Ben üzerimin kırışıklıklarını düzeltirken az da olsa nefes nefese idim. Yeşil'se boynunu tutup, sıvazlıyordu. Reis gözlerini benden kaçırmıyordu. Onlara şimdi buradan gidin bu olaylar hiç yaşanmamış gibi olsun. Sizi temin ederim. Bu medyaya da yansımayacak. Ama hemen şimdi buradan gitmenizi istiyorum. Dedim. Reis Yeşil'e hadi gidiyoruz, Mahmut dedi. Her biri yol alırken Yeşil bir an arkasını dönerek başparmağını bana sallayarak sen görürsün, senden öcümüzü alacağız ifadesiyle tehditkâr bir halde gitti. O gün kafeteryadan ayrılıp, ilk işim bu adamların kim olduğunu araştırmak oldu. MİT elemanlarının isim listesini Amerikan konsolosluğundan almıştım. Bu isimlerde ve bu kod adları kullanan birilerine rastlamadım. Devlet dışında gerçektende devlete yararlı şekilde çalışan iki kafadardı, beni gafil avlayanlar. Araştırmamı farklı bir yöne çekerek halkın arasına girdim ve halk arasında bunlardan bahsettim. Bu araştırmamda gördüm ki aslında iki kafadar iyi bir üne sahiplerdi. Halkın arasına girerek ad ve soyadlarını da öğrenmiş oldum. Sıfır sorun projesini PKK projesine dâhil ettim. Daha sonra bunlara engel olabilecek potansiyelleri kaldırma planları yürüttüm. yıl 1998'i gösterdiğinde, Yeşil ortadan kaybolmuş, Reis ise bir kamyon kazasında ölmüştü. Ben sadece planları verdim. Gerisi CIA in işiydi. Yeşil'in kaybolması ve Reis'in kamyon kazasında ölümü planların içinde değildi. Ama onların öldürülmesi planın içindeydi.
Yine yıl 1999'u gösterdiğinde, dönemin başbakanı sıfır sorun algısıyla terörün sıfıra indiğini söyleyecekti. Böylece PKK'nın yapılanması için iyi bir zaman zarfı olacaktı. Bu arada Amerikan konsolosluğunda öğrendiğim önemli bir detay daha olmuştu. Yıl 1996 iken kandile Abdullah Öcalan ile görüşmelerim olmuştu. Ajan Guti ve ben gecenin bir saati ancak oraya ulaşmıştık. Gece kondu tarzı bir karargâhtaydık. Ben ve Guti sandalyeler de oturuyor, Öcalan ise ayakta volta atarak konuşuyordu. O vakit sinsice mevzilenen sıra dışı misafirlerimiz oldu. CIA raporlarına göre bunlar yeşil ve Reis'in ta kendisiydi. Benim için büyük bir sürpriz olmuştu. açıkçası Türkleri ne kadar yürekli oldukları o raporda anlamış oldum. Onca PKK'lının arasına girip, böyle bir suikast gerçekleştirmek, bir çılgınlıkla ifade edilecek bir iş olsa gerek. Yeşil ve Reis mevzilenirken ben ve Guti menzilin dışında iken, Yaklaşık 50 metre kadar dibimize sokulan bu ikilinin esas hedefi Öcalan'dı. Zaten pencerede gözüküp, mevzilerine giren, önümüzde volta atarak konuşanda Öcalan'dı. Yeşil ve Reis silahlarını Öcalan'a doğrulttular. Tam ateş açacakları zaman PKK'lılar durumu fark etti. Birden elektrikler kesildi. Ben ve Guti dâhil Öcalan'ı o bölgeden kaçırma operasyonu başlamıştı. Ciplerle birkaç km gittikten sonra, bizleri Amerikan ordusuna helikopterleri almak için bekliyordu. Fakat sürücü pilotu Yahudi asıllı Türk adı taşıyan biriydi. O bölgeden ivedi şekilde uzaklaştıktan sonra Öcalan nefes nefese kalmış bana şöyle diyordu.
- Green artık bu suikastların önüne geçmek lazım.
Benim cevabımsa siz hiç merak etmeyin olmuştu.
Sırada dünya Rockefeller'in finans sistemini neredeyse tamamını Vatikan'a taşıyordum. Finansın merkezi Vatikanı yapmalıydım. Çünkü büyük kitleler Hıristiyanların elindeydi. İkinci büyük kitle ise laik Müslümanlardı. Yani dinden haberi olmayan günlük hayatında Hıristiyan ve Yahudi dogmalarını ve ananelerini yaşayan dahası hocanın sözüne gitmeyip, Mason kanallarının çarkına uyan şu laik Müslümanlardı.
Bu Müslümanların Mason kanallarından aldığı tüm bilgiler Vatikan kaynaklıdır. Fakat lanse edilirken bu bilgilerin özellikle bilimsel araştırmalardan çıktığı vurgusu yapılır. Oysaki İlluminati hareketinin bir parçasıdır. Günden güne Hıristiyan ve Yahudi'ye benzeyen bir topluma rahatlıkla Kuran'dan uzak fikirleri benimsetebilinirdi. Ve öyle de yapıldı. Dahası Budistlerin ve diğer dinlerinde Vatikan projesine dâhil olmaları gerekmekteydi. Bunun için yine algı projesi gerekiyordu. İlluminati hareketinin en yerinde ve sağlam oldukları konuda buydu. Bunun adı Algı projesiydi.
Yıl 1998 in yaz mevsimin de Las Vegas'ta muhteşem bir tatilin ortasındaydım. Telefonum çalıyordu. Arayan ajan Guti'ydi. Bana Nevada da Freeland otelin de olmamı söyledi. Konunun ne olduğunu söylemedi. Ama beyaz adamla perde arkası görüşeceğimi söylemişti. Sanırım acil bir durumdu. Alelacele Bay Beyaz adam'la buluşmak için Las Vegas'a gitmiştim. Beyaz adamın suretini göremesem de, şapkalı biri olduğu perdeden bana gözüküyordu.
Beyaz adam; Green seni gördüğüme sevindim.
Green Alves; Perde arkası olmuş olsa da bende sevindim.
Beyaz adam; Ha haa bek beni perde arkası görmende, iyi bir gelişme. Bazen benle görüşmek isteyip te, hala senin seviyene gelemeyen bir dünya insan var. Neyse seni niçin çağırdığımı bilmek istersin tabi!
Beyaz adam perdenin altından bir kaç dosya uzattı. O ara dikkatimi çeken bir şey oldu. Dosyaları uzatırken, parmağında ki yüzüğüydü. Yüzük sanki bana yabancı değildi. Sanki bir yerlerden görmüştüm. Ama her nedense o gün o yüzüğün nerden aklıma geldiğini bulamamıştım. Ama yıllar sonra o yüzüğün ne olduğunu kendileri fantastik bir film halinde yayınlayarak gösterişe sundular.
Beyaz adam; Bu dosyaları okumanı ve ardından göreve başlamanı istiyorum. Toplantı bitmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ajan Green Alves
Adventure51. bölgede yer altı şehrinde yetişen ve ilk kez 27 yaşında ancak dünyaya gözlerini açabilen, özel yetiştirilmiş bir ajanın hikayesinden, sadece kısa bir bölümünü okuyacaksınız.