MAVİ

35 1 0
                                    

Bir anda gözlerimi sıkıca kapatıp açtım ve kendime gelmeye çalıştım.Hızlıca arkamı döndüğümde karşımda boya küpü gibi olan bir kız duruyordu.Ellerinin hala kolumda olduğunu fark edince irkilerek kolumu uzaklaştırdım ve kaşlarımı kaldırıp sorarcasına ona dik dik baktım.Ama hala bana anlamsızca bakmayı sürdürüyordu.Kimdi bu Allah aşkına?Benimle ne sorunu olabilirdi?Kıza doğru sert bir şekilde yaklaşıp yaklaşıp sorarcasına''Evet'' dedim.Bakışlarını yeni yaptırdığı manikür den ayırıp bana baktı.Ağzında kelimeleri geveleyip,dudaklarını bükerek konuşuyordu.''Bak yeni, buraya geleli çok olmadı henüz kuralları bilmiyorsun, bütün okul biliyor ki Barlas benim.Sakın küçük oyunlar oynayıp yoluma çıkma,yakarım canını.'' dedi.Bu cümleleri başka birine söylese korkutucu olabilirdi ama benim sadece komiğime gitmişti.Ondan korkacak değildim.Ama daha farklı bir şeyler yapıp onu bu konuşmayı yaptığına pişman etmeliydim.O yüzden dalga geçer gibi hiç umursamadan gülüp ''Bakarız''dedim.O ise söylediğimi ciddiye alıp ''Aferin, yavaş yavaş öğreniyorsun '' dedi.Söylediklerine cevap verme gereği bile duymadan gözlerimi devirip yoluma devam etti. Barlas'ı ne yapayım ben? Buraya kardeşim, Beliz'im için gelmiştim fakat giderek düşmanlarım çoğalıyordu.Ama far etmezdi benim için, çünkü alışmıştım.Onların kinleri ve öfkeleri beni daha da güçlendirip ayakta tutuyordu. Bir şekilde baş ediyordum işte ama Beliz,o baş edememişti . Ne kadar neşeli olursa olsun kırılgan bir kızdı, dışardan takmaz gibi gözükürken , içinde kendi kendini yeyip bitiren bir yapıya sahipti.Aklım yine Beliz'e takılırken gözlerim hemen doluverdi.Canım yanıyordu hiç geçmeyecekmiş gibi.Ne zaman Beliz aklıma gelse hüzün bir kara bulut gibi üzerime çöküyordu. Berbat bir durumda oluyordum ve daha kötüsü asla, gerçekten iyi olmayacakmışım gibi geliyordu.bir başka zamanda ise üzüldüğümü hissedemeyecek kadar hissiz oluyordum. ''Neyse ne'' dedim içimden. ''Beliz gibi hayat dolu bir kız yaşamazken,benim bu hayatı istemeyerek yaşamam yeterince acımasızdı zaten''. Düşünceler eşliğinde eve girdim.Nilüfer teyzenin yanaklarına öpücük kondurup annemle babamın gelip gelmediğini sordum. İlk baş suratını assa da sonra toparlanmaya çalıştı ve ''Baban daha işten dönmedi ama annen geldi sonra hemen mezarlığa gitti.'' bir an donup kaldım. Ben kabullenmediysem annem benden daha fazla kabullenmemişti Beliz'in ölümünü. Hala onun küçük bir kız çocuğu gibi bir yerden çıkıp geleceğini düşünürdü. Babam ne kadar bizim bu durumumuza sessiz kalsa da bazen çığırından çıkıyordu. Onun öldüğünü, bedeninin cayır cayır alevlerin arasında yandığını söylüyordu.Bunu bize neden yaptığına anlam veremiyorum.Kendi kızının ölümüne nasıl bu kadar rahat söyleyebilirdi ? Nasıl bir kabullenişti bu? Annem ise her seferinde iki eliyle kulaklarını kapatıp '' Hayır o ölmedi, benim minik kızım gelecek.'' deyip duruyordu.Onun bu hallerini gördükçe boğazım düğüm düğüm oluyordu. Ne kadar kötü bir durumdu.Onun odasının kapısı hala kitli duruyordu. Sırf kokusu kaybolmasın diye odası bile temizlenmiyordu. Bütün eşyaları yerinde duruyordu. Kim bilir belki annemin dediği gibi ansızın  gelirdi.Kimi kandırıyorum ki o ölmüştü ve burda bize taşıyamayacağımız bir acı bırakıp öylece gitmişti. 

Sabah güneşinin gözlerime gelmesi ve alarmın çalmasıyla güne başladım.Alarmı kapatıp banyoya doğru yol aldım.Elimi yüzümü yıkarken aynada ki görüntüm dikkatimi çekti.Gözlerimin altı dünkü ağlama seansından sonra şişmiş ve kızarmıştı.Gözlerim kızardığı için çillerim daha çok dikkat çekiyordu. Çillerim den nefret ediyordum.Çünkü bana Beliz'i hatırlatıyordu.O hep çillerimin beni tatlı ve masum gösterdiğini söylerdi.Bu düşünceleri kafamdan uzaklaştırırken dolabın karşısına geçip üzerime sade bir şeyler geçirdikten sonra aynanın karşısına geldim.Makyaj yapmayı pek tercih etmezdim ama bugünlük göz altlarım için kapatıcı kulladım.Gerekli eşyaları yanıma aldıktan sonra koşar adımlarla aşağı indim.Nilüfer teyzenin yanaklarına neşeli birer öpücük kondurduktan sonra gülerek masadan bir şeyler atıştırıp çıktım.Beni her zaman ki gibi bekleyen Mete ve Defne'nin yanına gittim.Onlara sarılıp ''Günaydın'' dedikten sonra arabaya bindik.Yine kimseden ses çıkmıyordu.Defne sonunda dayanamayıp kulağıma yaklaştı ve ''Düne göre gayet iyisin Ranya, ne olduğunu en yakın arkadaşına anlatacaksın umarım, dünden beri senin için çok endişelendim.'' En azından biri benim için endişeleniyordu.Defne benim hep en yakınım olmuştu.Yerini yurt dışında bile kimse dolduramamıştı.Elini yavaşça tutup sıktım ve güven verici bir ses tonuyla konuşmaya başladım.''Bugün bizde kal, herşeyi anlatıcam senden bir şey saklayamam zaten biliyorsun''dedim hemen yumuşadı ve sarıldı.Mete'de aynadan bize garip garip bakışlar atıyordu.Okulun otoparkına geldiğimizde hemen arabadan indik ve yürümeye başladık.Defne acıktım diye tutturunca kantine doğru yürüdük.Sonra Mete bize daha sonra katılacağını söyleyip ters yöne doğru yürümeye başladı.Defneye baktığımda omuz silkip koluma girdi ve kantine girdik.Atıştırmak için bir şeyler alıp masaya oturduk.Her zaman ki gibi konu konuyu açtı ve Defne hararetli bir şekilde anlatmaya başladı. Defne'yi dinlerken gözüm kantinin kapısına kaydı.Barlas ve yanında dün benimle konuşan kız görüş açıma girdiler.Ya da cırlayan kız diyelim her neyse.Defne'nin sözünü bir anda kesip ''Şu Barlas'ın yanında boya küpü gibi olan kız kim?''istemeden sordum.Defne o tarafa doğru göz atıp anlatmaya başladı.''O İzgi Aktaş, aslında anlatacak kadar önemli biri değil ama şunu söyleyim Barlas'ın peşinde, anlayacağın kendini yağmalamaya çalışıyor.''Kaşlarım istemsizce havaya kalktı ve çenemi yine tutamadım.''Peki Barlas onun bu davranışlarına nasıl tepki veriyor?''. Defne sorumun üzerine yine anlatmaya başlıyordu ki birden durdu.''Peki sen Barlas ile niye bu kadar ilgileniyorsun Ranya'' diye sordu.Hemen savunmaya geçtim.''Ne ilgilenmesi canım, sadece merak ettim okulda neler döndüğünü anlamaya çalışıyorum.''dedim ve Barlas'ın grubuna döndüm.Şans o ki sarışın çocuk bizim tarafa doğru bakıyordu.Hemen Defneye döndüm.''Şu sarışın niye bizim tarafa doğru bakıyor?''.O tarafa baktığında bir telaşlandı, onun bu halini izlemek eğlenceliydi.''Bilmem, Berktuğ işte sevgilisi olduğu halde hala yatağına kız atma peşinde.''dedi.Defneye bir şeyler olmuştu ama anlam veremedim.Düşünceleri aklımdan kovup etrafa baktım.Bakışlarım yine Barlas'la buluştu.Bu sefer gözlerimi kaçıran ben olmayacaktım.İnatla bakmaya devam ettim.Ona baktıkça içimde kopan fırtınalara anlam veremedim .Bi an nefen almayı unuttum, nefesimi tutmuş ona bakıyordum.Neler oluyordu böyle? Aptal aptal düşünceler beni ele geçirmeden Defne'ye döndüm.''Lavaboya gitmem gerek, hemen döneceğim.''diyerek onun kuşku dolu bakışlarından kurtuldum.Hızla kantinden çıktığımdan tuttuğum nefesi seslice verdim.''Demek seni bu kadar etkiliyorum he?''sesi duyar duymaz arkamı döndüm.Barlas duvara yaslanmış, öylece bakıyordu.Etrafıma bakıp konuşmaya başladım.''Hayır, sadece biri tarafından sürekli izlenilmek rahatsız edici''dedim.Samimiyetten uzak bir şekilde güldü ve yavaş adımlarla yanıma geldi.Tam önümde durdu.Bir an içim ürperdi  aceleyle kafamı aşağıya eğdim ve ayakkabılarımızı incelemeye başladım.Baş parmağı ve işaret parmağı ile çenemi tuttu ve başımı kaldırdı.Eli hala çenemdeyken gözlerime baktı ve ''mavi ''diye kendi kendine konuştu.Hipnotize olmuş bir şekilde onun her yaptığı hareketi izliyordum.Sonra bir anda ruh hali değişmiş gibi çenemde hissettiğim ellerini bileğimi sıkarken hissettim.''Şimdilik sadece izliyorum, zamanı gelince canını fena yakacağım Ranya''


MERHABAA herkese iyi bayramlar:)) lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Multimedia: Ranya= Kaya Scodelario


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elimden TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin