1- Cem

71 2 0
                                    

Kimseye güvenmezdim. Kimseye güvenmeyeceğime dair kendime bir söz vermiştim. İlk olarak annemden sonra da sevdiğim kızdan darbe yemiştim. Annem; taptığım kadın. Babamı aldatmıştı. Ben 8 yaşındaydım. Bir gün odamda ders çalışıyordum. O sırada aşağıdan sesler geliyordu. Odamdan çıkıp aşağıya indim. Annem ve babam tartışıyorlardı. Salon darmadağındı. Hiçbir şey anlamamıştım. Biz mutlu bir aileydik. Annem ve babam hiç kavga etmezlerdi. Nereden çıkmıştı peki bu kavga. Hem annem neden ağlıyor ve sürekli babamdan özür diliyordu? Babamın anneme o adamın yanına git demesi de ne demekti böyle? Babam annemin kolundan tutup merdivenlere doğru ittirdiğinde beni gördüler. Annem bana doğru gelecekken babam annemden önce davranıp beni kucağına aldı ve anneme " Eşyalarını al ve defolup git bu evden. " diye bağırdı. Annem hızlı adımlarla merdivenlerden yukarı çıktı. Babam salondaki koltuğa oturdu. Dizlerine de beni oturttu. Ne olduğu hakkında bir bilgim yoktu. Bir müddet babamın dizlerinde oturdum. Annem merdivenlerden elinde bir bavulla iniyordu. Yanına gitmek istedim fakat babam buna izin vermedi. Beni arka tarafına aldı. Annem ağlayarak evden çıktı.

Gitti.

Sinirlenmiştim.

Babama bağırmaya başladım. Babam sonunda dayanamayıp bana bağırarak " Beni aldattı tamam mı? Anladın mı? Beni aldattı. Beni başka bir adamla, kardeşim dediğim adamla aldattı. " dedi.

İşte o an annem, taptığım kadın benim için bitmişti.

Hayattaki 2. Darbemi de ilk aşkım Derya'dan yedim. Hayatımın aşkını trafik kazasında kaybettim. O da bırakıp gitti beni. Aynı annem gibi. Kimi sevdiysem hep darbe yedim. Kendime bir söz vermiştim. Kimseyi sevmeyecektim. Kimseyi sokmayacaktım hayatıma. Güvenmeyecektim. Dalga geçecektim onlarla hep. Üzecektim onları. Artık eski Cem yoktu. Artık çok farklı bir Cem vardı.

Verdiğim sözü, ettiğim yemini o güne kadar tutuyordum. Taa ki o iki iri yeşil göz ile karşılaşana kadar. O gözleri ve o gülüşü gördükten sonra her şey değişmişti.

*
Yağmurlu sonbahar günlerinden biriydi. Şirkete gitmek için hazırlanmıştım. Arabama atlayıp yola çıktım. Bugün her zaman şirkete gitmek için önünden geçtiğim yetimhanenin kapısı açıktı. Şaşırmıştım. Genellikle kapısı sıkı sıkı kapalı olan bu yer bugün açıktı ve yetimhanede kalan insanlar kapıdan çıkıyorlardı. Sanırım bugün izinleri falan vardı. Burada yaşayan insanları gerçekten merak ediyordum. Her ne kadar şuan içeri girmek istesem de bu fikrimden hemen vazgeçtim. Ben ki Cem Demirbakan. Demirbakan Ailesinin tek varisi. Bir yetimhaneye mi girecektim. Bu imkansızdı.

Kırmızı ışık yandığında durdum. Tam yetimhanenin önündeydim. Bir grup kız yanımdan geçti. Sanırım o yetimhanede kalıyorlardı. O gruptan bir kız dikkatimi çekti. Öylesine güzel, öylesine içten bir gülümsemesi vardı ki. Gözümü alamıyordum ondan.

Birden bana doğru döndü ve göz göze geldik. Öyle güzeldi ki. Upuzun kahverengi saçları, yemyeşil iri gözleri, bembeyaz bir teni vardı. Güldüğünde o tapılacak derecede olan yeşil gözleri kısılıyordu.

Saniyelik bir bakışı beni bu hale nasıl getirdi.

Ah beni.

Kızlarla dalga geçen Cem'e bu yeşil gözler ne yapmıştı böyle.

Onda bir şeyler vardı.

Hissediyordum.

O farklıydı.

Korna sesleriyle kendime geldim. O yoktu. Gitmişti. Ne kadar zaman olmuştu. Bir sürü korna sesi ve kızan adamlar vardı. İçimden bir küfür basıp gazı kökledim ve hızla oradan uzaklaştım. Şirkete geldiğimde hala aklımda o vardı. Sekreterim bir sürü dosya getiriyor, sorular soruyor ama ben bir türlü kendimi işe veremiyordum. Sekreterime getirdiği dosyaları geri alıp yarın getirmesini söyledim ve şirketten çıkıp sahile gittim. Arabamı park edip bir banka oturdum ve bugünü, onu düşündüm. Onu bulacaktım. Onun hikayesini öğrenecektim. Ama nasıl? Kendim gidip öğrenemezdim. En iyisi adamlarımdan birini yetimhaneye göndermekti. Evet en mantıklısı buydu.

Hemen Selçuk'u aradım. Önce onu bulacaktı. Adını ve soyadını öğrenecekti. Yetimhaneden onunla ilgili bilgi alacaktı. Sonrasında ise onun hayatını araştıracaktım. Başka bir adamımda yaptığı her şeyi, her adımını takip edecekti.

Bu gizemli kızın gizemini çözecektim.

Düşündüm. Bunca yıldır verdiğim bir söz, ettiğim bir yemin vardı kendime.

Ah gülüşü güzel kız.

Sen bana ne yaptın böyle.

Bankta biraz daha oturduktan sonra arkadaşım Anıl'la buluşmak için ayaklandım. Arabama atlayıp her zamanki gittiğimiz bara gittim. Anıl'la buluştuğumuzda ona bugünki olanları anlatmak istedim ama dalga geçerdi benimle biliyordum. O yüzden en iyisi Anıl'a hiçbir şey anlatmamaktı. Barda biraz daha takılıp bir şeyler içtikten sonra eve geldim.

İnsanın baktıkça bakası gelen, o iri iki çimen yeşili gözleri düşünerek uyuyakaldım.

~ Sensizlik Senfonisi ~ (Yeniden Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin