Elis tatilin en sevdiği yanının kimsenin ona ne zaman kalkması gerektiğini söylememesiydi ve buna bayılıyordu .
Geç saatlere kadar telefonla sosyal medyada takılmayı , arkadaşlarıyla konuşmayı , kitap okumayı , müzik dinlemeyi , kitap yorum videoları izlemeyi , film izlemeyi işte tatilin özetiydi . Yok canım ne fakirliği tatile gitmeye üşendiğinden yoksa sizsiniz fakir ajsjjsjjsjsja. Hergün geç saatlerde yatıp öğlen denebilecek bir saatte kalkar . Kahvaltı yapar , telefonuyla günün geri kalanında hiçbişey yapmamaya devam ederdi . İşte gerçek mutluluk :D Aslında yaptığı şeylerle dünyayı kurtamayacağını biliyordu ama tatildi sonuçta dünyayı sonrada kurtarsa olurdu diye düşündü . Hergün yapmadığı birşey yapıp sabah erken kalktı . Gerçekten insanın duyduğunda aklı almıyordu ama bugün çok özeldi hemde çok özel ... Alarmın çalmasıyla yataktan kalkmadı tabiki sksjjsjsjs kim alarmla hemen kalkardı ki kendi kendine güldü :D Önce yatakta esnedi esnedi ve tekrar esnedi sonra bir sağa bir sola yatıp , kendine ve yatağına yaptığı ihaneti düşündü içi acıdı sjjsjsjsjsj . Artık kalkaması gerekiyordu yoksa bir daha kalkma isteği gelmeyebilirdi ahahhaah . Yataktan kalktı . Duş aldı . Çıkıp üzerini giyindi . Hafif bir göz makyajı ve işte hazırdı . Mutfağa geçti herkesin uyuduğunu düşünüp üzüldü çünkü kendi kendine yemek hazırlamak hiç sevdiği birşey değildi . Yoksa üşengeç olduğundan değil kesinlikle sjsjjsjssjjsjs . Sabahın erken saatinde kalkması birde aç kalması gerçekten çok sinir bozucuydu . Suratını astı ve uykusu olduğu için tekrar esnedi . Neyse artık giderken bişeyler alır yerim diye düşünüp evden çıktı . Bugün büyük gündü . Gerçekten hiçbir zaman öğretmen gözüyle bakmadığı ve onu hep ablası , sırdaşı , ikizi olarak gördüğü Didem Hocasının yeni işindeki ilk haftasıydı . Hemen onun yanına gidip çiçeğini , çikolatısını götürmeli onun yanlız kalmamasını sağlamalıydı . Aslında normalde olsa bu kadar takmazdı çünkü Didem Hocada onun kadar takmıyordu ama bir işi yoktu ve bitanecik sırdaşının yanında olmak ona iyi bir fikir gibi gelmişti . Otobüs durağına yürüdü . Otobüsü beklerken bişeyler dinlemek üzere telefonuna kulaklığını taktı ve müzik arişivini açıp herhalgi birşey çalmaya başladı . Beğenerek dinleği bir şarkıydı . ( multimeydaya var :D ) olduğu yerde müziğin ruhunu ele geçirmesine izin verdi gerçekten çok hoş bir melodisi vardı . Yumuşak ve birbiriyle uyumlu iki ses bu kadar güzel bir araya gelebilirdi . Telefonundaki mesaja baktı . Mesaj Didem Hocadan gelmişti . "Günaydın kuzum." yazıyordu . Yüzü güldü . Bu kadını gerçekten çok seviyordu . Süpriz yapıp onu gülümseticek olması dahada mutlu etti onu ve o da" Günaydın Şirinem." yazıp , gönderdi . Kafasını sallamaya hatta ayaklarını bile oynatmaya başlamıştı müzikle birlikte , daha fazla müziğe dikkat kesilse dans ederdi diye düşünüp otobüsün gelip gelmediğine bakmaya başladı . Kendine gelmesiyle çantasından parasını çıkarıp otobüse bindi . Otobüs sabahları tüm yoğunluğla tıklım tıklımdı . Gerçekten birde bu sıcak havada çekilir değildi . Kendi kendine müzik dinleyip dışarı izlemeye başladı . Ankara gerçekten çok sevdiği, doğup , büyüdüğü bir yerdi . Dışardan geçen insanları , arabaları hatta hayvanları bile inceledi . Değişik hayatlara pencereden bakmak hep hoşuna gitmişti . Güzel bir ihtişamla Ankara yollarından kendini alıp , geldiği durak olduğunu düşündüğü yerde indi . İnip önce çiçekçiden çiçekleri aldı . Mis gibi kokuyolardı. Daha sonra bir çikolata dükkanına girip çikolatayıda alıp yoluna devam etti . Elindeki kağıtta yazan yere gitmesi biraz zaman alsada sonunda oraya varabilmişti . Kocaman harflerle YETENEK KOLEJİ yazıyordu . Baba parasıyla okuyan bir sürü gereksiz insanın olduğu bir yer olarak düşündü . Aslında kendide baba parası yiyordu ama yanlızca çok gerekli yaşama ihtiyaçları içindi . Okumayan yanlızca en lüks yaşamları için baba parası yiyen insanlardan hiçbir zaman hoşlanmazdı . Kafası bu konu üzerinde yoğunlaşmışken birden arkadan gelen sesle irkildi . "Buyrun küçük hanım , size nasıl yardımcı olabilirim ? " dedi tanımağıdı ama okulda görevli olabileceğini düşündüğü adam . " Şey aslında ben kolejin yeni rehber öğretmeni olan Didem Hanım 'ın odasını arıyorum ." dedi . Adam tüm içtenliği ile "Evet yeni gelen hoca hanım biliyorum buyrun beni takip edin ." dedi . Adamın böyle bir yer için ne kadar nazik ve içten olduğunu düşünüp arkasından takip etti . Girişe geldiklerinde gerçekten bu kadar büyük olmasına şaşırmıştı . Elbette bir kolejdi ama bir lise için fazla büyük diye düşündü . Merdivenleri çıkmaktan bıkan yorgun bir ifade ile "Daha ne kadar var . " dedi . Görevli olduğunu düşündüğü adam gülümseyip " Az kaldı küçük hanım istersen elinizdekileri taşımanıza yardım edeyim ." dedi . Şaşırmıştı aslında kabul edebilirdi ama kendi işini kendi yapmak istediği için " Gerek yok . Teşekkür ederim . " deyip gülümsedi . Bir kapının önünde durduklarında geldiklerini düşünüp hemen içeri daldı . Evet daldı çünkü deli doluydu ve özellikle Didem Hocanın yanında bunu saklayamıyordu . Ama oda boştu . Çok kötü hissetsede birlikte geldiği adama dönüp " Odasının burası olduğuna emin misiniz ?" dedi . Adam samimiyetle " Evet , burası ama bu hafta alışması için okulu geziyor birazdan gelir kendisi ." deyip dışarı çıktı . Odada yanlız kalmıştı . Bir köşeye otursa iyi olurdu . Ne olursa olsun kimsenin odasını karışmırmamalı diye düşündü . Oda, Didem Hocanın önceden çalıştığı odasının nerdeyse üç katı falandı . Birlikte top bile oynayabilirlerdi burda diye düşünüp gülümsedi . Duvarlarda değişik tablalor vardı . Birkaç kutu hala bantlı bir şekilde köşede duruyordu . Didem Hocanın buraya yerleşemediği belliydi . Ona yardım etmeyi aklına yazdı. Tam telefondan Didem Hocasını arıycaktıki odaya biri girdi . İkiside birbirlerine bakarken olayın şaşkınlığında " Sende kimsin ? " dedi yabancı çocuk . Kendi kendine düşünürken " Ben Didem Hocanın öğrenciyim asıl sen kimsin ?" dedi . Çocuk bir an şaşırsada umrunda değilmiş gibi davranarak masaya yönelip masanın üzerinde duran telefonu eline alıp çıktı . Bu kadar ani gerçekleşen ama hiçte hoşuna gitmeyen birşeyin olmasına sinirlendi kendi kendine . Kapıyı hemen açıp çocuğu yetişme umuduyla arkasından koştu . " Hey , nereye o telefonu aldığın yere koy . İnsanların masasından öylece izinsiz birşeyler alamazsın . " diyebildi Elis . Çocuk durup konuşma havasında değildi ama olay uzamasın diye " Sanane , kimseden izin almaya gerek yok çünkü telefon benim ." dedi . Elis bu yaptığına çok sinir olmuştu . Gerçekten ona ne oluyordu ki , niye konuştum diye kendi kendine kızarken çocuk ani bir hareketle yanından geçip merdivenlerden çıkmaya başladı . Şaşırıp , ortada öylece kalakaldı . Ne yapacağını bilemeyen bir halde Didem Hocanın odasına geri döndü . Beklemeye devam etti . Süpriz bozulsun istemiyordu . Bekledi , bekledi ve kapıyı açan başı yerde olan kişi Didem Hocadan başkası değildi . Az önceki olayı hemen unutup kocaman bir gülümsemeyle birlikte çiçek ve çikolatayla yüzünü kapattı . Şaşıran Didem Hoca " Kimsiniz ?" dedi . Elis hemen atlayıp " Benimm tabikii ." diyip güldü . Didem Hoca şaşkınlıkla " Ayy , inanmıyorum Elis . " deyip kocaman sarıldı . Elis hemen sarılmaya karşılık vererek mutlu bir şekilde birbirlerine sarıldılar . Uzun bir sarılmadan sonra ayrılıp çiçek çikolatayı uzattı . Didem Hoca " Kızım ne gerek vardı gelmem yeterdi . " dedi . " Yok canım hiç olurmu öyle şey ." dedi . Birlikte derin bir muhabbete daldılar . Gıybet time sjsjjsjssjs . Uzun süredir yüz yüze konuşamadıkları için muhabbet baya uzun sürdü . Didem Hoca saate bakıp " Ooo , Elis benim dersim var kuzum . Sen burda takıl ben gelirim ders bitince." dedi . Tamam anlmamında kafasını salladı . Didem Hoca masada bişeyi arıyordu ama bulamadı ve " Elis , burda bir telefon vardı . Nerde gördünmü sen ?" dedi . " Evet gördüm bitanem . Bir çocuk geldi . Masadan alıp çıktı gitti . Arkasından gidip sordum ama bana sanane benim telefonum diyince bişey diyemedim." dedi . Didem Hoca sinirlenmişti .
"Benim odama izinsiz girmesi yetmiyormuş gibi birde masamdan izinsiz telefonu alıyor . " dedi . Elis olayın ciddi olduğunu düşündü çünkü normalde Didem Hocanın asla bir öğrencinin telefonunu aldığını görmemişti . Didem Hoca aceleyle "Neyse kuzum ben derse geç kaldım . Sen burda otur , gelirim ." deyip odadan çıktı . Kendi kendine bişeyler yapması gerektiğini düşünürken aklına çocuğu bulmak ve hesap sormak geldi ama okul çok büyüktü ve bunu başarması nerdeyse imkansızdı . Ama bakmasından bir sakınca olmadığını düşündü . Okul 6 katlı ve her katta 4 labarotuar , 10 tane sınıf, müzik ve beden aktiviteleri için bire tane sınıf , kız - erkek tuvaletleriyle o kadar büyüktü ki gezmekle bitirmesi imkansız gibi geldi . Çocuk aklına geldi hemen , normal vücut yapısından daha kalıplıydı , geniş omuzları , uzun bacakları vardı . Yüzünde sadece gözlerine dikkat etmişti . Değişik bir ayrıntıydı belki ama gözleri çok dikkat çekiciydi bunu daha yeni hatırlamasına güldü . Çünkü normalde tek bakışta bir erkeği inceleme özelliği vardı . Kendi kendine kıkırdarken dikkat etmeden birine çarptı ve popo üstü yere düştü . Canı çok yanmasına rağmen düşen diğer kişiye odaklandı . Dönüp " İyimisin ? Çok afedersin , ben seni görmedim . diyebildi . Kız çok büyük bir cırıltıyla " Ya anladık görmediğini salak gibi bakarsan sağ sola görmezsin tabi ." dedi . Elis hemen iyilik yapmayı yanlış algılayan biriyle karşılaştığını gördü ve kendi kendine sakin bir şekilde yerden kalktı . " Tamam be ne cırlıyosun özür dilemekte suç ." dedi . Kız kendi kendine tiksinir gibi baştan sona Elis'i inceleyip yanından uzaklaştı . Bu harekete çok şaşırsada ses çıkarmadı burda olay çıkarmak en son istediği şeydi . Ayağa kalkıp poposunun acısı umursamadan yürümeye devam etti . 5. Kata çıkmaya başladı . Tam önünde 5.katta ne olduğunu yazan tabelada kantin yazısını gördü . Ve hemen kantini aramaya başladı . Yemek herşeyden önce gelirdi ve bu sabah kahvaltı yapmadığını düşünürse çok daha önemliydi . Kantin olduğunu anladı bir sürü masa ve sandalyenin olduğu yere geldiğinde bu kadar lüksün kantin için bile fazla olduğunu düşündü . İçeri girip görevli kadına bir nescafe birde kaşarlı tost istediğini söyledi . Aldığı şeylerin parasını ödeyip masanın birine geçip oturdu . Yemek yerse herşey daha güzel olurdu hele birde kahve off bayılırdı . Yemek yerken o çocuğu aramaya başladı . Aslında buranın çok büyük bir yer olması işini zorlaştırıyordu . Kahvesini , tostunu bitirip ayaklandığında karşısında o çocuğu görmek onu çok şaşırtmıştı . Fırsat yüzüne gülmüş ve çocuk işte orada karşısındaydı . Yanına gidip hesap sorucaktı . Ama işlerin bu hale geliceğini hiç düşünmemişti ....Merabalar , öncelikle umarım beğenirsiniz içime sinen bir başlangıç oldu gibi . Umarım sizin içinde öyledir . Yorumlarınız benim için önemli . Beğenen ve yorum yapam herkese şimdiden çok teşekkürler :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK ETKİSİ
Teen FictionSonra çıkıyorsun dışarı , bakıyorsun güneş hala tepede ... Yıllardır kuruduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun : "Napalım , kısmet değilmiş ..." Sabahattin Ali Elis , hayatın yanlızca yaşadıklarıyla sınırlı olduğunu düşünen sıradan bir kız...