Sevgili günlük,
Pekala sanırım bu şeyi yazmaya alışıyorum yani artık o kadar acınası ve tuhaf hissettirmiyor,arkadaşımla falan konuşuyormuş gibi hissediyorum.Teyzem geleli 2 gün oldu.Ona olanları anlattım ve şu an beni yeni arkadaşlar edinmem için kek yapıp yan tarafa götürmem için zorluyor.Aslında yeni insanlar tanımak hoş hissetiriyor,yani sanırım.Oh,anlatmayı unuttuğum bir şey var yan tarafta oturanlardan biri-yani renkli saçlı ve hafif tombul olan-gelip iki kere şeker ve tuz istemeye geldi.Olay şu ki,bu şeyleri isterken işaret dilini kullandı.Tuhaftı ve sürekli gülümsüyordu.Teyzeme anlattığımda bana 'seninle tanışmak istiyor olabilirler' saçmalığını söyledi.Aslında haklı olabilir bilmiyorum ben gidip kek yapıp yandaki gürültücü insan ırkından olduklarına şüphelendiğim varlıklara götüreceğim.Böyle dememin sebebi hiç bir insan o kada gürültü yapamaz hadi ama.
-
Pekala,keki yapmıştım ve fırından çıktı sadece soğumasını bekliyorum.Umarım kapıyı yine kıvırcık saçlı olan açar çünkü sanırım aralarında en iyi işaret dili bilen o.Nereden ve ne için öğrendiği hala aklımı kurcalıyor,belki de kardeşi dilsiz ya da sağır falandır.Mutfağa tekrar gidip keke baktığımda yenebilecek ılıklığa geldiğini gördüm.Bir kaç dilim kesip teyzemin şık tabaklarından birine koydum.Teyzeme el sallayıp çıktığımı belirttim ve parmak arası terliklerimi giyip evden çıktım.Bahçenin çit kapısını itip içeri girdim.Acaba neden böyle bir yere taşınmışlardı.Yani buradaki evlerde çoğunlukla aileler otururdu.Kapıyı tıklatıp bekleyemeye başladım.İçeriden gelen "Pizzalar gelmiş olmalı."sesi beni gülümsetti.Tamam pizzacı değilim ama en azından kek getirdim sürtükler.Kapı açıldığında kıvırcık saçlı yerine sarı saçlı ve aşırı uzun boylu olanı görünce hayal kırıklığıma uğradım,birazcık."Ah,nası yardım edebilirim."dediğinde kek tabağını ona doğru uzatıp gülümsedim."Ah,bize mi?Çok teşekkürler.Şey,içeri girmek ister misin pizza söyledik yemek istersin belki ha?"dediğinde gülümsedim ve kafamı sallayarak cevap verdim.Kapıyı biraz daha açıp gülümsemesiyle beni içeri davet etti.İçeri girip kısa koridorda yürümeye başladım ışığı yanan tek oda olan salon olduğunu düşündüğüm yere girdim ve karşıma çıkam manzara yüzümdeki gülümsemeyi iki katına çıkarttı.Renkli saçlı olan FIFA oynuyordu,esmer olan koltukta ters bir şekilde oturup kafasının üzerinde durmaya çalışıyordu.Kıvırcık saçlı ve favorim olansa elindeki süpürgeyle etrafı temizlemeye çalışıyordu.Sarışın olan yanımda durup "Onlara aldırma beyin yaşları 0-6 arası."dedi.Sonra renkli kafalı olan "Evet dün ninja kaplumbağalar boyama kitabı için surat asan bendim değil mi sarışın?"dedi.Ben ise o sırada gülmekten kırmızı olan suratımı saklamaya çalışıyordum.Kıvırcık saçlı -ve hala adını bilmediğim-elinde süpürgeyi bırakıp kafasını kaldırdığında beni gördü ve "Ah selam,otursana."dedi ve gülümsedi.Dediğini yapıp koltukta ters ve kafasının üzerinde oturanım yanına oturdum.Bana doğru bakıp "Selam ben Calum ve sen?"dedi.Adımı söylemediğim için cebimden telefonumu çıkartıp notlar bölümüne yazıp ona gösterdim."Anladım ama neden konuşmadığını anlamadım sesin falan mı kısık?"diye sordu.Sonra bende ağzımı gösterip derdimi anlatmaya çalıştım."Dilin mi yandı?"diye sordu renkli kafalı olan.Gülümseyip kafamı hayır anlamında salladım.Sonra kıvırcık olan araya girip "Size dilsiz olduğunu anlatmaya çalışıyor mankafalar.Bu arada ben Ashton."dedi ve gülümsedi.Calum "O da Joanna."dedi ve bana bakıp gülümsedi.Kapı çaldığında renkli kafalı oyun kolunu elinden fırlatıp "Pizza olmalı."diye bağırarak kapıya koştu."Pizza yer misin paylaşabiliriz."dedi Ashton.Aslında yiyecek bir şeyler iyi olabilirdi.Kafamı salladım ve gülümsedim.Tanrım hayatımda hiç bu kadar fazla gülümsememiştim yanaklarım acıyor.Pizzalarla birlikte içeri giren pizzaları koyup bana elini uzattı ve "Selam ben Michael."dedi.Sonra Calum ikinci kez "O da Joanna."dedi.Michael Calum'a vurup "Anladık aptal kendi söylebilir herhalde,bir dili var değil mi?"dedi.Calum Michael'a geri vurup "Hayır salak o dilsiz özürlü yani."dedi.Calum'un söylediği kelimeyle Ashton ve Michael ona bakıp 'ne sikim yedim sen' dercesine baktı.Söylediği cidden kaba bir kelimeydi ve kalp kırıyordu.Dilsiz olabilirim ama lanet kulaklarım duyuyordu.Oturduğum koltuktan hışımla kalkıp dış kapıya doğru yöneldim.Gözlerimim dolmasını durdurmak için göz altlarımı parmaklarımla sildim.Gittiğim her yerde bu kelimeyle anılmak berbat bir histi.Özürlü değildim sadece konuşamıyordum.Üstüme bu kelimenin yapışmasından nefret ediyorum.Hata bendeydi normal insanlarla arkadaşlık kurmam mümkün değildi ki.Dış kapıyı açıp tam çıkacakken Ashton kolumu tutup "Bekle lütfen."dedi.Kolumu kurtarıp ona döndüm ve işaret diliyle 'dilsiz olabilirim ama lanet kulaklarım duyuyor' dedim ve kendi evime doğru yürümeye başladım kapıyı sert bir şekilde vurup açılmasını bekledim bu sırada göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmüştü bile.Teyzem kapıyı açtığında ona sarılıp ağlamamı şiddetlendirdim.Bana ne olduğunu sorduğunda sabah anlatacağımı sadece uyumak istediğimi söyleyip odama girdim ve yatağıma yatıp ağlayarak uyumaya çalıştım.
Klişe ve drama dolu bir bölüm,,Joanna çok fazla tepki vermiş gibi duruyor biliyorum ama kendinizi onun yerine koyun yazım yanlışı varsa üzgünüm kontrol etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mute::a.i
FanfictionDilsiz bir kızın günlüğüne yazdıkları. @thelliewillams'a ithafen yazılmaktadır