Göğü inleten gök gürültüsü eşliğinde hala mağaza mağaza elbise arayışınd aydım. Yağmur damlarının botumun arasından ayaklarıma sızışını hissediyor ve bu vücuduma doğru ince bir sızı halinde yayılıyordu. Annemin dediğine göre bu akşam ortaklarıyla görüşeceklerdi ve hayret ki babam yanında benide istiyor. her zaman sır gibi sakladıkları beni,yani Niran Yılmazer 'i yanlarında istiyorlardı, şaşılacak şeydi doğrusu, aslında orada sevdiğim adam olmasa oraya asla gitmez ve tepkimi koyardım ama gitmeliydim. Beni soktukları kafesin içinden çıkıcak ve onlara bunun hesabını sorucaktım. Neticede benden 20 yılımı almışlardı. Tamam, iyi bir evebeynler ama beni saklayarak ve kendilerinden uzak tutarak nasıl koruyolar anlayamıyorum,oysa ben onların yanında kendimi daha güvende hissediyorum. Ama yinede onlar benim herşeyim. Son girdiğim mağazada siyah kadife sırt dekoltesi olan mini bir elbise beğendim ve onu alıp mağazadan çıktım ve hızlı adımlarla evimin yolunu tuttum... Evime girdiğimde
ilk işim üzerimdekileri çıkarıp duşa girmek olmuştu. Daha sonra duşdan çıkıp odamdaki saate göz gezdirdim.
Görüşme 8'de yapılacaktı ve bir saatten daha az zamanım kalmıştı. Hızlıca saçlarımı kuruttum ve şekil verdim. Elbiseyi üstüme hızlıca geçirip koyu bir göz kalemi sürdüm ve parfümümü sıktım. Son olarak deri ceketimi ve siyah topuklu ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve derin bir nefes verip koşar adımlarla evden çıktığımda şoförün açmış olduğu arabamın kapısına çabucak bindim ve gideceğimiz mekana kadar yolu izledim.
...
Mekana vardığımda bir çok şeyi aynı anda hissediyordum. Ailemle ilk defa bir topluma giriceğim için çok mutluydum ama Ateş Kara'yı göreceğ-im içinde çok heycanlıydım .Ona hangi ara bu kadar bağlanmıştım bende bilmiyodum ama mercan gözlerine her baktığımda içimi kaynatan birşeyler oluyordu. O sert
görüntüsünün altında aslında iyi bir adam olduğunu biliyodum. Mekanın içine girdiğimde bir garson hızla bana
yaklaşıp "Siz Niran Yılmazer olmalısı-nız "dediğinde derin bir nefes alıp "evet benim"deyip mekanın ışıltılı tavanına göz gezdirdim."buyrun burdan" dediğinde garsonun işaret ettiği yere baktığımda büyük masada oturan annemi, babamı Seval teyzeyi Serhat amcayı ve, onu gördüm. Ateş Kara'yı. göz göze geldiğimizde sanki mercan gözleri beni içine alıp sıkıştırıyodu."kızım bizde seni bekliyoduk nihayet gelebildin"diye seslenen annemi öpüp garsonun çektiği sandalyeye orturdum .Ona bakmamak için masadaki tabakları inceliyodum "kızım seni buraya annenle beraber aldığımız karardan dolayı çağırdık"diyen babama gözlerimi dikip "ne kararı baba?"dediğimde babam anneme doğru baktı. Sanki söylemekte zorlanıyor gibiydi. "kızım,şu ana kadar sana iyi bir hayat veremediğimizin bizde farkındayız ama şu son yaptığımız projede işler aksadı ve karşı taraf belgeleri çaldığımızı öğrendi. Bu işi biz üstlenmiştik. Kameralarada benim adamlarım yansıdığı için benim yaptığırdığımı öğrendiler. Yani demem o ki bizi rahat bırakmıyıcaklar. Bizim bu gece annenle birlikte Amsterdam 'a uçuşumuz var kızım ve bizi anlamını umuyorum" dediğinde kırgın gözlerleona bakıyordum; Beklediğim bu değildi, hemde hiç değildi. Sanki ben şimdi gitmeyin desem, gitmeyeceklerdi. Bunu bile bile fikrimi soruyomuş gibi yapmaları. Neydi bu emrivaki! Ateşe doğru baktığımda bana acıyan gözlerle bakıyordu .Hayır, hayır böyle bakmamalıydı. O böyle baktıkça kendimi aciz hissediyordum ve bu beni derinden yaralıyordu. Derin bir nefes alıp dudaklarımı araladım "Siz kararınızı vermişsiniz baba ama işinizi yasa dışı yollarla değilde kendi akıl gücünüzle yapsaydınız ayrı kalmak zorunda kalmazdık "deyip derince yutkunduğumda babamın sert ve tok sesi yankılandı " Haddini aşma Niran! zorunda olmasaydık gitmezdik. Bu süreçte sen Ateşin yanında kalıcaksın " dediğinde ayakuçlarımdan başlayan sinir dalgaları vücuduma doğru yayılıyordu. Tamam, bir yandan seviniyordum ama yinede onunla yaşamak demek, günün üç öğününü göz göze geçirmek demek. Buna kalbim dayanırmı bilmiyorum. Ama babamıda tanıyorum, şu saatten sonra asla benim sözümü dinlemez. Sanırım şu davulun 'dank' ettiği yer burası olsa gerek...
...Restorant'dan çıktıktan sonra şoför eşliğinde eve gidip valizimi toplamış daha sonra Ateş 'in evine gelmiştik. Babam ve annemle vedalaşamamıştım bile. Ateşe ne kadar ısrar etsemde kesin bir dille reddetmiş ve su sesinden anladığım kadarıyla duşa girmişti. Bende duşumu almış ve üstüme şort askılımı geçirmiş Ateşin rahat koltuklarında oturuyordum ve heycandan tırnaklarımı kemiriyordum Şu anda onun evinde olduğumu bilmek bile beni bozguna uğratıyordu."Bu kokuda ne?" onun sesi arkamdan geldiğinde sıçrayarak arkamı döndüm ve mercan gözlerine bakakaldım. Sert yapılı yüzü, dağınık ıslak saçları, yapılı vücuduyla ne kadarda tapılası duruyordu. Zor bulduğum sesimle konuştum "ne kokusu " bana dahada yaklaştı. O yaklaştıkça nefesim hızlanıyordu. Koltuğun üzerinde yatar pozisyona geldiğimde boynuma doğru eğildi ve burnunu sürttü, ve o müthiş dudaklarını araladı "Sen.."dedi ve duraksadı "Sen..İlkbahar kokuyosun.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGINLARIN ADI
Novela JuvenilOnlar ;cehennem ve ateşti... Yüreklerinde sakladıkları sevgileri uğruna yakıp yıkmak onlar için hiç bir şeydi.. Onlar bu sevdada zaten ölmek için vardı... Niran; zaten sen benim içimdeki büyük yangınların adısın. kendim zaten Cehennemken inşallah s...