Ama ben çok mu çok heyecanlıyıım! Bu benim ilk hikayem değil önceden birkaç deneyimimde olmuştu yani. Ama şimdi Güneşin Kızları olarak bakarsak bir ilkimdir kendisi. Yani beğenirsiniz inşAllah . Hepinize sevgi ve saygılarımla.. Ve birde olumlu yorumlar alırsam devam ederim yani bölümler gelir kısa sürede ❤. Bu bölüm tam 774 kelimee yani bayağı uzun .
- Nazlı ' nın Ağzından -
Ama bu bir haksızlıktır arkadaşım! Böyle ev arkadaşına isyan ediyorum be. Hangi manyak , kafadan kırık bir insan sabah sabah bağıra bağıra şarkı söyler ? Arkadaşın Selin ise evet bu normal. Sinirle yataktan kalkıyorum ve tuvalete doğru yol alıyorum . Tam tuvaletin kapısını açtım ve içeri giremedim. Çünkü yerdeyimde ben. Selin salağı heryeri su yapmış ve bende bir Sakar Kraliçesi olarak yere düştüm. Allah ' ım neydi benim günahım? Selin gibi bir salakla arkadaş olmam mı? Artık kaderime susucam. İsyankar ruhum ortada bugün belli ki. Beterin beteri vardır değil mi?
- Selin' in Ağzından -
Arıza ile kavga birazda tatlı tatlı atışma ile kahvaltımızı bitirdik. Şuan benim ait olduğum yerdeyiz. Cevabınız alışveriş merkezi ise parayı kaptınız vallahi. Ayy ben bu markayı nasıl fark edememişim ki ? Acayip mükkemmel kıyafetleri var. Nazlı ise kenarda oturmuş bana bakıyor. Sanki bir kutup ayısını çöle getirmek gibi Nazlı ile alışverişe gitmek. O kadar zıt yani anlayacağınız. Kıyamam ben buna. En iyisi gidip Nazlı ' yı yanıma getirmem. Yoksa tüm gün böyle heykel gibi duracak orada. " Nazlı yarim. Kalk hadi , tüm gün böyle mi duracaksın? Bak vallahi başını etini öyle bir yerim ki kemiği bile kalmaz . Hem senin kıyafetlerinde kalmamıştı. Yani bence kıyafetlerini ve tarzını güncellemelisin." dedim . Ama nefes almadan konuştum heralde. Nazlı bu cümlelere karşı koyamaz , içindeki tehtidi anladı. Nazlı oflayarak ayağa kalkıyor. Ve kazanan Selin Güzel. Hemen kolundan tutup çekiyorum. Ve şortların olduğu yere götürüyorum. Nazlı ise hala şaşkınlığı yaşıyor az önce yaptığım şeyin. Ay nasılda tatlı duruyor gözlerini açmışken. Ama o tatlılığın altındaki canavarı ben biliyorum. Her alışveriş sonrası çıkıyor ve evde beni boğma hayallerini kuruyor. "Kızım sen hangi köyün malısın ? Zayıf mayıf birşey görünüyorsun ama gücün kuvvetin yerinde bakıyorum da hiçte öyle değilsin. " diyor şoku atlattıktan sonra. Bense hiç oralı olmayıp elime birkaç parça kıyafer alıyorum. Nazlı ' nın bedenini tabiki biliyorum. Ayy vallahi çok yakışacak bunlar. Kıyafetlerinde güzelliğini yememek lazım şimdi. " Nazlı' cığım sen bu harika parçaları alıyorsun ve doğruca kabine gidiyorsun. Bunları giyinip geliyorsun , sakın itiraz etmiyorsun. Hadi bakalım Ayı Prenses." bunları söylerken Nazlı ' nın eline veriyorum kıyafetleri ve onu belinden itiyorum kabinlere doğru. Kabinin önünde durunca Nazlı bana bakıyor ve ayağını sinirden yere vuruyor. Harbiden manyak arıza bu. Bense gülerek elimi " Bay bay. " anlamında sallıyorum. Kıyafet derken bende epeyce yoruldum ya. Nazlı giyinene kadar şu koltuğa oturayım bende ...
