Annem penceremin güneşliğini çekiştiriyordu. Gözlerimi açtığımda herşeyin bir kabustan ibaret olduğunu anladım. Derin bir nefes alarak
"Anne saat kaç ? "
" 07:25 tatlım "
"Olamaz" deyip yataktan fırladım.
Saniyeler içinde banyoya koşup soğuk suyun tenime karışmasına yeltendim. Hızlıca üstümü giyip alt kata indim.
Annem omlet tabaklarımızı masaya koyarken "Günaydın tatlım" lafını esirgememişti. Masanın çevresindeki sol tarafta olan sandalyeme oturarak bende karşılığını verdim. Annem de masaya oturarak
"Tatlım birşey söylemem gerekiyor" dedi. Anneme fırsat vermeden
"Dur tahmin edeyim iş gezisi ve 2 gün evde yoksun. Benden de çılgınca birşey yapmamamı istiyorsun" dedim.
Annem gülümseyerek
"Ve şu en iyi arkadaşlarından birini çağırabilirsin"dedi
Anneme gözlerimi kısarak baktım ve
"Anne birtane en iyi arkadaşım var ve Nicol'den bahsetmek istedin değil mi?" dedim.
Annem hafif bir gülümsemeyle
"Ah, tabi o kızın ismini sürekli unutuyorum" dedi.
Geç kalmamak üzere annemle vedalaşıp okula gitmeye hazırlandım. Kapıdan çıktım ve yine bahçe işleriyle uğuraşan komşumuzun oğlu Jackson ile karşılaştım. Jackson okulu ailevi sorunları nedeniyle bırakmıştı. Tüm kızların dikkatini çektiği bir gerçekti ama ben pek ilgilenmiyordum. Aslında tatlı ve sempatikti. Kumral saçları ve mavi gözleri büyüleyiciydi.
Şekilli ve seksi vücudunu saymıyorum.
Bu kadar dikkat çekici olmasına rağmen pek kızlarla ilgilenmezdi. Daha önce hiç arkadaşının da olduğunu görmemiştim.
Küçük ve şirin verendamızdan geçerken "Selamda almıyoruz" sesini işittim. Etrafıma baktığımda Jackson dirseğini kapı koluna yaslamış ve bana en samimi gülümsemesiyle bakıyordu.
Hiç bozuntuya vermeden "Ah Jackson seni görmemiştim" dedim.
Bana alaycı bir gülümsemeyle bakarak "Yada işine gelmemişti" dedi.
Zaten yeterince utanmıştım daha fazlasına çabalıyordu.
"Tabikide hayır. Bilirsin sabahın sersemliği var üstümde" deyip gülümsedim.
Kol saatine baktı ve "Geç kalmadın mı sence? " dedi.
"Mağlesef yine"
"Okula bırakmamı ister misin küçük hanım? "
"Teşekkürler ama sohbeti kısa kesmeyi tercih ederim" dedim.
Okulun giriş kapısından girerek okul merdivenlerini tırmanmaya başladım ve idarenin kapısından içeri girdim.
"Merhaba bayan Rosaly ben.." derken bayan Rosaly sözümü keserek " Kapıyı çalmayı unuttun tatlım baştan gir" dedi. Burun kaslarım gerilerek odadan çıktım ve kapıyı tıklatarak yeniden girdim.
Sakin bir sesle gözlerini gazateden ayırarak "Evet tatlım ne olmuştu" dedi. Masasının karşısındaki koltuğa oturarak. "Ben geçen hafta sizinle bir konu konuşmuştum sınıfımı değiştirmek ve "C" sınıfına geçmek hakkında" dedim.
Bayan Rosaly beni süzerek "Ah, evet Emily Ray dolabına herkesin önünde fahişe yazdığı için ve sınıfta sütyenini erkeklere gösterdiği için değil mi ? " dedi.
Utanç verici bir tonla
"Evet ama konu bu değil acaba "C" sınıfına geçişim yapıldı mı onu soracaktım " dedim.
Bayan Rosaly birkaç dosyayı karıştırarak "Bir bakalım, ımm , ah evet C sınıfına geçişin yapılmış. Yan odadaki bay William'dan ders programını alabilirsin " dedi.
Ayağıya kalkarak " Teşekkür ederim bayan Rosaly" dedim ve odadan çıktım.
Sessiz koridorda sadece benim ayak seslerim duyuluyordu. Önümü çevreleyen merdiveni aşıp "C" sınıfına girdim.
Bayan Rachel boğumlu ve sinirli bir şekilde trigonometri dersini anlatıyordu. Aniden tüm dikkatler üzerime çekildi. Bir an ne diyeceğimi bilemeden kaskatı kesildim.
Sessizliği bayan Rachel'in konuşması bozdu. Beni baş aşağı süzerek
"Evet tatlım benim dersimi bölecek kadar önemli olan şey nedir ve eğer önemli değilse dışarı!" dedi.
"Pek önemli değil sadece sınıf geçişi yaptım ve yeni sınıfım burası bayan Rachel size göre önemli olmayabilir tabi" dedim.
Bayan Rachel duygusuz ve tepkisizce bana baktı. Sınıfa girer girmez negatif bir enerji yaydığımı anlamıştım. Ama kendimi böyle bir sınıfta dahası var ki yeni gelmişken ezik düşüremezdim.
Bayan Rachel elini öğrenci hizalarına uzatarak "İstediğin yere oturabilirsin" dedi.
Başımı onaylarcasına salladım ve yer aramaya koyuldum.
Gözüm Nicol'ü aradı fakat Nicol kendisine yer bulmuştu. 4 senedir hoşlandığı David isimli çocuğun yanına oturmuştu ve beni gördüğünde mahcup olmuş haliyle bakıyordu. Gözüm boş sıraları seçti fakat sadece 2 kişinin yanı boştu. Birincisi tanımadığım sarışın mavi gözlü ve dar T-shirt'nin içinde seksi görünen bir çocuk. İkincisi 6 sınıfta sürekli sinir krizi geçirdiği için bana tokat atan ve ayrıca üzerime kusan şişko Tinkay'dı.
Pek fazla seçeneğim olmadığı için sarışın çocuğun yanına geçmeye yeltendim fakat bayan Rachel'in uyarısı dikkatimi dağıttı.
"Bize kendini tanıtmak ister misin? Okula yeni gelmesende sınıfta yenisin tatlım" dedi.
Olduğum yerde 1-2 saniye durdum ve arkamı dönüp tahta'nın hizasına geçtim.
"İsmim Maria Dean. "A" sınıfından geçiş yaptım" dedim. Ne diyeceğimi bilemiyordum bu yüzden "Diyeceklerim bu kadar " dedim ve sarışın çocuğun yanına yaklaştım.
Nasıl konuşmayı başlatacağımı bilmiyordum. Yavaş yavaş yaklaşıp "Sakıncası var mı?" deyip yerini gösterdim. Bana alaycı ve küstahlıkla bakarak "Başka seçeneğim var mı?" dedi.
Neydi şimdi bu? Yakışıklı olduğu için kendini vazgeçilmez mi sanıyordu? Ulaşılmaz ve cazibesine kapılacağımı mı ?
İlk görüşte gıcıklık bu olsa gerekti. Fakat yanlış kişiye çatmıştı.
Bu tavırlarıyla onun istediği gibi oynayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İblisin Çocuğu
FantasyMaria çıkmaz bir yola girdi! Aşık olamayacağı bir çocuğa kendini kaptırdı. Kime mi? İblisin çocuğuna! Peki Peeta ne yapacak? Nefesini boynunda tenini teninde dudaklarını dudaklarında yıllarca hissetmek istediği bir kızı mı seçecek? Yoksa İblis olan...