1.Bölüm

57 6 0
                                    

Gözümün içine girmeye çalışan güneşle uyandığımı söylemeyi çok istedim ama sabah parkeyle öpüşerek uyanmak hiç doğru hissetirmemişti. Aynı zamandada kolumun ve bacağımında yer değiştirmiş olduğunu unutmamak gerekir tabi ayağa kalkıp odamda bulunan banyoma yürüdüm ve aynada gördüğüm tiple çığlık attım. O neydi lan!
Arkama dönüp arkamda başka biri var mı diye kontrol etmek zorunda kalmıştım. Neyseki yoktu.Hemen kendime derli toplu bir hal vererek giyinmiştim ama o kadar aceleyle geliştiki herşey takılıp düşmüştüm. Hemen dün hazırladığım bavulu alarak kahvaltı hazırlamak için mutfağa doğru gittim. Bu arada özür dilerim söylemeyi unuttum ben tıp okumak için amerikaya gidiyorum adım Ashley. Ooops! Bir sıkıntı vardı koca 2 bavulla o kapıdan geçmek o kadar kolay değildi. Tost yapmak için girdiğim mutfakta buzdolabının kapağını açtım peyniri ve tost ekmeğini aldım ve hemen tost yapmak için tost makinesini çıkardım. Tostumu makineden çıkarmamla hemen yemeğe başladım ve hemen telefondan taksi çağırdım. Tostumu bitirmiştim tabağın üstünde hemen su gezdirerek bulaşık makinesine koydum ve arabanın kornasıyla hemen kapıyı kilitleyip son bir kez evime baktım ve çıktım. Taksici abi bavullarımı alırken ben arabaya geçtim. Taksici abi:
- Nereye dedi?
Bende:
- Havaalanı demiştim.
Aradan yarım saat geçmişti ve daha havaalanına yaklaşmamıştık bile lanet olası istanbul trafiği. Neyseki taksicilerin kestirme yolları vardı. Beni yetiştirmişti fakat uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı bana neden daha erken çıkmamı düşünmediğimi söylemeyin düşündüm ama aslında bizim evle havaalanı arası 20 dakikaydı hesaplamıştım aslında ama olsun yapıcak bi şey yok o sırada nasıl yetişeceğim konusunda düşünürken telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan annemdi. Açtım hemen
Annem:
- Kızım bindin mi uçağa ?
Ashley:
- Şimdi binicem anne seni sonra ararım
Annem:
- Tamam tatlım öptüm.
Telefonu çantama koyarken anlımda ve popomda bir ağrı hissettim.Yerde bir elim anlımda bir elim popomda yatarken önümde bir el sallanmaya başladı.Bakışlarımı elden yukarı kaldırınca kahve rengi endişe ile parlayan bir çift gözle karşılaştım.salladığı elini tutup kendimi ayağa kaldırırken dengem bozulunca yanlışlıkla karşımdaki taşı da yere düşürdüm.ve tabikide çok klasik bir sahneyi yaşayarak ben de onun üzerine düştüm.
Çocuğun üzerinden kalkıp yere düşen bavullarıma bakıp iç çektim. Bakışlarımı çocuğun kahve rengi gözlerine bakıp bağırınmaya başladım:
- Seni sersem! Biraz önüne baksan ölür müsün? Bavullarımın haline bi bak!
-Ne bağırıyosun kızım! Bilerek mi yaptık! Bütün suçu bende arama sen de önüne bakmıyordun!
-Tamam be! bari bavulları toplamama yardım et.
Çocuk dediğimi anlamamış gibi bana boş gözlerle bakmaya başlayınca oflayıp:
- Ne bakıyosun öküzün trene baktığı gibi oğlum! Yardım etsene!
Çocuk hemen bavullarımı toplamama yardımcı oldu. Hemen yanından uzaklaşarak harc pulu almaya gittim onu aldıktan sonra biletimi check in yaparak koltuk numaramı aldım bide ne göreyim arkamda sırada çarpıştığım çocuk vardı ben hemen bavullarımı verdim ve sıradaki işlem için pasaport kontrolüne gittim. Sırada en sevdiğim kısım vardı free shoplar ve buda demek oluyo ki Victoria Secret!!!
Hemen gidip bi parfüm aldım kasaya gidip parayı verdikten sonra ekrandan uçağın kalkış saatinin geldiğini fark ettim. Hemen uçağa gittim.

Believe Me Or NotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin