Umut

25 2 0
                                    

Kaç saat geçti farkında değildim. Hala aynı parkta,aynı bankta hüznümü akıtıyordum gözlerimden. Telefonum bilmem kaç kere çalmıştı,kafamı siktiği için kapattım sadece. Teyzem beni çok merak etmiştir. Peki ya Kerem? Acaba beni merak etmiş midir? Acaba oda yüreğinin en orta yerinde yangınlarla savaşıyor mudur?

Birinin omzuma dokunmasıyla irkildim. Kafamı hızla arkama çevirdim. 1.80 boylarında bir erkekti sanırım. Tam çözemiyordum. Kafasına geçirdiği siyah kapşonundan yüzünü çözemedim. Suratına boş boş baktım,ölmeyi göze almıştım. Neden korkacaktım ki?

"Bu saatte burada olmamalısın sümüklü." dedi sert sesiyle. Sesinin sert olması mı yoksa konuştuğunda boynunda titreyen damarları mı bilmem beni birden heyecanlandırdı.

"Ben sümüklü değilim." dedim yalandan da olsa. Salya sümük ağlamıştım.

"Evet sümüklüsün." dedi ve yanıma oturdu. Cebinden çıkarttığı peçeteyi bana verdi. Hemen burnumu sildim.

"Teşekkür ederim" dedim nazikçe.

Tebessüm etti. "Bu saatte burada ne işin var sümüklü?"

"Hiç okul sonrası biraz oturmak istedim." dedim yalandan da olsa. "Ayrıca saat daha erken bunda bir problem yok ki."

"Saat 1'e geliyor sümüklü." deyince ister istemez göz bebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Teyzem beni kesinlikle öldürecekti.Kesinlikle öldürecekti. Hızla çantamı koluma taktım ve banktan kalktım.

"Gitmem gerek, peçete için teşekkürler." diye mırıldanarak yürümeye başladım.

"Umut" dedi bağırarak. Anlamamış bi şekilde ona döndüm. "İsmim Umut.Ve şimdi tanıştığımıza göre eve ben götürüyorum seni." diyerek yanıma doğru yürümeye başlayarak.

"Yok,hayır teşekkür ederim ben kendim gidebilirim." dedim istemediğimi belli ederek.

Kapşonunu çıkarttı. Park lambasının altında kalan suratı kalbimi durdurdu. İnanılmaz yakışıklıydı. Sert ve kaslı suratı, sanki onu temsil ediyordu. Yeni çıkmaya başlayan sakalları inanılmaz şekilde hoş duruyordu. Bi an gözlerim gözlerine değdi. Bu karanlıktaki tek aydınlık gözlerindeki mavilikti. Okyanus renginde olan gözleri sinir ve öfkeyle doluydu bana bakarken. Bu sert görüntüsü inanılmaz derece çekici,ve aynı zamanda inanılmaz derece korkunçtu.

"Bu saatte buralardan tek gidemezsin sümüklü o yüzden sus." dedi sert sesiyle.

"Hayır Umut, gerçekten teşekkür ederim. Ben kendim gidebilirim,teklifin için çok sağol. Ama çevremi tanımıyorsam,seni de tanımıyorum. O yüzden bi taksi tutarım birazdan." ciddi sesimle hızla yürümeye başladım.

Arkama hiç bakmadım. Korkunç ve inanılmaz çekiciliğine aldanamazdım. Onu tanımıyordum ki sonuçta, bana herhangi bi şey yapabilirdi,veyatta öldürebilirdi. Bu dediğime sesli bi şekilde güldüm. 'öldürebilirdi..' Ben zaten ölüydüm ki.

Düşüncelerimle savaşırken yola doğru çıktım. Ne bir taksi ne bir otobüs. Hiçbir şey yoktu. Evin yolunu bildiğim için yürümeyi tercih ettim. Korkuyordum ama güçlü kalmak istiyordum. ilk kez bu gece kendimi güçlü görmek istiyordum.Yürüdüm sadece yürüdüm. Gözyaşlarımı damlattım her bir sokağa. Bazen bağıra bağıra ağladım.

O bilmem kaç km yol bana saniyelik geldi nedense. Evimizin ışığının açık olduğunu görünce, 'işte şimdi sıçtık' düşüncesi bütün bedenimi sardı. Apartman kapısını açtığımda bir ıslık duydum. Kafamı çevirip baktığımda bu akşam parktaki çocuğu gördüm. Umut'tu sanırım. Bana el sallayarak yürüdü. O an elim hala kapı kolunda kaldı. Beni bırakmanı istemiyorum dememe rağmen sesini çıkartmamış,peşimden gelmiş,beni korumuştu. Ve bütün o ağlamalarımı,bağırmalarımı da. "Sikeyim böyle işi" diyerek apartmandan içeri girdim.

-----------

Beynimin zonklamasıyla uyandım. Beynim çok sikimsonik bir şekilde ağrıyordu. Üstümdeki yorgana iyice sarılmışım. Terlemişim. Vücudumu kaldırmaya çalıştığımda bütün bedenimin ağrıdan kıvrandığını hissettim.

"Sonunda uyandın" diyerek teyzem elinde bir tepsi ile geldi. Çorba kasesini gördüm. Ve en sevdiğim çorbaydı.

"Cezalı olmam gerekmiyor mu?" diyerek cevap verdim ona.

"Lara 3 gündür yataktan çıkmıyorsun. Ateş yüzünden kaç kere acillik oldun. Hatırlamıyor musun teyzem?"

Ona şaşkınlıkla baktım tek hatırladığım o gece eve geç gelip,teyzemin deli gibi azarlamasını, odama gidip ağladığım ve uyuyakaldığımı. Başka da bir şey hatırlamıyorum.

"Neyse çok uyudun normaldir al bakalım şu çorbayı?" diyerek kaşık kaşık çorbayı yedirmeye başladı bana. Boğazımın acısı yüzünden sürekli suratımı buruşturuyordum.

"Kerem aradı dün akşam." dediğinde çorbayı neredeyse püskürüyordum. Zor yuttuğum çorbanın üstüne bir öksürük krizi. Ve sonrasında gözyaşlarım. Elimdeki suyu yavaş yavaş içip kendime geldim.

"Ne zaman aradı? Niye aramış ki? Allah allah. Ne dedi? " meraktan sıraladığım soruları teyzem güler yüzle karşıladı.

"Seni merak etmiş,okula gitmediğin için. O gece eve geç geldiğin zaman onu aradım. Okuldan çıkıp gittiğini söyledi. Bütün gece seni aradı ama sonra eve gelince onu arayıp haber verdim rahatladı. Sanırım seninle okulda konuşacaktı. Ama sen okula gitmeyince yine aradı,bende şu an hastanede dedim. Hangi hastanede olduğunu falan sordu sonra bir baktım 15 dakika sonra hastaneye gelmiş.Sanırım kendine bir şey yaptığını sandı."dediğinde yüzündeki hüzün,yüreğimdeki hüznü geçti.

"Peki sonra ne oldu?"diye merakla sordum ona.

"Gripten olduğunu duyunca bi an derin bi nefes aldı. Yanına geldi. Uzun uzun birşeyler konuştu seninle.Sonrada çıktı."

İnanmıyordum şu an. Kerem beni merak etmiş,bütün gece aramış, sonra okula gitmediğim için bir daha aramış,hastaneye gelmiş,ve bana bir şeyler anlatmış. Midemdeki kelebeklere izin versem uçup gideceklerdi neredeyse. Ona olan aşkım şu an beni mutluluğa sürüklüyordu. 3 senedir çektiğim acı sadece 5 dakika da yok oluvermişti. Suratımdaki gülümse git gide yayıldı. Ve daha da.. Ve daha da .. Artık resmen 32 diş teyzeme gülümsüyordum.

"Yarın okula gitmeliyim." diyerek sevinçle kalktım yerimden. Şu an ne bir ağrı,ne bir acı hissediyordum. Tek istediğim Kerem'e sığınmaktı.

"Bugün cuma tatlım,2 gün sabretmelisin." diyerek elindeki tepsiyle dışarı çıktı teyzem.

Birden yatağıma çöktüm. Üzülmüştüm. Bu merak beni öldürebilirdi. Ne konuşmuştu ki acaba benimle? Özür mü dilemişti. Yoksa pişman mı olmuştu. Beni kaybetmekten korkmuş muydu? Allahım aklımdaki onca soruya cevap bulmak çok zor.

"Ha bu arada bir arkadaşın daha ziyaretine geldi,çok da yakışıklıydı." diye gülümsedi teyzem. Birden odaya girmesiyle korksam da kim olduğunu çok merak etmiştim.

"Kim?" dedim.

"Daha önce hiç görmedim onu." dedi düşünceli tavrıyla.

"Nasıl yani? Adını söylemedi mi"

"Ha evet söyledi. Adı Umut'muş."

"Umut mu?"


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Papatyanın SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin