BÖLÜM:6

137 4 0
                                    

"Merhabaaaaaa ben romantik yazar.Resimde Hary Styles'in gözleri var,bölüm 6 ile ilgili olarak.Ed sheeren'in parçasını açıp keyifle okuyabilirsiniz.
Xoxo"

Okulun kapısına geldiğimde zil çalmıştı.Ve bu öğretmenler ziliydi.Bahçede de kimse yoktu.Koşmaya başladım.
Sınıfın kapısına geldiğimde kalbime dokundum.Hızlı atıyordu.Umarım bayılmazdım.Tıklatmak üzere elimi kaldırdım.2-3 kere sert zemine vurdum.Kapıyı açtım.İçeriye girdim.Öğretmen yoktu.İlk günden okula geç kalan tiplerden olmak istemiyordum.Bundan dolayı mutlulukla yerime oturdum.Fat birazcık kaydı.Ona akşam yaşadıklarımı anlattım.Halamın çok tatlı biri olduğunu ve evlenmenin yaratacağını söyledi.Ayrıca Mustafayla buluşmam gerektiğini ağzında geveledi.İçeriye tarih öğretmeni geldiğinde sustu.İlk gün tanışmıştık.Uzun boylu,orta yaşlarda bir adamdı.Ve çok karizmatikti.Konuşmaya başladığında ses tonunun bile etkileyici olduğunu farkettim.Konumuzun "Yazının Öğrenilmesi Ve Tarihi Çağlar"olduğunu söylemişti.
"Hanımlar,beyler...İnsanlık tarihinin gelişmesini hızlandıran olay nedir ?"
Arkalardan birine söz verdi.
" 'Yazı' öğretmenim."
Bu bir 'kızdı'.
"Evvet!İlk yazılar ilk sembollerden ibaretti.Daha çok maddi şeyleri belirtiyordu.Bilgi ve ihtiyaç çoğalınca kavramları anlatan semboller daha kolay anlaşılır ve yazılır hâle getirilmiştir.Peki ilk yazıya örnek sayılabilicek şekiller nerede ortaya çıkmıştır ?"
Parmağımı kaldırdım.Bunları biliyordum.Hafifçe gülümseyerek kalkmamı işaret etti.Elbisemi düzelterek doğruldum.
"Mezopotamya,Mısır ve Çin."
Başıyla onayladı.Birşeyler daha söyleme gereği duydum.O şekilde kendimi kısıtlanmış hissediyordum.
"Ayrıca Fransız bir jeolog tarafından Çorum'un İskelip ilçesinde dinazor fosiline rastladığımız biliyorum."
Öğretmen gülümsedi.Bakışları çok güzeldi.Bende karşılık verdim.Arkadaki kızlar gülüştü.Sonra biri söz hakkı alıp ayağa kalktı.
"Bu olay 1996'da yaşandı öğretmenim.Ayrıca Mezopotamya'da yaşayan insanlar çivi yazısını kullandılar."
Bu Buğraydı.Yine ukalalık yapıyordu.Arkamı döndüm.
"Çivi yazısı ucu sivri özel araçlarla kilden tabletlere kazınıyordu."
"Mısır'da hiyeroglif denen resim yazısı önceleri sadece taşlara kazınırken ,daha sonra eşya ve tahtalara,nihayet papirüslere fırçalarla çizilmeye başlanmıştır.
Sinsice güldüm.
"Çin'de binlerce yıl kullanılan resim yazısında kavramlar ayrı ayrı şekillerle gösterilmekteydi."
Gülümsememe karşılık verdi.Gözleri gökyüzü gibiydi.Bu açık renk?Dün gece rüyamda gördüğüm renklerdi!Kaşlarımı çattım.
"Konuyu değiştirmediğine sevindim."
Dinazor fosiliyle ilgili cümlemden bahsediyordu!Arkadaki kızlar yine gülüştü.Az sonra öğretmenin sesini duydum.
"Teşekkürler ikinezide."
Yerime oturdum.Fat gülümsedi.Karşılık verdim.Buğra söz konusu olduğunda davranış bozukluğu gösteriyordum.Bunun farkındaydım.Nitekim uzak durmaya niyetim yoktu.Arkadaşımdı sonuçta zaten.
Dersin sonlarına doğru Yağız öğretmenim (Adını Fat'tan öğrendim.)grup grup çalışıp tarihi yerlerle ilgili bir performans ödevi hazırlamamız gerektiğini söyledi.Aynı grupta olmak isteyenler adını yazdıracaktı.Hemen Fat ile parmak kaldırdık.Adlarımız yazıldı.
Bir kişi daha lazımdı.Aslım,Yeşim ve Gökhan'la olmak isteyince yalnız kalmıştık.Aklıma Buğra geldi.Fat ile konuştum.Sorun olmadığını söyledi.Sıramdan kalkıp doğruldum.Arkaya döndüm.O anda Buğra ile göz göze geldim.Gülümsedi.Ona yürümeye başladım.Daha çok gülümsedi.Yinede gözlerinde bir tür cakallık vardı.Bakışları "Gelde sana gösteyim !"der gibiydi.Önünde durunca başını yukarıya kaldırdı.İki yana kımıldattı.
"Ne oldu civciv ?"
Gıcık !
"Fat ile seni grubumuza davet ediyoruz."
Aptal gülümsemesi yüzünden düşmemişti.
"Yakışıklı,zengin,kas torbası,havalı birini kim istemez ? ! Sizleyim."
Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.Sinirlendiğimi göstermeden sırıttım.Sen ukalasın!Ayrıca gıcıksın.Ve de uyuzsun.
"Tarihi yerlerden anlaman yeterli.Gruba alındın."
Arkamı döndüm.Tam gidecekken kolumdan tuttu.Önüme döndüm ve kolumu elinden çektim.Laf sokmasa olmazdı zaten.Sinsice gülümsedim.Boşta kalan ellerime bakınca şu "arkadaşlık fikri"nden dolayı kollarımı önümde birleştirdim.Bu hareketime güldü.
"Telefon numaramı vereyim.Bana rahatlıkla ulaşırsın."
Yılışık ! Ne yılışıklığı ya ? Ödev bu.Hafifçe gülümseyip başınla onayladım.
"Ödevi bizim evde yaparız."
Tek kaşımı yukarı kaldırdım.Sanki yetki ellerindeydi.Ayrıca sınıftaki birçok kızla oynadığını biliyordum.Ya benimle de ? Yok canım ! Bu arada onunda tek kaşı havaya kalktı.Bekletmeden cevapladım.
"Fat'a söylerim.Ortak bir karar alırız. "
Başını benden çevirdi ve Fat'a seslendi.Arada da bana bakıp duruyordu.Bense dik dik gözlerinin içine bakıyordum.
Yarın ukalanın evinde ön çalışmalara başlayacaktık.Yine kendisi almıştı kararını.Belki yakışıklıydı ama çok uyuzdu.Nitekim benimle oynamasından korkmuyordum.Korkulacak biri değildi çünkü.Bende kanacak biri değildim.Yani,onun yanında böyleydim.Açıkcası onun yanında hiçbir şeyden korkmuyordum.Davranış bozukluğumun nedeni buydu sanırım.
-Son Ders-
Beden dersindeydik...
Ve benim girmem yasaktı...
Çünkü hassastım ve bayılabilirdim.Yada hafif bunalmalar kendini gösterebilirdi.Diğer okulumda insanların içinde kusmak hobim olsada aynı hataya düşmeyecektim.
Neyse üzerimi giyindikten sonra giyinme kabininde oyalanmaya başladım.Fat'ın ısrarlarına rağmen dersi izlemeye gitmemiştim.Burada kendimi daha rahat hissediyordum.Hatta gözlerim kapanıyordu.Okuduğum kitabı yanıma bıraktım.Az sonra karanlığa teslim olmuştum.Nedense burası çok karanlıktı.Ağaçlar,yerler,gökyüzü...
Orada yürümeye başladım.Karşıma bir erkek çıkınca durdum.Geri geri ilerledim.O ise üzerime geliyordu.Ve sonunda yere düştüm.
Adam iyice bana yaklaştı.Gölge gibiydi.Beni kaplıyordu.Ayrılamıyordum...
Hapsediyordu.
Sonra bir anda aydınlıkla buluştum!Birinin kollarındaydım!Kokusu muhteşemdi.Bunu unutarak çabucak ayrıldım.Buğra sırıtarak bana bakıyordu.
"Se...sen !"
"Korkunç korkunç,sesler gelince bir bakayım dedim.Tam seni uyandıracaktım ki üzerime atladın."Pis pis sırıttı yine.Elini başıma koydum.
"Ben rü...rüya gördüm,sanırım."
Yüzünü buruşturdu.Elini yüzüme götürüp yanağından dökülen bir damlayı sildi.Bir ağlamam eksikti zaten.Elini çektim.
"Beni böyle görmen istemiyorum."
"Arkadaşımı yalnız bırakacağımı sanılıyorsan yanılıyorsun."
Gözlerinin rengi daha da soluklaşmıştı.Çok soğuktular.Sanki buz gibiydiler. O soğukluğu hissedebiliyordum.
Sonunda dayanamayıp başımı salladım.Elindeki su şişesine bakılırsa bunu almak için gelmişti.Onu tutarken bile o kadar güçsüzdü ki.Yinede kendimi güvende hissediyordum.
"Kabus gördüm.Biri beni yok etmeye çalışıyordu."
Buğra tek kaşını kaldırdı.Elleriyle beni omzuna yatırdı.Olumsuz bir hareket yapmadım.Sessizce güldüğünü farkettim.Dalga geçtiğini düşündüğüm için ayrılmak istedim.Ancak izin vermedi.
"Şşş..."
Şu anda kirpiklerimden ciğerlerime kadar güvende hissediyordum.Ne oluyordu bana böyle ? Mustafa'nın söylediklerini hatırlayınca istemsizce gülümsedim.
' "Ne seni değiştirdi böyle." '
Ne yani şu egocuk mu beni değiştiriyordu ?Ben başkaları için farklılaşmazdım.Daha fazla kişilik bozukluğu göstermeden yanından ayrıldım.Pat diye ayağa kalktığım için sarsıldı.
"Sakinleştim git !"
Gülmemek için dudağını ısırıyordu.Oda kalktı.Kapıya doğru ilerledi.Sonra durdu.Bana doğru dönüp :
"Bunun hesabını ödeyeceksin."
dedi.Ne yapmıştım ki ben ? Anlamamıştım.Suratımdaki ifadeye kahkaha atıp gitti.Hemde cevabımı beklemeden!
Bu...Bu... Tam bir ukala!Tam bir..sinir!

KALBİMİN EFENDİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin