-2-

11 1 0
                                    

Uçurumun dibine kadar gelmiştik artık ben elimin tersiyle Gözlerimi kapattım.

Bir an kendimi boşlukta hissettim. Ayaklarım yerden Kesilmişti.

"Öleceğiiiiiizz!!!!!' Birşey yapsana!" dedim. (Burayı ağır çekim düşünün. ;) )

Gözlerimi açtığımda uçuyorduk. Çok garipti. Bundan sonra çizgi romanlara, fantastik filmlere veya bilim kurgu filmlerine kesinlikle inanacağım.

Guardian bana eliyle 'OK' işareti yaptı.

En sonunda ben de rahatlamıştım. Gülmeye başladım. Çok güzel bir duyguydu doğrusu.

"Ne zaman varacağız? Nereye götürüyorsun beni??"

Bana göz kırptı. Tabi ben hiçbirşey anlamadım. Göz kırpmak ne alakaydı?

"Hıı evet." deyip sustum.

Birkaç dakika sonra karşıda bir yer göründü.

Guardian bana eliyle orayı işaret etti.

Açıkçası orası çok küçük bir yer olsa da çok Şirin bir yere benziyordu. Hemen gitmek için sabırsızlanıyordum. Vay canına ya ben burada 5 Yıldır yaşıyorum meğer hiçbirşey bilmiyormuşum.

Vardık beni indirdi. Ilk başta biraz başım döndü. Az kalsın düşüyordum ki Guardian tuttu.

Karşımda bir çam ağacı duruyordu. Çok güzel görünüyordu. Ben çam ağacını incelerken çam ağacının arkasından 3 tane şu neydi adı.... Heh! Guardian'ın küçük halleriydi. Ama çok tatlılardı. Ayağım kadar yoktu Boyları. Böyle masum masum bakıyorlardı. (Mediada fotoları var)

Etrafımda uçarak tur attılar. Biri sağ omzuma biri sol omzuma biri kafama kondu. Sonra orada bir tane daha o tatlı şeylerden belirdi. Ama o biraz müzisyendi. Eline kemanı aldığı gibi bana birşeyler çalmaya başladı. Ne yalan Söyleyeyim çok güzel çalıyordu. Çok Hoşuma gitmişti.

Ayakta durmaktan yorulup bağdaş kurup yere oturdum. O küçük şeyler bana şaklabanlar yapıyorlardı. Ben de onları kucağıma almış seviyordum. Bir yandan da "Ben buraya ne için geldim? Annem merak eder beni. Ne zaman döneceğim acaba." Diye düşünürken ağaçların arasında simsiyah kıyafetleri olan bir adam belirdi. (multimedia'da fotosu var) Böyle simsiyah bir şapkası vardı. Tek gözü biraz Kısık duruyordu, diğer Gözüyle aşırı büyüktü. Dişleri Üçgen şeklindeydi. Garip bir takım elbisesi vardı. Ve takım elbisesinden de siyah olan bir kravatı....

Çam ağacının üstünde duran (artık nasıl çam ağacı kül olmadı anlamadım fakat) ateşimizi hızlı bir hareketle aldı ve cebine soktu, bir an karanlık oldu heryer. Bu ateş enerji sağlıyordu ateş kaybolunca o küçük tatlı Yaratıkların da gücü bitiyordu, halsiz düşüyorlardı. Onların enerji kaynağıydı bu! Siyahlı adam Bana sinsi bir gülüş attı.Yanıma geldi beni o küçük tatlı şeylerin yanından ayırdı. O arada Guardian da başka şeylerle uğraşıyordu. Acaba bana ne yapmayı planlıyordu?

Vote ve Yorumlarınızı bekliyorum....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

THE GUARDIANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin