prolog.

13.1K 751 279
                                    

Park Jimin bir kez daha çaresiz çığlıkların kulaklarını tırmalamasıyla uyandı.

Elini kalbine koyup hırıltılı bir nefes aldı ve göğsünün üstünde hissettiği ağırlığın gitmesini bekledi.Nefes alışverişleri düzene girdikten sonra komodinin üzerinde duran siyah çalar saate baktı.

03.11

'Yine mi' diye mırıldanıp saçlarını karıştırdı ve yataktan doğruldu.

Haftalardır bu çığlıkların esiri olmuştu.

Uzaklardan gelen bir kız çığlığıydı ve nedense bu çığlıklar hep 03.11'de son buluyordu.

Uyuyamayacağını anlayıp yataktan kalktı ve penceresinin kulpunu çevirip soğuk rüzgarın yüzüne çarpmasına izin verdi.Gökyüzüne puslu bulutlar egemen olmuştu,bu yüzden ay ışığı pasif kalmıştı. Sisli hava içini daraltırken yine o bilindik çığlıkları duydu.

Bu sefer çok daha keskin geliyordu.Yavaşça yere çöküp kulaklarını kapattı ve dişlerini sıktı.Kafasının içinde kızın attığı çığlıkları duyuyordu ve bu da ona hiç yardımcı olmuyordu.

Kulakları duyma yetisini bir anlığına kaybederken titreyen elleriyle soğuk duvardan destek aldı ve ruhu çekiliyormuş gibi hissetti.O an iliklerinde hissettiği yorgunlukla bacaklarının himayesi altına girmeyi kabul etti.Titreyen bacakları onu sürüklerken vücuduna çarpan soğuk have akımıyla ürperdi.Nereye gittiğini ya da ne yaptığını bilmiyordu,sadece o anki odak noktası dehşete bürünmüş çığlıklardı.

Sisli hava her bir adımını silerken sesin geldiği kaynağa ulaştı.

Mezarlıktaydı.

Gelen vahşi hayvan sesleri kanını dondururken birinin nefes alış verişini duyar gibi oldu.Soğuk havaya rağmen terleyen avuç içlerini eşofmanına sildi ve alacakaranlığa bürünmüş mezarlıkta sessiz adımlarla yürüdü.Sonunda görüş alanına biri girdiğinde boğazının bilinmeyen bir güç tarafından sıkıldığını hissetti.

Mezarlığın başında bir kız duruyordu.

Kafasını kollarına gömen kız Park Jimin'i hissetmişçesine hızlıca arkaya döndü.Beyazlar içindeki kız,onu görünce parlayan siyah saçlarını savuşturmuş ve gülümsemişti.Kızın gülümsemesi zihnine kazınıp ağlarını örerken zoraki bir şekilde dudaklarını oynattı.Ağzındaki kelimeler çıkmak için yalvarıyordu ama ses telleri ona ihanet etmişti.Donuk bakışlarını üzerinde dolaştırırken kıza doğru yaklaştı.

"Sen.."

Park Jimin sonunda ağzına tıkanan kelimeleri savururken,kızın parmağını çatlamış dudaklarında hissetti.Beklemediği temas,içinde bir şeyi kıvılcımlandırırken kızın boğuk sesini duydu.

"Yardımına ihtiyacım var."

Jimin'in dudakları hafifçe aralanırken ortalığı bir anda büyük bir toz bulutu kapladı.Gözüne çarpan toz taneleri canını yakarken göz kapakları koruma içgüdüsüyle kapandı.

Teninde hissettiği toz bulutunun etkisinin azaldığını farkettiğinde sımsıkı yumduğu gözlerini araladı.

Kız kaybolmuştu.

Telaşla kızın az önce oturduğu mezarda göz gezindirdi.

Yoktu.

Mezar taşındaki isim korku bulutunu hücrelerine sararken hızlıca mezardan çıktı.Gecenin bir vakti mezarda olduğu gerçeği aklını başına getirmişti.

Sonunda evine geldiğinde dış kapıyı kapattı ve göğsünü zorlayan kalbini zaptedmeye çalıştı.Dakikalardır koşuyordu.

Salondaki siyah deri koltuğa oturdu ve kafasını ellerinin arasına aldı.

Tanrı Aşkına,o kız da kimdi?

Yerinde hafifçe sallanırken mezar taşındaki isim aklına geldi.Yüzünü buruşturup isimi hafızasından silmeye çalıştı fakat pek de başarılı olduğu söylenemezdi.İçini saran merak duygusuyla ağır ağır ortadaki masaya uzandı ve beyaz laptop'unu eline aldı.

Parmakları bir süre klavye tuşları üzerinde gezinirken,zaptedtiği parmaklarını serbest bıraktı ve yutkunarak mezarlıkta gördüğü ismi yazdı.

Kim Seolhyun.

Aratma tuşuna korkak bir şekilde bastıktan sonra gözlerini kapattı.Biraz sakin olması gerekiyordu.

Zihnini korkusundan bir nebze olsun arındıktıktan sonra gözlerini kırpıştırarak açtı.

Gördükleri karşısında elleri titrerken bütün kanının çekildiğini hissetti.

Kim Seolhyun o kızdı.

sixth sense » ji min ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin