Bölüm 1

64 8 6
                                    


Küçükken büyükannem ve büyükbabamı ziyaret ettiğimi hatırlıyorum. Yaklaşık her ay bir kez babam bizi şehir dışına çıkarıp güzel İngiliz köyüne götürürdü. Oraya giderken dönüm dönüm tarlaları ve bir sürü ağacı geçerdik, kare şekilli tarlaların yama gibi göründüğünü hatırlıyorum, dünyadan yapılmış-buğday ve çimenden-kareli gömlekler gibiydiler. Büyükanne ve büyükbabam şekilleri ve büyüklükleri farklı yüzlerce odası olan bir malikhanede yaşayan zengin bir çiftti. Erkek kardeşlerim ve ben savaş oyunu oynarken odadan odaya koşar, plastik silahlarımızla masanın altına girer ve hayali canavarları vururduk. Ya da saatlerce süren bir saklambaç oyunu oynardık.
Tek bir oda dışında evdeki tüm odalara giriş iznimiz vardı. O zamanlar büyükanne ve babamın biraz mahremiyet istediğini, ya da orda kardeşimle benim mahvedeceğimiz narin eşyalar olduğunu düşündüm. Sanırım komik bir şekilde haklıydım.
İlk başta masum bir şekilde başladı, bana nazikçe oraya girmememi söylediler. ve ilk 7-8 defa girmedim. 11. doğumgünümün olduğu gün onların evinde küçük bir parti verdim. Ailem herhangi bir yeri kiralamadan parti verebileceğim en büyük yer orasıydı, ve büyükanne ve babamın zenginliğine rağmen ailem beni yetiştirirken yoksuldu. Oturma odasında küçük kek dilimlerinin ve sandviçlerin bulunduğu bir açık büfe vardı. Yedikten sonra saklambaç oynamaya karar verdik, doğumgünüm olduğu için her şekilde o oyunu kazanmak gibi bir niyetim vardı. Ve büyükannem evdeki herkese o odaya girilmeyeceğini açık bir şekilde söylediklen sonra, nereye saklanacağımı anlamıştım.
Erkek kardeşim kapıya dönüp parmakları arasında hafif aralıklar bırakarak gözlerini kapadı, muhtemelen camdan yansımaları izlemek içindi. 10'dan geriye saymaya başladı ve hepimiz tüm yönlere dağıldık, merdivenlerden yukarı ve koridorlardan aşağı. Kapılar açıldı ve tekrar kapandı. Merdivenlerden yukarı koştum ve kapıları saydım. Soldan 3. oda, bahsettiğim oda. Yavaşça kapı tokmağını çevirdim ve içeri girdim.
Görülmekten kaçınmak için kapıyı kapadım. Oda tamamen karanlık ve tek bir pencereden bile yoksundu. El yordamıyla karanlıkta ışık düğmesini aramaya başladım ama hiç yoktu. Bu beni pek de sıkmadı çünkü karanlığı seviyor olmasam da sadece oyun bitene kadar burda olacağımı biliyordum, bu yüzden sadece kapının yanına oturdum. Kapı içeri doğru açıldığı için biri içeri baksa da beni göremezdi.. Bir kaç dakikadan sonra gözlerim karanlığa alıştı.
Oda neredeyse tamamen boştu; Bütün o olayın sebebini anlamadım, sadece bir kaç dolap ve bir ayna. Ayağa kalktım ve aynaya doğru ilerledim, karanlıkta vücut hatlarımı görebiliyordum, gerçi biraz daha uzun ve zayıf görünüyordum. Uzun bir süre aynaya baktım. Büyükannem veya büyükbabam, ya da arkadaşlarımdan biri odaya gelirse diye saklanmam gerektiğini kendime defalarca kez söyledim, ama yapamadım, bir şey beni aynaya çekiyordu. İlginç derecede rahatlatıcı bir etkisi vardı. Özel bir şey yapmıyordu, dünya üzerinde bulunan her ayna gibi yansımaları gösteriyordu. Ancak karanlıkta bu aynaya bakmanın içime işleyen bir etkisi vardı, ona bakarken daha akıllı hissediyordum.
Kapı açıldı. Büyükbabamdı "Ne halt yediğini sanıyorsun?"
Gözleri kınama dolu ve vahşiydi. Kekeledim. Hızlıca içeri daldı ve kolumu hiçkimsenin sıkmadığı kadar sıkarak beni tuttu ve odadan çıkardı; sonraki yarım saati bana bağırarak geçirdi, öfkeli yüzünü ağlamaktan bulanıklaşmış gözlerimle gördüğümü hatırlıyorum. Neden o odaya girmenin yasak olduğunu hala anlayamamıştım, ama girdiğimde olan buysa, bir daha girmek istemiyordum.

mükenmelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin