Marksistler bir zamanlar, benim millîyetçi muhteşem asiler olarak kabul ettiğim Köroğlu, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal gibi halk şairlerini sınıf savaşçısı ilân ederek, komünizme tarihî ve millî boyut kazandırmak istemişlerdir.
Halbuki bu Celalî ozanların işçi veya köylü diktatörlüğü kurmak gibi bir niyetleri yoktu. Aksine Türk halk edebiyatının bu seçkin ve eylemci simaları, dönme-devşirme enderun iktidarında pekişen Osmanlı egemen sınıfına başkaldıran birer Türk milliyetçisiydiler.
Şimdi aynı çabayı, farklı bir biçimde bölücülerden görüyoruz.
kürtlere ayrı bir ırk şuuru kazandırarak, Türkiye’nin Güneydoğusunda bir kürt devleti kurulması fikrini telkin edenler, halkın kendilerine sempati ile yaklaşması için tıpkı komünistler gibi tarihî şahsiyetleri ve tarihî olayları istismar etmeye başladılar.
Hemen hemen bütün açık oturumları kürtçülere tahsis eden televizyon kanallarında sık sık tekrarlanan iddialar, özellikle Selahattin Eyyûbi ile Malazgirt Savaşı etrafında yoğunlaşmaktadır. Haçlı ordularına karşı verdiği mücadelelerle bütün İslâm Dünyasında sarsılmaz bir şöhrete kavuşan Selahattin Eyyûbi’nin bir kürt hükümdarı, Eyyûbi Devleti’nin de bir kürt devleti olduğunda ısrar ederek, bu büyük İslâm mücâhidine duyulan hayranlıktan yararlanmak isteyen bölücü propaganda, aynı amaçla bir başka yalana başvurmuştur. -Malazgirt Savaşı’na 20 bin kürt katıldı!
Derhal belirtmek isteriz ki, kürtlerin Malazgirt Meydan Muharebesi’ne iştirak etmeleri bizi rahatsız etmez. Hattâ Müslüman olmaları sebebiyle, hristiyanlara karşı savaşmak görevleridir de. Ama 1071’de bizanslısı, ermenisi, latini ve Balkanlardan getirip muhtelif bölgelere iskan edilen hristiyanlaşmış Türklerle birlikte nüfusu 2-2.5 milyon civarında olan Anadolu’da kürtlerin 20 bin asker çıkarması esasen mümkün değildir.
Kaldı ki kürtlerin Anadolu’da eskiden beri kalabalık kitleler halinde yaşadığını şuuraltına yerleştirmek amacını güden bu asılsız iddiayı tevsik edecek bir tek ciddi kayıt da yoktur! Yani Anadolu, kürtler sayesinde bir Türk vatanı olmamıştır! Birkaç aşiret hariç, kürtlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da nispeten görülmeye başlaması, Otlukbeli savaşını kaybeden Türkmen Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Beğ’in kendisine bağlı Türk aşiretlerini alıp, İran’a geçmesinden sonradır ki, ona rağmen bu bölgede çoğunluk Türklere ait olmaya devam etmiştir. 1473’deki Otlukbeli muharebesini takip eden yıllarda kısmen boşalan Doğu ve Güneydoğu yaylalarına Elcezire bölgesindeki kürtler gelip yerleşmişler ve Türk sultanlarının himayesi altına girmişlerdir. O günden beri de Türk Devleti’nin himayesi altındadır.
Önce Türk Tarihinin en büyük imha savaşlarından biri olan Malazgirt Meydan Muharebesiyle ilgili bir temel yanlışa işaret etmek gerekir. Malazgirt Meydan Muharebesinin, Anadolu’nun kapısını Türklere açtığından bahsedilirse de bu iddia tashihe muhtaçtır. Eğer Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya sahip olmak hakkını elde edebilmiş olsaydık, 1072’de Kayseri, 1073’te Paflagonya, 1074’de Antakya meydan muharebelerini yapmak zorunda kalmazdık. 1048’deki Pasinler Meydan Muharebesi dahil, yukarıda zikrettiğimiz bütün savaşlarda düşman ordusunun imha, düşman başkomutanlarının da esir edilmelerine rağmen, Anadolu topraklarına egemen olamamışızdır. Hattâ Ermeni Beyliği, Suriye Latin Prensliği ve maalesef Danişmentli Türk Beyliği ile ittifak kuran imparator Manuel Komnenos, 1161’de İkinci Kılıçarslan’dan toprak koparmış, Bizans orduları 1176’da ise Türklüğü “silip süpürmek” kararıyla Miryakefalon’da yeni bir meydan muharebesini göze alabilmiştir. Anadolu’nun tapusu, Malazgirt’le başlayan süreç içinde, ancak Selçuklulardan sonraki beylikler devrinde Türklerin eline geçmiştir ki bu tapuda Türk ırkının evlatlarından başka, Allah’ın hiçbir kulunun hakkı yoktur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türk Tarihinden Notlar
Literatura FaktuTarih, yanlış kalemler tarafından yazıldı diye gerçekler değişmez.