Ben hala olayı idrak etmeye çalışıyordum. O da şaşırmış gibiydi. Bir süre öylece kaldık. Üzerimden birden kalktı. Aniden atladığı gibi aniden kalktı. Bağırarak konuşmaya başlayınca irkildim.
" Senin ne işin var burada. Ayrıca Jack seni nasıl bıraktı?"
Jack kimdi? Beni bırakmaması gereken kişi kimdi? Ben neredeyim? Karşımdaki ego yığını olarak nitelendirdiğim kişi gerçekten kim? Ben nasıl kafamı çevirdiğimde net göremeyecek kadar hızlı koştum? Bana bağıran kız kimdi? Kurtarıcım kimdi? Beni nasıl buldu? Gecenin bu saatinde karşımdaki iri cüssenin ormanda ne işi var?
Beynimin içinde sorular dönüp dolaşırken afalladım. Bu anı, bu yeri hatırlıyordum. O gün de aynısı olmuştu. Kapanmak için zorlayan gözlerimin kapanmasına burada izin vermiştim. Başımın içindeki çığlıklar burada başlayıp burada sonlanmıştı. Midemin bulantısı burada başlayıp yine burada bitmişti. O ağaç bu ağaçtı. Ve ben yine aynı şeyin olmasına izin veremezdim. Bunu yapamazdım. Bu sefer olamazdı,olmamalıydı. İzin vermiyecektim gözlerimin kapanmasına. İzin vermiyecektim gözümden akan o damlaya. Bir kez daha akamayacaktı o damla bu gözlerden.
" Hey sana diyorum! Sana soru sorduğumda bana cevap vereceksin!" dedi tok ama öfkeli bir tonla.
"Ben burayı hatırlıyorum" diyebilmiştim yalnızca aciz çıkan ses tonum ile. Gözlerim dolu, söyleyecek sözü, vereceği tepkiyi bekliyordum.
" En son ne hatırlıyorsun?" dedi sakince. Beklemediğim tepki ile ve yine Beklemediğim cevap ile.
Hatırlamam gereken şeyler mi vardı?
Hatırlayabildeklerim sayılı şeylerdi. Adımı hatırlıyordum. Annemin bana verdiği adımı. Kokusunun özlemi ile yanıp tutuşan ciğerlerim ile derin bir nefes aldım. Çam kokusunu içime çekebildiğim kadar çektim. Kaldığım yerden devam ettim. Sonra yine orman hatırlıyordum. Arkadaşlarımı hatırlıyordum. Ama sonuç sadece bu üçü adım, orman ve arkadaşlarım.Yaşadığım şeyler neredeydi? Bilmiyorum. Hafızamı beynimin içinden alıp yerine sadece üç anımı yüklemişlerdi. Belki biraz zorlasam hatırlardım ama hatırlamayacak kadar yorgunum!
Nedenlerle,sorularla dolup taşan bu dünyada daha fazla kalmak istemiyorum. Evime,arkadaşlarıma dönmek istiyorum. Kim bilir ne kadar aramışlardır beni. Telefonum buralarda bir yerlerde olmalıydı. Kafamı kaldırdığımda bana merakla bakan bir çift göz gördüm. Sorusunu hatırladım.
"Hatırlamıyorum?" dedim sorarcasına.
" Beni takip et." Emrini verdi.
Gitmek ve gitmemek arasında kalmıştım. Ne geri gitmeye cesaretim vardı , ne de bir adım atmaya yetecek gücüm. Benden biraz uzaklaştığında , arkasından gitmediğimi fark ettiğinde kafasını çevirdi.
" Sabaha kadar bekleyemem. " dedi yine o egosu ile.
Kısa bir süre düşündüm. Ormanda bu karanlıkta kalamazdım. Yavaş adımlarla onu takip ediyordum. Yaşadığım olayları arkamda bırakarak.
Bir kulübenin önünde durduk. Ahşaptan yapılmıştı. Dıştan görünüşte güzeldi. Kapıyı açtığında içeriye girdiğimde gördüğüm manzara ile şok olmuştum. Daha yeni dışından gördüğüm kulübe bumuydu? Yerde yığılı çamaşırlar,duvar kenarındaki yatağın üstüne yığılmış boş pizza kutuları. İnanamıyorum. Bu kulübeden 1 gün sonunda yaşayan çıkarsa dişimi kıracağım. Bir dakika! Pizza kutuları buradaysa demek ki caddeye yakın yerdeyiz. Cadde nerede acaba? Sağ da mı solda mı?
Aslında yeşili, ağaçları, o ağaçlarda yuva yapmış ötüşen kuş seslerini çam kokusunu severim. Burada olmaktan mutluyum aslında. Orman huzur ve yeşili barındıran bir yerdir. Şehirden uzak, sabah arabaların korna sesleri yerine kuşların cıvıltısı ile uyanıyorsunuz. Trafik sıkıntısı yok. Çünkü ormanda araba bile yok.
Bunları nereden biliyor diye sormayın. Ben de burada çok az vakit geçirdim ve bu dediklerimin hiçbirini yapamadım. Bunları yapabilmem için aklımdaki soru işaretlerinden kurtulmam gerekiyordu.
" En son ne hatırlıyorsun? "Bana yöneltilen soruya karşılık yüzümü buruşturdum.
" Ormandaydım. "
"Ee?" dedi sorarcasına. Daha ne dememi bekliyordu?
" Yalnızca orman hatırlıyorum. " dedim.
" Gecenin bu vaktinde, zifiri karanlık olan ormanda ne işin vardı? Ayrıca Jack seni nasıl bıraktı? "
" Şimdi beni iyi dinle. Bunca zamandır merak ettiğim soruları sorabilirmiyim acaba? " dedim. Başlarda sesim sakindi. Fakat sonunda bağırmıştım.
" Sor." dedi sadece. Yine beklemediğim tepki ile.
İçimdekileri boşaltmak için derin bir nefes aldım. Aldığım iğrenç koku ile yüzümü buruşturdum.
" Jack kim? Beni ormanda bulan kişi kim? Sen kimsin? Ben neredeyim? Hafızamda neden sadece üç anım var? En önemlisi ben neredeyim? Kurtarıcım ki- "
" Kes şunu? Nefes al. Ayrıca KURTARICIM diye hitap ettiğin kişinin sana ne yaptığını bilseydin ona KURTARICIM demezdin. " dedi kurtarıcım kelimesini bastırarak. Bana ne yapmıştı? Ne yababilirdi ki?
" Bana ne yaptı? " dedim hiddetle. Bu tepkiyi beklemediğini gözlerinden anlayabiliyorum. Mavi irisler çok şey anlatıyordu. İçinde gizlediği her şey ile sır deposu gibiydi.
" Sakin olursan söylerim. " dedi tam bir sinir bozucu ses tonu ile.
" Tamam. Söyle. Ben sakinim. " dedim. Ama söyleyeceği şeyden korkuyordum. Ayrıca sakin falan değildim.
" Seni VAMPİRE dönüştürdü. "
Karakterleri tanıtacağımı söyledim. Fakat okuyarak tanırsanız daha iyi olacağını düşündüm. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi bekliyor olacağım. Medyada karakterlerimiz var. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Ay
Teen Fictionİnsanların katili olabilmek. Hiç düşündünüz mü? Siz bir insan katilisiniz. Bir değil birçok insanın katilisiniz. Mesela benim gibi. Ben bir çok masum insanın katili oldum. O masum insanlar bizim yüzümüzden hayatlarını kaybettiler. Sırf bizim zevkimi...