" Sizi tanıyor muyum? "
" Teorik olarak tanıştığımızı sanmıyorum. " oldukça ciddi ses tonu, kendinden taviz vermeyen bir surat ifadesi, sanki o pürüzsüz yüzü kırışacakmış gibi hareketsiz tutulan mimikler... Bir yaz günü güneşinin parlak ışıkları bile gece siyahı saçlarını aydınlatmaya yetmezken, kahverenginin en açık tonlarından elaya doğru kayan gözleri ben buradayım der gibi gözlerime sabitlenmişti.
" Çünkü teorik olarak size kendimi tanıtmadım ve o sandviçlerden yemenize izin verdiğimi de sanmıyorum. " ah, hadi ama, çantamı mı karıştırmıştı?
" Aslında bakarsan ilk başta yeşil zeytin-kaşar-mayonez üçlemesinden herhangi bir lezzet çıkacağına inanmamıştım ama şimdi görüyorum ki sandığım kadar da rezil değilmiş ". Küstah! Bir de silip süpürdüğü ve tarifinin kendi üzerime patentini aldığım enfes sandviçlerime laf ediyordu. Sabır dilenircesine başımı gökyüzüne çevirdim ve gözlerimi kapattım. Annem sinirlendiğimde gözlerimi kapatmamı ve içimden ona kadar saymam gerektiğini, bunu yaptığımda içimdeki negatif enerjilerin dışarı atıldığını söyler. Her nasılsa bu annevi gerçek bende tam tersine dönüyor, bütün o negatif yükler midemin orta yerinde toplanıyor ve alevlenerek dilime doğru yol alıyordu.
Gözlerimi geri açtığımda karşımdaki hadsize haddini bildirecekken etrafıma bakma gereksinimi duydum ve dilime yol alan sözcükler adeta şekil değiştirdi: " Oha! Yok artık. ".
Yine annem yanımda olsaydı diye düşünmeden edemedim, topluluk içerisinde yersiz ve bir aile kızına yakışmayan şekilde 'böğürmek' bizde 1 liradan cezalandırılmaya tabi tutuluyor ve artarak da devam ediyordu. Şuan annemin yanımda olmayışına tekrardan şükredip olaya konsantre olmaya çalıştım. Neredeydim ben yahu? Daha doğrusu buraya ışınlanmış mıydım? Işınlanmışken acı çekmiş miydim? Ya da ışınlanmayı ne ara icat etmişlerdi? Ve en önemlisi yanıma bigbabol almış mıydım? Evet, burası orasıydı, orası da burası. Yani annem tarafından internetten uzun uzun araştırılan ve tatil yapılmasına uygun görülen, şahane doğal ortam: Çıralı. Lakin bizim yani annem, ben, Melek ve bigbabolumun 5 ay sonra burada olması gerekiyordu. Zaman makinesi icat edilmemiş ya da ben uyuyan güzelin yatağına yatmadıysam-
" Şu koca ağzını kapatsan fena olmaz. Ve inan bana bir rüya bu kadar sıkıcı olamaz, nasıl bir hayal alemin var senin kızım? " rüya mı? Ne rüyası? Gene mi dizi izlerken uyuyakalmıştım ben? Allah bilir ağzımdan salyalar akıyordur şelale gibi. İnşallah biri üzerimi örtmüştür yoksa fort fort motoru bozmayı hiç ama hiç istemem, hele ki uyurken. O değil de, bir rüyada bile neden bu kadar çok şey düşünüyordum ben?
" İlk olarak her insanın açınca ağzı kocaman olur yoksa gayet de minik bir ağzım var, ikinci olarak hayal benim alem benim ben eğleniyorsam bana yeter, üçüncü olarak rüyada da olsa yiyeceğimi yedin ve son olarak da bu nedenle AÇIM! " hafiften sesimi yükselterek yapmış olduğum konuşma için kendimi sessizce kutlayarak devam ettim " Ve sen kimsin? " yüzüme sinir bir gülümseme yerleştirerek devam ettim " Çünkü 'teorik' olarak seni tanımıyorum ve tanımadığım adamın rüyamda ne işi var? ".
Kaşlarını çatıp bana bakmaya başladığında zihnimde bir yeni düşünce daha kendini göstermişti: ' enfes bir görüntü '. Hey, ne diyordum ben?
" Tanımadığın adam çok da meraklı değil senin 'alem' rüyanda bir bölüm oynamaya. Ayrıca benim bir adım var, Burhan. "
Cidden mi? Avrupa Yakası'nı izlerken mi uyuya kalmıştım. Hayır yani izlerken uyuyakalınacak bir dizi değildi lakin... Yani sana da bravo hayal sevgili hayal gücüm, daha ilginç bir isim daha bulamazdın.
" Altıntop? " şom ağzım!
Anlamayan gözlerle bana bakarak " Efendim?" dedi.
"Her neyse ben de Mısra. Önümüzde annem başımın dibinde ötünceye kadar uzayan bir zaman dilimi var ve bu her ne kadar bir rüya olsa da ben açım ve sen benim sandviçlerimi bitirdiğin için bana yemek bulmak zorundasın. Ha bu arada hazır gelmişken bir şuraları gezdirsen hiç de fena olmaz Çiko!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
ChickLit" Sizi tanıyor muyum? " " Teorik olarak tanıştığımızı sanmıyorum. " oldukça ciddi ses tonu, kendinden taviz vermeyen bir surat ifadesi, sanki o pürüzsüz yüzü kırışacakmış gibi hareketsiz tutulan mimikler... Bir yaz günü güneşinin parlak ışıkları bi...