-Nico-
"Anneciğim, bu benim Nico amcam, Percy amcanın erkek arkadaşı. O benim arkadaşım ama kendisi henüz bunu bilmiyor," dedi Carrie, Annabeth e gururla anlatarak.
Annabeth gülmemeye çalıştı ve kızını başından öptü. "Bu harika, bebeğim. İyi eğlenceler."
Kucağında Amber ı taşıyan Nico ya göz kırptı ve Joshua nın da başından öptü, minik oğlan utanarak annesine hoşça kal dedi ve Carrie nin arkasına saklandı.
Annabeth hafifçe Nico ya sarıldı, gülümseyerek, "Tekrar dönmen çok güzel, Nico. Çocuklara baktığın için Reyna ve Ardıç ta teşekkür ediyor."
"Sorun değil, Annabeth. Hem çocukları tanımalıyım," dedi gülerek.
Annabeth gözlerini devirdi. "Sonra görüşürüz, Nico."
Annabeth gittikten sonra, Nico 'üç terörist ve Percy nin bıraktığı Karakorsan' ile yalnız kaldı. O bugün işteydi yani bugün çocuklarla ilgilendiği müddetçe istediğini yapabilirdi.
"Pekala çocuklar, ne yapmak istersiniz?" diye sordu Nico hala kucağındaki Amberla ve onları takip eden Karakorsan, Carrie ve Joshua ile oturma odasına giderken.
"Şey, Amber henüz konuşamadığından ve Joshy de çok utangaç olduğundan aralarında tek konuşabilen benim, ben dondurma yemeliyiz diyorum," dedi Carrie sırıtarak.
Nico kaşlarını kaldırarak küçük kıza baktı. "Peki o zaman, sanırım hayır deme şansım yok, değil mi?"
Carrie başıyla reddetti.
-
"Nico Amca, ılık bir şeyler alabilir miyim, lütfen? Dilimi hissetmiyorum da," dedi Carrie kıkırdayarak dondurmasını karıştırdı.
Nico başını salladı, koltuktan kalktı ve dondurma kasesini bıraktı. "Tabi evlat, sıcak çikolata?"
Carrie başını salladı. "Evet, lütfen."
"Tamam o zaman, hemen dönerim." Carrie nin saçlarını karıştırdı ve mutfağa yürüdü, dolaptan kupa aldı ve sütü ayarlayarak mikrodalga fırına koydu.
Nico çay kaşığıyla çikolata miktarını saymakla meşgulken bacağında bir şeyler hissetti. Aşağıya baktığında Joshua nın gri gözleri ona bakıyordu.
"Hey, Joshua, iyi misin adamım?" diye sordu Nico kibarca.
Joshua başını salladı. "Nico Amca, sana bir şey sorabilir miyim?" Sesi kısık ve utangaçtı, ve Nico sesini ilk defa duymuştu.
"Tabii, sor bakalım." Nico gülümsedi ve mikrodalga fırından sütü aldı, içine çikolata koyduğu Carrie nin fincanına boşalttı.
"Benim arkadaşım olur musun?"
Joshua ricasını belirtince Nico nun kalbi tekledi. Küçük oğlana döndü ve onun karşısında çömeldi, gülümsedi. "Tabii ki de Joshua."
Joshua ayaklarına baktı. "Sadece... Pek arkadaşım yok, hepsi Carrie gibi benden büyük, çünkü ben pek konuşamıyorum."
Nico Joshua nın saçlarını karıştırdı. "Bu durumda, ben senin arkadaşın olurum."
Utanarak gülümsedi Joshua, "Teşekkür ederim."
-
-Percy-
"Nico, eve geldim," dedi Percy kapının eşiğindeyken.
"Buradayız, Perce," oturma odasından seslendi Nico. Ceketini ve ayakkabılarını çıkardı, içeri yürüdü ve Nico Amber ı biberonla besliyordu, Joshua onların yanında kıvrılmış ve Carrie yi de televizyonun karşısında otururken buldu.
"Selam Percy Amca," dedi gözlerini televizyondan ayırmadan.
"Eğer televizyona bu kadar yakından bakarsan gözlük kullanmak zorunda kalacaksın, Carrie." Percy güldü ve elleriyle Carrie nin saçlarını karıştırdıktan sonra Nico nun yanına yürüdü ve eğilerek Amber ın alnından öptü. Küçük kız cevap olarak mırıldandı.
Percy Joshua nın yanına gitti ve saçlarıyla oynadı. "Selam minik adam."
"Merhaba Percy amca," dedi, Nico nun yanına daha da yanaşarak başparmağını emmeye başladı.
"Ben güzel bir karşılanma alamıyor muyum?" diye surat astı Nico, ama hemen sonra Percy onu dudaklarından nazikçe öptü.
"Harika bir anne olurdun. Böylece bende baba olurdum." Percy gülerek öptü. (Çok fazla sevimli değiller mi öldüm şuanda?)
"Seni gerizekalı," diye cevapladı Nico, Percy yi ittirdi ve Amber ı yavaşça salladı. "Sanırım birkaç dakikaya uyuyacak."
Percy başını salladı ve Joshua nın yanına oturdu. "Muhtemelen bütün gün seninle yorulmuştur. Bu arada günün nasıldı?"
Carrie gülerek Nico ve Joshua ya döndü ve üçü 'ha biz harika bir gün geçirdik ama sen bütün gün çalıştın' der gibi bakıştı.
"İyiydi," diye cevaplandırdı Nico.
-
"Neden gülümsüyorsun?" sordu Percy boşluğa bakan ve kızaran erkek arkadaşına. Çocuklar gideli uzun zaman olmuştu, ikisi de yataktaydılar. Karakorsan ayak uçlarında yatıyordu.
"Nico." Percy yüzünün önünde parmak şıklattı, ve Nico kafasını sallayarak trans halinden çıktı.
"Efendim? Ah, evet- hiç, hiçbir şey," Nico sersemlemişti. "Sadece Leo yu düşünüyordum."
Percy kaşlarını kaldırdı. "Leo mu?"
"Evet, bir keresinde beni alıp gecenin bir yarısı McDonalds a götürmüştü çünkü ben iyi değildim ve neredeyse tutuklanıyorduk çünkü hız limitini aşmıştık." Nico kendi kendine gülerken kafasını salladı.
"Ah, em, bu harikaymış." Gerçeği bilmek Percy nin faydasına olmadı, acı ve kıskançlık sesinden belli oluyordu, sadece döndü ve gözlerini kapattı.
Sonra küçük bir çift el kalçasının çıplak olan kısmına dolandı. Percy istem dışı titredi.
Nico Percy nin boynunun arkasını öpmeye başladı, omuzlarına ve bel kemiğine de. Percy den bir inleme çıktı.
"N-Nico," diye başladı, ama koyu saçlı çocuk onun lafını kesti.
"Seni seviyorum, Percy," dedi nazikçe. "Sakın üzülme."
Percy masum suratlı erkek arkadaşına dönerek somurttu. Gülümsedi ve onun burnunu öptü. "Üzgünüm bebeğim. Sadece bazen seni tam tanımıyormuşum gibi geliyor, büyüdün ve değiştin, ve bende seni seviyorum."
Nico da ona gülümsedi, daha yaklaşarak kollarını Percy nin beline doladı ve onun göğsünden burnunu çekerek, "İyi geceler, Percy," dedi.
Percy kollarını Nico nun etrafına doladı ve onu yakına çekti. "İyi geceler, Nico."
xx
ufak bir not: bu hikaye biraz nadir yayınlanacak çünkü yeni başlamış sayılabilen bir hikaye olduğu için fazla bölüm yok sizin iyiliğiniz için haftada bir yayınlayacağım ki hemen bitmesin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mine (The One That Got Away'in Devamı) |Türkçe Çeviri|
Fanfic“Nico di Angelo, sen benim her şeyimsin. Benim sinir sebebim, gülüşüm, yanlışım, doğrum, acım, bütün olayımsın. Sen benimsin.” “Perseus Jackson, bana bencil diyebilirsin, ama sen de benimsin. Ve kimseyle paylaşamam. Asla.” - The One That Got Away i...