide çok severdi.Berkcanın maddi durumu oldukça iyiydi.Annem bi ara ona bakıcılık yapmıştı,ve ne zaman bizde kalsa annemin yanına gelip uzanırdı.Bu oldukça güzeldi.Odaya girdiğimizde Çisem'in elinde paketler olduğunu fark ettim "minik kuşuuuuuum" diyerek annemin yanına gitti "hatuşum nasılsın " diye sordu Berkcan ve yanına uzandı.Ellerimi bağdaş yapıp tekli koltuğa yaslandım onları izlemek beni mutlu ediyodu.Annemin gözleri maviydi.Ve anneme hiç benzemiyordum küçükken annemin etrafı mavi gördüğünü bile düşünürdüm.Bi süre sonra Çisem ikili koltukta annem ve Berkcansa beraber uyuya kalmıştı.Odada yürüdüm.Çok lüks değildi fakat yine rahattı.Pencereden aşağı baktım banklar vardı.Aşağı indim ve bir tane banka oturdum.Ayaklarımı bağdaş yapıp kafamı gökyüzüne çevirdim.Güzel bi sese sahiptim.Bence bu bi armağandı.Gökyüzü çok anlamlıydı,mesela birine 'Gökyüzüm' derseniz uçsuz bucaksız sevdiğinizi anlatmış olabilirsiniz bu eşsizdir, fakat birine 'Gökyüzü gibi bakanım' derseniz bu maxi eşsizliktir.Yıldızlar çok güzeller benim için, fakat bizim hayallerimize yıldız kayması yetmez ya ay kaymalı ya güneş.O an aklıma çocukluğum geldi.O zamanlar yıkık bi evde otururduk.Hoş sonra ordan taşındık.Herneyse,o zamanlar bodrum katında otururduk ve evimizden gökyüzünü pek göremezdim annemde bana kağıttan yıldızlar yapmıştı nasılsa pencerem bi işe yaramıyo diye onları pencereye yapıştırmıştı.Ve ben küçükken ölenlerin yıldız olduklarını düşünürdüm.Benim bi kardeşim vardı,Pelinsu adında.14 yaşına kadar onun öldüğünü düşünmüştüm fakat kaçırılmıştı.Babamın umrunda değildi annem ve ben harap olmuştuk.O yıldızların her birisini Pelinsu olarak düşünürdüm.Taşınırken bile yanıma almıştım,abla diyişi hala aklımda.Ve her aklığıma geldiğinde gözlerim dolar.Sanırım ben Çisem'i Pelinsu gibi sevdim.Pelinsu'yla çok benzemezdik aslında.O kaçırıldığında o 5 ben ise 7 yaşındaydım.Şuan 17 yaşındayım o ise 15.Nerde ne yapıyor hiç bi fikrim yok.Ben esmerdim o ise sarışın.Dediğim gibi benzemezdik biz.Annemle çok sevdiğimiz bi şarkı vardır,Pinhani-yıldızlar. O an onu mırıldanmaya başladım.
"Gökyüzünde ne çok yıldız var,
Biri parlat biri ürkek ,
diğeri yanlız diğeri sanki burda,
İçimizde ne çok hırsız var,
Biri aldı beni götürdü sattı
Hemde yok pahasına..."
Devam ediyordum ki tanımadığım bi ses bana katıldı,ama yüzümü ona çevirmedim yanıma oturdu hissediyordum hala gökyüzüne bakıyordum.Çünkü eğer kafamı eğersem ağlayacaktım.
"Ahh şu hırsızlar,
Her gece rüyamda senin kılığında dolaşırlar,
Ahahahahhhh karanlıklaaar,
Seni benden seni dünden
Seni gerçeklerden korurlar..."

Devamını getirmedim elimle gözlerimin altını sildim,çocuğa doğru baktım.O bugünkü çocuktu, "Özür dilerim çok severim bu şarkıyı." Dedi burnumu çekip gülümsedim "bende" elinde iki kahve bardağı vardı.Kahve içtik ve konuştuk gerçekten eğlenceliydi.Saatime baktım ve ayağı kalktım "gitmeliyim." Dedim.Ayağa kalktı "anlıyorum" dedi.Aslında biraz tırsıyodum annem bu halimi görse "Ay kızıım bak önüne gelenle konuşma müge anlı yine çöpte ceset bulmuş" derdi aklıma geldi ve güldüm.Çocuk niye güldüğümü anlamamıştı ama o da gülmüştü.Bence tel toka ve çorap içinde bi müge anlı bölümü yapmalılardı.Tutmazsa şerefsizim.Yavaşça girdiğim hastanede hala tempo vardı merdivenlerden çıktım tekli koltuğa geçip gözlerimi kapadım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜNLÜKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin