"Hayattan bıkmış bir insan herşeyi yapabilir . Yapacak tek şey ; ya dost edineceği birini bulmak yada, tutsağı olacağı bir Aşkı yaşatmaktır!"
"...neden sadece ben çıkmıyordum he neden John!"
Artık yorulmuştum. Patronun gece geç saate kadar çalıştırması sinirlerimi bozuyordu! Benden nefret ediyor olmalıydı ki sadece bu saatte beni bırakıyordu. İnsanlar deli gibi eğleniyor, iğrenç içkilerini yudumlayarak kahkahalar atıyorlardı. Bende onların içkilerini tazeliyordum aman ne hoş!
"Emily!"
Tanrım neden çağırıyordu yine! Kesin o lanet heriflerden biri beni soruyordu.
"Efendim patron?"
"Yeni bir iş istiyordun hala istiyor musun?"
Nasıl yani? Yeni bana iş mi bulmuştu? Tabiki isterim. Şu pislik yuvasından kurtulayımda!
"Ne işi efendim?"
"Senin için bahse girilecek ve sende dövüşeceksin, ne dersin?"
"İyide ben sokak dövüşü biliyorum efendim. Oda kendimi korumak için."
Ne beyaz ne siyah sigara içmekten dudak kenarlarındaki sararmış kirli sakallarına buruşmuş pis ellerini götürdü ve oynamaya başladı. Yaşlı ve çökmüş gözlerle baştan aşağı beni süzdükten sonra sırıtarak,
"Geçen gece bar çıkışı sana laf atan sokak farelerini bok çuvalına çevirmişsin. Uzaktan kazara gören bir beyefendi senin ringe çıkmanı ve rakiplerini benzetmeni istiyor."
"Uzaktan baktığına göre pek beyefendiye benzemiyor."
Diyerek gözlerimi devirecektimki kapı sert bir darbeyle açıldı. Koca koltuğunda oturan göbekli patron hızlı bir kalkış yaparak kaçmaya yeltendi ki sert bir yumrukla yere düştü. Siyah takım elbiseli izmandut gibi adamlar kapıda dikilmiş beklerken dışardan iri yarı, geniş omuzlu, kaslı, esmer tenli , siyah saçlı, iri ve mavi gözlü insan denilemez varlık sırasıyla dizilmiş dişlerle sırıtarak içeri girdi .
"Ahh jhon seni uyarmıştım dostum!"
Jhon ne yapmıştı ki böyle? Koca adam karşımda durdu ve derin aldığı nefesi bıraktı. Nefesi lavanta kokuyordu. Elini yüzüme getirecektiki sert el hareketimle onu engellemeyi başardım.
"Hem güzelsin, hemde sert.." dedi fısıldayarak. Tek kaşını kaldırmış beni süzüyordu. Üzerimde dar bir pantalon ve dökümlü bir penye vardı. Saçlarım dağınık topuzdu. Yüzümde makyaj yoktu. Sonra adamlara el hareketi yaparak dışarı çıkma emri verdi. Ardından o koca gövdesini patronun koltuğuna yerleştirdi.
"Jhon ayağa kalk ve karşıma otur."
Patronla birbirimize bakıyorduk. Ne yapacağımı bilemiyordum. Sonra yüksek sesle tekrar,
"SANA KALK VE KARŞIMA OTUR DEDİM JHON!"
"Peki efendim."
Yaşlı adam titriyordu. Neredeyse ağzından ne çıksa yapacak gibi bakıyordu. Ellerini dizine koymuş öylece duruyordu. Bişeyler yapmam gerekti. Aslında bende ondan kurtulmak istiyordum. O yüzden ne olursa olsun Karışmayacaktım.
"Sana ablamı bir daha rahatsız etme demiştim jhon. Biri kendi ölümünü kendi elleriyle hazırlamış gibi görünüyor."
Bana dikmişti gözlerini. Belinden silahı çıkartıp masanın üzerine bıraktı. Ayağa kalktı ceketini çıkardı koltuğa koydu. Kol saatini geriye çekti ve silahı eline alıp yavaşça jhon'a doğru adım atmaya başladı.
"Söyle jhon. Ölmeden önceki dileklerini söyle."
"Çok içmiştim . Sarhoştum daniel affet . Nolur dostum bi şans daha."
Koca adam kahkaha attı. Ben ne halt yemeye ordaydım. Bana bişey yapmaması için Tanrıya dualar ediyordum.
"Iııı olmaz jhon. Artık sana şans veremem. Bu kaçıncı adamım he söylesene?!"
Silahı yaşlı adamın başına dayadı. Koca adam ağlıyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Ve yalvarmaya başladı.
"Birdaha rahatsız etmicem daniel. Sarhoştum dostum. Niye beni anlamıyorsun. Hadi ama yapma böyle!"
Desede dinlemiyordu. İri gözleriyle bana bakarken tam vuracaktı ki!
Beğenileriniz benim için çok önemli iyi seyirler.. yorumlarınızı bekliyorum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMİLY
Teen Fiction"HERŞEYİNİ KAYBEDEN İNSANDAN KORKUN!" Hergün sokakta yaşayan bir delinin ağzından bu cümleyle uyanıyordum. Herşeyini kaybeden bir insandan neden korkulsun ki ? Zaten herşeyi kaybetmiş . Aklımdan hiç çıkmıyordu bu cümle. Ailem beni terk etmiş daha bi...