- Nazlı ' nın Ağzından -
Selin ' in ana vatanı olan alışveriş merkezindeyiz. Ne buluyor bu kız bu kadar kıyafetlerde ? Utanmasa alışveriş merkezinin kapısında yatacak. Hemen bir mağazaya giriyor ve hemen kıyafetlere bakmaya başlıyor. Bende o bakarken bir koltuğa oturuyorum. Ve Selin Hanım ' ı izliyorum. Kıyafetlere bakarken nasılda mutlu... Onun mutlu olması bile mutlu ediyor. Çünkü dostluk böyle birşeydir. Sonra birden kıyafetlere bakmayı bırakıp bana dönüyor ve yanıma geliyor. Acaba ne diyecek ? " Nazlı yarim. Kalk hadi , tüm gün böyle mi duracaksın? Bak vallahi başını etini öyle bir yerim ki kemiği bile kalmaz . Hem senin kıyafetlerinde kalmamıştı. Yani bence kıyafetlerini ve tarzını güncellemelisin. " ne diyor lan bu ? Ben ve bu tarz kıyafetler ? Buna koskocaman bir kahkaha atarım ben . Ama şimdi beyninin etini yerim dedi. Bu konuda alışveriş kadar uzman. Doktora ünvanı bile vardır. Oflayarak ayağa kalkıyorum. Selin ' i çekmektense kıyafetleri çekerim daha iyi. Ben bunları düşünürken manyak kolumdan tutup götürüyor. Oha ! Halterci olsun bence bu .
" Kızım sen hangi köyün malısın ? Zayıf mayıf birşey görünüyorsun ama bakıyorum da hiçte öyle değilsin. " diyorum. Haklıyım ama. Hanım efendi hiç oralı olmuyor. Gıcık bu ya ! " Nazlı' cığım sen bu harika parçaları alıyorsun ve doğruca kabine gidiyorsun. Bunları giyinip geliyorsun , sakın itiraz etmiyorsun. Hadi bakalım Ayı Prenses." diyor ve elindekilerini elime verip beni kabine doğru iteliyor. Kabin önüne gelince sinirle ayağımı yere vuruyorum. O ise gülerek " Bay bay. " yapıyor. Bense kabine girip kıyafetlerden hangisini deneyeyim diye düşünüyorum...- Selin ' in Ağzından -
Eve geleli bayağı zaman oluyor. Kıyafetleri aldık Arıza ' ya. Ve itiraz etmedi çünkü o da benim gibi yorulmuştu. Ben televizyon izliyorum o ise mutfakta makarna yapıyor. Evet evde birşey kalmamış ve biz makarnaya talip oluyoruz. Yoksa tek bildiğimiz yemeğin makarna olduğundan değil yani. Nazlı yemek yapar zaten hep ben ise yemeği yiyen tarafım. O sırada kapı çalıyor. Allah Allah kim olabilir ki bu saatte ? Mehtap Teyze sanırım. Kapıyı açmadan önce delikten bakıyorum ve annemi görüyorum. Hemen kapıyı açıp ona sarılıyorum. Çok özlemişim be. O sırada Nazlı geliyor ve " Hoşgeldin Güneş Teyze . " diyor gülümseyerek. " Anneciğim hoşgeldin. Dışarda kaldın geç içeri. " diyorum kapının kenarına geçip. O sırada iki genç ve bir orta yaşlı bir adam beliriyor. " Selin ' ciğim bu Haluk ve oğulları. Haluk benim kocam. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aman Liseli !
FanfictionNazlı ve Selin. Onlar iki tatlı mı tatlı arkadaş ve aynı zamanda ev arkadaşı. Hayatları ev - okul , okul - ev. Ama birden evlerinde Selin ' in anne ve yeni üvey babası gelince değişiyor. Ah üvey babasının oğullarıda var tabii...