Minibüs

29 0 0
                                    

Botlarım koncuna kadar çamura batmış, yağmur sağanak halde yağarken, top sahasında bata çıka, minibüs durağına doğru koşuyordum..


Paltolarının yakasını kaldırıp ensesine siper eden insanlar aksi istikametime doğru koşuyordu.Cami önünde hacı yağı, gümüş tespih ve bilumum ev gereçleri satan işportacı dudağında okuyabileceğim sunturlu küfürlerle tezgahını topluyordu.İkindi ezanı okunalı beş dakika olmuştu.

'Gayemiz rızkın teminatı mı yoksa zenginlik mi, başkanım ? ' diye on puanlık soru yöneltmek isterdim tezgahını toplayan işportacıya.

Fakat Bakırköy'e gidip liseden arkadaşlarımla buluşup, iftara yetişmemiz gerektiğinden ve böyle ulvi bi sohbeti diken üstünde yapmak istemeyeceğimden ' hoşça kal sevgili işportacı, hep o tahmin ettiğim masum insan olarak kal.' bakışları fırlatıp, Bakırköy minibüsüne bindim.

Minibüsün şoförü açlıktan göz bebekleri küçülmüş ve alnını fay hattı gibi çevreleyen belirgin damarlı suratını suratıma çevirip ardından ayaklarıma çevirdi.


O an ayaklarım kopsun istedim, benden bağımsız bir uzuv olsun ve minibüs şoförüyle hem fikir olup ' Bu ne hal ? Böyle minibüse mi binilir ? Siktirin gidin lan.' deyip onları minibüsten atmak istedim.Tam olarak böyle istedim.

Şoförün ip cambazının üzerinde gezdiği tel gibi gergin bakışları beni karantina altına almış, doğa üstü bi yetenekle zamana hükmedip zamanı slow motion moduna getirmişti. Ve ben kapıdan koltuğa kadar etkili bakışlar altında tam tamına 3 ay 20 günde gitmiştim.

'Mesafesiz terkediş' denen sosyolojik bi olgu vardı, acaba o bu durumlar için geçerli olur muydu ? Camdan dışarı baktım, kırçıl sakallı bi adam hurda arabasını yokuştan yukarı çıkarırken zorlanıyordu.

Camdan dışarı baktım, yağmur damlaları minibüsün penceresinde ayrı ayrı yollardan ilerleyip aynı noktada birleşiyordu.


Şoförle aramızdaki buzları eritebilmek adına, şöyle dedim:


'' Siz Yeni mahalle'de oturuyorsunuz değil mi, ağabey ? Yüzünüz o kadar tanıdık geliyor ki .. Yani , ııım, kesinlikle orada oturmalısınız.. Evet, evet belki de İrfan'ın babasısınızdır. ''


Dikiz aynasından kendine mi yoksa bana mı baktı anlayamadım.Uzunca bi süre baktı.Baktı. Baktı.


'' Uzak diyarlardan geliyor olmasın. ''


''Westerostan Sur'un ötesinden geliyorum, ak gezenlerle kapıştım, yabanıllarla yahni yedim ve liman fahişeleriyle yattım.. ''


'' Anlamadım ama kesin çamurlu bi yerden geldin..''















Sıradan HadiselerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin