Ordasin işte, görüyorum seni. Göğüs kafesimi sarıp sanki nefesimle kusuyormuş gibi etrafa yayılan, tekrar içime çektiğimde kalbimden bütün vücuduma yayılan, sonra bacaklarımda kayboluyor sandığım aslında gerçekte hiç varolmayan şey, korku, korku bu .. korkuyorum! Ordasın görüyorum, kokunu alıyorum, kaç kan grubu sinmiş üstüne , hangisi annemin ? Sesleniyor musun bana? Seslenme seni duyamam, düşürdüm bütün yalvarışları, bütün ağlamaları. Aslında düşürdüm mü yoksa daha fazla katlanamayip kaldırıp attım mı bilmiyorum? Nasıl bilebilirim daha 8 yaşındayken belki de 6 . . İçimden mi konuşuyorum yoksa duyuyor musun beni? Sahi ben nasıl duyuyorum sağırken kendimi. . Yapabilsem şimdi sana söyle !derdim, söyle !ne istiyorsun ? Ölüm mü ? Sahi sende gerçekten istiyor musun bunu , yoksa seninde içinde kör bir ses sürekli bağırıp çağırıp etrafa çarpıyor mu? Yapma ! diye . Sahi nasıl olacak şimdi ölmek kelimesini ben daha gerçek anlamıyla hiç kullanmamişken. Aslında bütün bunları karşımda olan bir çift göze söylüyorum. Karanlık , sıkışık, dar bir yer burası. Bana doğru ilerleyemiyor geride dönemiyorsun , yapmıyorsun .. işte burda bitiyor böcek ağca. .
Uyandım. Kaçinciydi bu ? Saatlerdir gerçek olmadığını bildiğim bir odanın içindeyim , biliyordum sahteydi. Korku sahteydi ben korkmazdım çünkü ; ne geceleri sokaklardan , ne ormanın garip seslerinden , ne yanımdan geçip giden kalabalık gruplardan ne yalnızlıktan ne de sessizlikten korkmazdim . Kabustu. Sürekli olarak tekrar eden ardı arkası kesilmeyen bir kabus. Aliskindim. Biliyordum . Nasıl başladığını biliyordum , nasıl bittiğini biliyordum aslında o an yatağımda uzanıyor olduğumu biliyordum ama bitmeden , kendimi o odadan çıkaramiyordum. Nefesini ayarladim. Başucumdaki lambayi açıp rüya defterime bugünün tarihini atıp böcek işareti çizdim. Psikologumun bana yardımcı olduğunu ya da olacağını düşündüğü bir yöntemdi bu . Uykudan uyanıp gördüğüm şeyleri yazıyordum böylece beni rahatsız eden sanrıların sebeplerini daha kolay bulabiliyorduk. Psikoloğum Tansu abi , kendimi bildim bileli benimle. Hiç bir sorunu olmayan hayatımı gözlerimi kapatınca karşılaştığım insanlardan koruyorduk birlikte , en azından deniyorduk. Eğer gördüğüm rüya daha önce gördüklerimden biriyse o günün tarih ve saatini yazıp o rüyaya ait işareti çiziyorum. Uzun uzadıya aynı şeyleri anlatmanın lüzumu yok . Yataktan kalktım, sağ taraftaki kapıya doğru yöneldim , büyük geniş bir salona açılan kapımi açtım, bu katta Göker ve benim odalarımiz vardı . Mutfağa inip bir bardak su içtim, bardaklar yeniydi Tekin abi yine , yeni bardaklar almıştı. Balkona doğru yürümeye başladım lambayi açtım. Ufak bir irkilmeyle gökerin yine sandalyede uyukladigini gördüm. Paketinden bir sigara alıp yaktım. Cakmagin sesi Gökeri uyandirdi.
-Yine mi böcek ? , dedi. Kapşonunun başlığını geri doğru atarken.
-bu ay altı oldu , dedim .
Sigarami elimden aldı , - sıkma canını iyi tarafından bak sayende sandalyenin tepesinden kurtuldum, dedi. Buruk bir gülümsemeyle. Sağ yanağında bir gamzesi vardı eğer gamzesi orda değilmiş sanki hiç varolmamış gibi davraniyorsa buruklugunu derecelendirebilirdim. Sessizdik. Yağmur başladı. Saat 4.30 bir sigara daha yaktım , Göker sigarasini söndürdü. - iyi uykular ağca'm dedi , saclarima bir öpücük kondururken. Daha iki kez nasiplendiğim sigarami alıp odasına çıktı ama uyumayacagini biliyordum yapması gereken çizimler vardı, yarın mimara teslim etmesi gereken bir projesi vardı. Mimar dediğime bakmayın Tekin amcamiz , Tekin Babamız. 50li yaşlarda uzun boylu , geniş omuzlu , heybetli , çınar gibi bir adam . Sarışın ve yaşlı ve de tombik. Benim canımın içi Tekin abim. Göker ve benim ailelerimiz öldükten sonra bizi alıp büyüten adam . Bir kan bagimiz yok. Uzak akrabalar orali olmayınca ortada kalan çocukları topluyor bir nevi . Onlara yeni bir aile yeni bir hayat veriyor . Sonra da sanki hiç varolmamış gibi ortadan kayboluyor. Ama gözü hep üstlerinde. . Göker ve ben farklı tabi . Bizi kucağına alınca "pek bir kanı kaynamis ", yani öyle söylüyor. Birakamamis. Zaten ne çocuk ne eş var , demişki parasıyla değil mi anasını satayım. Bunlarda benim olsun . Evlenmeye de niyeti yok . Şaka bir yana Tekin amcamiz bizi sahiplenmis ortada birakmamis. Ben 19 Göker 24 yaşında. Ağca ben bu arada . Dans ediyorum , reklam okuyorum , coğu zaman okuyormus gibi yapiyorum aslında. Ailemi bir yanginda kaybetmişim. Tekin amcada beni bulup yanına almış. Ailemin varlıklı olduğunu ve evdeki ocağın açık kalıp neredeyse tüm evi gazla doldurduktan sonra buzdolabindan çıkan küçük bir kivilcimla bütün evin havaya uctugunu biliyorum. Tek sağ kalan benim . Gazetelere bile manşet olmuşuz yani siz düşünün. Uzaktan akrabalarimla sadece bir kaç kez görüştük oldukça sevecenler fakat kimse Tekin amca ve Göker gibi "evde" hissettirmiyor. Tekin abi istersem eve cikabilecegimi , ailemden kalan parayi kullanabilecegimi söylüyor ama 2sini burda bırakıp 3üncü bir dünya savaşına meydan vermek istemedigimden evimi bırakıp gitmek istemiyorum . Aslında bu sadece bir bahane . Bu evi seviyorum. Şehrin içinde ama sessiz sakin bir sokakta. Tekin abi bu evi az kalsın evlenecekken almış , yani kendisinin tabiri bu . Sonrada satmaya kiyamamis. Sonraları çok degerlenmis buralar ama bu sokaktan kimse kıyıp evini satamamis. O yüzden tertemiz kalmış bu sokak. Yoksa buralar yıkılıp kocaman bir saksı dikerlerdi buraya.Yeni bir sigara yakıp doyasıya tadına vardım . Üşüyen ayaklarimi çıplak bacaklarimda gezdirirken telefonuma mesaj geldi.
Sabah seni alip kahvaltıya götürüyorum . Iııııh! Aģca hanim hiç Hayır diyemezsiniz , geliyorsunuz . Ayrıcaaaa bu mesajı gördüğünü de biliyorum ve seni seviyorum, Göker uyaniksa benim yerime onu şöyle bir süzüver ..
Buse.Bu kız beni çileden çıkartıyor. Vallahi bazen katlanamiyorum. Sabahın 5inde sevgi pitircigi öğlen 12 de evini sel basmış vatandaş oluveriyor. Buse 21 yaşında , dans ederken tanıştığım ve kimselere vermeye kiyamadigim arkadaşım. O da beni paylasamiyor bu yüzden 6 yıldır ayrilmadik derdim ama Göker den hoslanmasi bizi bunca yıl ayakta tutan bir faktördür. Aslında en önemli faktör. Buse iyidir , cok eglencelidir. İyi kötü her günümde yanımda olmuştur. Rüyalarımi , psikolog olaylarini hayatimin pek çok önemli noktasını bilir. Buse 1.72 boyunda , bronz tenli , dolgun göğüslere , iri bir popoya sahip , beline kadar inen saçları ve koyu kahve gözleriyle göz alıcı bir görüntüye sahip. Hala gökerle aralarında bir şey olmamasına anlam veremiyorum. Göker daha ne istiyor bilmiyorum. Bir türlü birbirlerini olduramadılar. Dönemsel olarak süregelen bakışmalari , laf dalaslari .. yok olmuyor. Bir yerden sonra tık yok . Neyse sağlık olsun.
Sigaramı söndürüp bardağı kahverengi eskiz masadan aldım. Mutfağa doğru ilerledim . Tarçınlı kurabiyeyi ağzıma tıkıp biraz şu içip odama döndüm. Lambami kapatıp camın önündeki koltuguma yerleştim. Sabahin oluşunu izlerken artan seslerle birlikte işitme cihazimi çıkardım. Şimdi sadece uğultularım ben ve kırmızidan beyaza çalan gökyüzü kaldık.
Sessizdik..