Glonbe Kasabası

25 3 0
                                    

Birinci bölümün hemen ardından ikinci bölümü yazdım ama birinci bölümün okunma sayısına göre ikinci bölümü yayımlayacaktım. Beklediğimden biraz fazla okunduğu için ikinci bölümü de yayımlamaya karar verdim :)
Umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar :)

"Nerde kaldın turuncum" dedi teyzem gülerek. "Turuncum" teyzem beni küçüklüğümden beri boyle severdi. Çünkü saçlarım turuncuuydu. Tıpkı anneminki gibi. Ben anneme çok benzermişim teyzem öyle derdi. Onun da saçları turuncu ve upuzunmuş. Tabi bir de beyaz bir teni varmış.

Kovi'yi kucakladım. "Ah sersem köpek seni unutur muyum hiç? " dedim gülümseyerek. Beni yine anladı galiba ve tatlı tatlı havladı. Bu köpek fazla zeki. Ne desem sanki anlıyormuş gibi bakıyor bana. Teyzemi son anda ikna etmiştim onu da yanımızda götürmek için.

Bavullarımızı arabanın bagajına yerleştirdikten sonra Kovi'yi de arka koltuğa koyup öne teyzemin yanına oturdum ve yolculuk başladı. Aklımda bir sürü soru vardı. Şuan onların hepsini sormak istiyordum. Zaten bu yolculuk başka türlü de çekilmezdi. "Teyze benim güçlerim ne?" dedim heyecanlı bir şekilde. Evet burdan ayrılmak üzüyordu beni ama güçlerimin olması da heyecanlandırıyordu. "Gittiğimiz yerde eğitim alırken öğreneceksin bunları" dedi alaycı bir ifadeyle.

Bir de eğitim mi alacaktım? Nerden çıktı ki bu eğitim? "Ne eğitimi?" dedim biraz yüksek sesle. "Emma ne kadar meraklısın, gittiğimizde her şeyi öğreneceksin. " dedi gülerek.

"Peki" dedim bozulduğumu belli etmeyerek. Kulaklığımı takarak hayallere daldım. Tam en güzel yerindeyken teyzemin ani fren yapmasıyla ve kornaya basmasıyla irkildim. Sanırım kasabaya gelmiştik ve tam arabanın önünde duran bir çocuk vardı. Ona hafif bir şekilde çarpmıştık.

Teyzemle arabadan inip çocuğa bakmaya gittik. Teyzem "Bir şeyin var mı, iyi misin ?" diye sordu telaşlı bir şekilde. Çocuk gayet iyi görünüyordu gülümseyerek " Kasabamıza hoşgeldiniz sen Marry ve sen de Emma olmalısın" dedi. Teyzem hala olayın şokunu atlatamamıştı galiba "hastaneye gidelim hadi" diyerek çocuğun kolundan tutuyordu.

Çocuk ise hala gülümseyerek "Ben iyiyim bir şeyim yok bu arada adım Eric." Teyzem heyecanla " Sen O'sun" dedi. Eric " kimden bahsettiğinizi bilmiyorum ama galiba evet ben O'yum" dedi gülerek. Ben de gülmüştüm.

Bu çocuk esmer, uzun boylu ve kaslıydı. Ne kadar da tatlı bir çocuk diye içimden geçirirken Eric bana bakarak gülümsedi. "Evet öyle olduğumu söylerler" dedi. Anlamamış gözlerle Eric'e bakıyordum. "Şeeey, güçlerimden bir tanesi akıl okumak" derken gülümseyerek, ben kıpkırmızı olmuştum utancımdan. Konuyu başka yere çekmek için " bizi nerden tanıyorsun?" diye meraklı bir şekilde sordum. Ben bu çocuğu ilk defa görürken o benim adımı biliyordu bu çok garipti.

"Bunu daha sonra sana anlatacağım" diyerek oradan uzaklaştı. Biz de tekrar arabaya binip kalacağımız eve geldik. Bu kasabanın ismi çok garip. "Glonbe Kasabası". Acaba bizi burada ne gibi maceralar bekliyordu?

Teyzemin "geldik" sesiyle arabadan indim. Önce Kovi'yi aldım sonra da bavulumu. Yeni bir ev ve çok farklı bir hayat. İçimde garip bir his vardı.

İçeriye girdiğimizde teyzem "Evet Emma bir süreliğine buradayız. Bak arka tarafta bahçe var. Senin odan da üst katta sağdan ikinci oda. Manzarası çok güzel. Haydi git de yerleş" dedi gülümseyerek. Bense kafamı onaylar bir şekilde salladıktan sonra Kovi'yle beraber odaya çıktım. Odada bir yatak büyük bir dolap ve bir de büyük bir masa vardı. Camdan dışarıya baktığımda evet teyzem haklıydı. Gerçekten çok güzel bir manzarası vardı. Meşe ağacının dalları odamdaki pencerenin camına değiyordu. Tertemiz bir görüntü. Ferahlatıcı ve huzur verici.

Eşyalarımı yerleştirdim dolaba. Yatağıma bordo çarşafımı da geçirmiştim. Evet en sevdiğim renk bordodur. Bu renk beni mutlu ediyor. Teyzemin "Yemek hazır" demesiyle aşağı indim. Teyzem pizza yapmış. Ben gercekten seviyorum bu kadını. Damak zevkimi biliyor diye geçirdim icimden ve suratımda bir gülümseme oluştu. Ve hızla yemeğe gömüldüm.

"Em yarın eğitime almaya başlayacaksın" dedi ciddi bir ifadeyle. Ben de kafamı onaylar bir biçimde salladım. Yemeğimi bitirdikten sonra teyzeme "iyi geceler" dedikten sonra odama çıktım. Bordo pijamalarımı giydikten sonra kendimi yatağa attım. Sanırım bu kasabayı sevebilirim diye geçirdim içimden ve derin bir uykuya daldım.

*************************

Sabah gözlerimi açtığımda güneş ışıkları vücudumu sarmıştı. Anlam veremedim neden boyle oluyordu ki ? Çünkü tüm vücudum parlıyordu. Bu durumu pek önemsemedim ama aklıma takıldı. Banyoya gidip suyu açtım ve suyun altına girdim. Tüm vücudum rahatlamıştı. Bordo lifimi tüm vücudumda gezdirdim.

20 dakika sonra banyodan çıktım ve iç çamaşırlarımı giydikten sonra altıma kot şort üzerine de bir t shirt giydikten sonra saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım kuruduktan sonra makyaj yapmaya başladım. Makyaj dediysem de bir eyelineer ve bordo ruj. (Vazgecilmezlerim) Evet artık hazırdım. Biraz heyecanlı bir şekilde aşağı indim.

Teyzem kahvaltı hazırlamış,masa enfes görünüyordu. "Nasılsınız bakalım küçük hanım" diyerek bir öpücük kondurdu teyzem yanağıma. "Biraz heyecanlıyım" dedim iç geçirerek. Teyzem gülümsedi ve "Hadi bakalım kahvaltımızı cabuk yapmamiz gerekiyor çünkü eğitime yetişmemiz gerekiyor" dedi. Ben de kafamı tamam anlamında salladım ve kahvaltı tabağıma gömüldüm. İştahlı bir şekilde kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıktık.
Arabaya bindik ve eğitimin olduğu yere geldik.

Ben garip garip etrafa bakarken karşımızda genç bir erkek vardı. Teyzem onu görünce "Hey Luke! Seni koca bebek görmeyeli ne kadar değişmişsin" diyerek gencin boynuna atıldı. Genç de "Marry nerelerdesin seni sersem" diyerek sarılıyordu. 10 saniye sonra birbirlerinden ayrıldılar. Genc bana bakarak "Sen Emma olmasın,ben de Luke" dedi elini sıkmam için uzatarak.

Elini sıktıktan sonra teyzem bana dönerek " Luke benim çocukluk arkadaşım. Kendisini çok iyi geliştirdiği için sizin gibi çaylaklara eğitim veriyor." Dedikten sonra kulağıma eğilerek "sana daha sonra Luke'un asla unutamadığım bir anısını anlatacağım" dedi gülümseyerek. Luke bunu duymuş olmalı ki "Marry bunu yapmayacaksın değil mi?" Dedi gülümseyerek. Teyzem telaşlı bir şekilde "Em simdi benim gitmem gerekiyor halletmem gereken bir sürü is var. Em sana emanet Luke" dedi ve göz kırptı Luke'a yanımızdan uzaklaşarak. Arkasından el salladım teyzemin.

O sırada Eric geldi yanımıza. "Merhaba Emma,nasılsın?" dedi o sıcacık sesiyle. "Merhaba, biraz heyecanlıyım o kadar" dedim gülümseyerek.Luke söze girdi "Emma sen Güneş Prensesisin ve Eric de Ay Prensi. Yani siz GÜNDÜZ VE GECEsiniz. Asil bir soyunuz olduğu için akıl edemeyecek kadar güçlüsünüz.

İkinizin bir araya geldiğinde en güçlü olduğunuz an güneş doğarken ve güneş batarken ki o süre zarfıdır. Nedenini soracak olursanız güneş doğarken ayni zamanda ay da tam anlamıyla gökyüzünden ayrılmadığı için eğer ikiniz bu anda güçlerinizi beraber kullanırsanız yenemeyeceğiniz kimse kalmayacaktır. Tabiki bunu yapabilmek için önce eğitim almanız gerekiyor" diyerek gülümsedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gündüz ve Gece (güneş ve ay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin