Çekinerek içeri girdi.
"İçecek bir şey ister misin?"
"Yok sağol."
"Peki. Hemen geliyorum" deyip mutfağa gittim. Çok tuhaf. Hep keşke bir abim olsaydı demiştim. Aslında zaten bir abim varmış ama ne benim ne de başkasının haberi varmış...
Bir bardak su içtikten sonra hemen Ceren'e mesaj attım. Kendisi kayıp ikizim olur. "Hemen bize gel"
Ceren "Bir şey mi oldu?" deyince olumlu yanıt verdim. Gelmesi yarım saati bulur. Ceren'i çağırdım çünkü ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırmıştım.
Telefonu cebime koyup içeri geçtim. Bir şey soracakmış gibi bakınca bana "sor hadi" dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve "adın ne" dedi. "İrem" dedim. O sırada kapı çaldı. Kapıyı açınca kocaman sırıtan minnak bir İlkay'la karşılaştım. "Ablaaa" diyip sarıldı bana. Evet 5 yaşında bir kız kardeşim var. "Ablaam" diyip bende ona sarıldım. Çantasını sırtından alırken "ne yapman gerektiğini biliyosun dimi bebeğim" dedim. Başını salladı ve banyoya gidip ellerini yıkayıp geldi. Berke'yi görünce yanıma yaklaşıp "abla bu abi kim?" dedi. Ne diyecektim acaba? Daha ben bile hiçbir şey bilmiyodum hakkında. Adını ve abimiz olması dışında hiçbir şey... Ben bunları düşünürken Berke İlkay'ın yanına gelip elini uzattı. "Merhaba küçük hanım. Benim adım Berke. Adını öğrenebilir miyim?" dedi. İlkay sırıtarak Berke'nin elini tutup "İlkay" dedi. Berke "Memnun oldum küçük hanım" diyince İlkay kıkırdamaya başladı. İlkay sevmişti Berke'yi. Yüzünden okunuyordu şebeğin. Onlar sohbet ederlerken tekrar kapı çaldı. Gelen Ceren'di. "Noluyo İrem" derken kolundan tutup mutfağa çekiştirdim. Anlat artık dercesine baktığında derin bi nefes alıp "bir abim varmış" dedim. Dememle birlikte Ceren "NEE!" diye bağırdı. Hemen elimle ağzını kapatıp "bağırmasana salak içerde duyucak" dedim. Gözlerini pörtletti. Sakince olanları anlattım. Ben anlatmayı bitirince "oha lan" dedi. İçeri geçtik Ceren'le Berke'yi tanıştırdım. Ceren'nin dibi düşmüştü resmen çocuğa. Haklı da gerçi Allah var çok yakışıklı çocuk. Salak salak sırıtmayı bıraksın diye çaktırmadan cimcikledim Ceren'i. Suratını ekşitip "napıyosun ya" bakışını attı. "Salak salak sırıtma" bakışımı attım ben de. Tabi biz böyle sürekli bir arada olunca bakışlarla anlaşabiliyoruz.
Sohbet etmeye başladık. Daha çok çocuğu sorguya çekiyomuşuz gibi oldu gerçi. 20 yaşındaymış. ODTÜ'de mimarlık okuyomuş. Ceren ODTÜ mimarlığı duyunca "Ohaa" diye cırladı. Bağırmadı bildiğiniz cırladı. Berke'yle ben Ceren'e gülümserken İlkay da kahkaha atıyodu. "Ceren de orda okumak istiyo da" diye açıklama yaptım. Gülümsedi ve "sen nereyi istiyosun?" diye sordu. Düşünmeden direk "tıp" dedim. Bikaç saniye bekledikten sonra "esas hedefim Hacettepe ama olmazsa Ankara Üniversitesi düşünüyorum" diye ekledim. Etkilenmiş gibi görünüyordu. Ceren ordan "ot lazım mı canım" diyince gülerek "yaa tabi soruyo musun bide" dedim. İlkay'la Berke baya güldüler bana. Bi ara İlkay "mööö" diyince yanına gidip gıdıklanıyorum başladım. "Ahahahah ya ahaha ablaa ahaha bıraaak ahahaha" gülmekten gözünden yaş gelmişti kuzumun. Öyle olunca vazgeçtim gıdıklamaktan.
Biz sohbet ederken zaman baya geçmişti. Kapı çalınca İlkay "annem geldiiiii" diye bağırarak kapıya koştu. Annem İlkay'ı görünce gülümsedi ve İlkay'ı kucağına aldı. İlkay annemin yanağına kocaman sulu bi öpücük bırakırken yanlarına gittim ve "hoşgeldin sultanım" diyip diğer yanağından aynı şekilde öptüm. Annem Ceren'i görünce "hoşgeldin Cerencim" dedi. Ceren de "sen de hoşgeldin Birsen teyze" dedi. O sırada annem Berke'yi gördü. Bana "misafirimiz kim?" diye sorunca ben "Iıı, şeyy, anne Berke'yle tanış" dedim. Bana garip garip bakarken "merhaba Berke, hoşgeldin" dedi. Sonra İlkay'ı yere indirdi. Berke de "hoşbuldum" diyince biraz çekinerek "annee" dedim. Bana baktı. "Şeyy, Berke İlkay'la benim abimizmiş."Multimedia İrem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİM
ChickLitHep keşke bir abim olsaydı demiştim. Aslında zaten bir abim varmış ama ne benim ne de başkasının haberi varmış... *Diğer hesabımdan yayınlamıştım ilk bölümü. Hesabın şifresini unutunca burdan devam etmek zorunda kaldım.