-3-

37 1 1
                                    

Eve girdiğimde etrafta kimse yoktu,bende biraz dinlenmek için çokça da bu günün verdiği heyecanı atlatmak için salondaki kanepeye oturdum ve sırıtarak bu günü düşünmeye başladım. Hala 'bu acaba bir rüya mı?'diye korkmuyor değildim. Burnumun sıkılmasıyla gözlerimi açtım.

'Ne düşünüyorsun böyle,ağzın kulaklarında'diye sordu ağabeyim.

'Hiç sadece Olçum acaba yarın akşam beni nereye götürücek diye düşünüyorum'dediğimde hafif bir kahkaha atıp,

'Öyle mi küçük hanım? Ama malesef hayal kırıklığına uğrayacaksın çünkü yarın akşam doluyum'diye cevap verdiğinde somurturmuş gibi yaptım ama aslında şaşırmamıştım çünkü ağabeyim genelde her akşam dolu olurdu.Onunla vakit geçirmek için birkaç gün önceden haber vermemiz gerektiğini söylesede istediği zaman tüm planlarını iptal edebilecek yapıda biriydi.Üniversite 2.sınıfta okuyan bir gıda mühendiliği bölümü öğrencisiydi açıkcası ben pek bölümle alakası olduğunu düşünmüyorum çünkü daha çok okçulukla ilgilenen bir tipti ama sanırım bu konuda kariyer yapamayacağını farketmiş olmalı ki ilerde ortak olduğumuz süt ve süt ürünleri şirketinin başına geçerim diye bu bölümü seçmişti.Yine de dediğim gibi dersleri pek takmayan daha çok hobilerine yönelen ve bu sayede pek çok arkadaş edinmiş havalı bir tipti.Dışarıda beraber görünmekten hoşlanacağınız çocuklardandı ve kendisi de bunun farkında olduğu için hafif ukalalığa kaçan bir özgüveni vardı ama tüm bunlara rağmen birlikte çok eğleniyorduk.

'Asma suratını güzel kardeşim başka bir akşama sözüm olsun,şimdi uyumaya gidiyorum çok yorgunum'deyip yanağıma bir öpücük kondurdu ve gitti.

Bende gidip mutfaktan kendime bir bardak süt aldım ve kanepeye gelip biraz daha oturdum.Göz kapaklarımın ağırlaşmaya başlamasıyla yerimde doğruldum ve üst kattaki odama doğru yöneldim.

Sabah uyandığımda bu sabah her zamankinden daha güzel görünmeliyim diye düşündüm ve duşa girip saçlarımı temiz bir hale getirip açık bıraktım okul eteğimi,gömleğimi,ten çorabımı ve siyah botlarımı giydim gömleğimin kollarını kıvırdım ve birkaç tane bileklik taktım pencereyi açıp hava durumuna baktım ve üzerime bir süveter giymem gerektiğini düşünüp dolabımdan kırmızı süveterimi çıkarıp üzerime geçirdim,her zaman kullandığım parfümü de sıktım ve işte hazırdım aşağı inip kahvaltı masasına oturdum.Annem ve Olçum sanırım erken çıkmışlardı çünkü masada birtek babam vardı.

'Günaydın babişko'diye cıvıldadım.

'Günaydın kızım,bugün çok neşelisin bunu neye borçluyuz acaba'dediğinde

'Her zamanki halim baba'diye yanıtlarken Gül teyze kocaman bir bardak portakal suyu getirdi.

'Teşekkür ederim Gül teyze'

'Afiyet olsun yavrum'dedi ve mutfağa geri döndü.

'Ben çıkıyorum bir toplantıya yetişeceğim'deyip giden babamın arkasından bakarken korna sesini duymamla odama gidip dişlerimi fırçaladım ve süveterime uyması için bugünlük seçtiğim lacivert-yeşil sırt çantamı takıp hızlı adımlarla aşağı indim.Arabasının kapısına yaslanmış Demir'i görmemle yüzümde bir sırıtış belirdi.

'Günaydın'dedim pekte kendimden emin olmayan ama neşeli bir sesle.

'Günaydın güzelim'dedi yanağıma bir öpücük kondururken.Birkaç saniye konuşmadan yüzüme baktıktan sonra 'Hadi gidelim geç kalacağız yoksa dedi ve kapımı açıp sürücü tarafına geçti.

Yol boyunca eski günlerden,beraber katıldığımız aile yemeklerindeki anılarmızdan bahsettik,Demir muhabbet etmekten keyif alacağınızı biriydi;konuşurken sıkmaz,konu bulma stresine sokmaz ve rahat tavrını da belli ederdi.Yanındayken rahat hissediyordum yani.Okula ulaştığımızda çoğu kişi bize bakıyordu bu beni gülümsetirken Demire baktığımda onun da benden pek farkı yok gibiydi.

SeçimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin