8 yaşına kadar hayatım gayet güzeldi. Taki ailemle birlikte Hakkariye gidene kadar. Eski beyaz bir minübüsün içinde yollarda ki taşların tıkırtılarını ve konuşan insanların seslerini dinleyerek otobüste gidiyorduk. Başım annemin kucağındaydı. Annemin saçlarımı okşayan eli aniden durdu.Birdenbire otobüsteki sesler kesildi. Otobüste durmuştu. Başımı kaldırdım korkarak. Bir kaç tane silahlı adam arabadakileri boşaltıyorlardı. Sıkıca anneme sarılmıştım.Beni annemi babamı herkesi zorla arabadan indirdiler beni annemle babamdan ayırdılar. Annemin bırakın kızımı diye bağıran sesi ve benim anne diye bağıran çığlıklarımı hala aklımdan çıkaramıyorum. Kısa boylu çirkin suratlı bir adamın anlamadığım bir şekilde bağırışı ve annemle babamın gözlerimin önünde kurşuna dizilişini unutamıyorum. Daha sonra benim onlarla son bir kez veda etmeme dahi izin vermeden beni ve arabadaki çocukları zorla götürdüler. Hepimizin ellerini bağladılar .Yanımda benden biraz daha uzun kahverengi gözlü çocukla birlikte teröristlerin elinden nasıl kaçtığımızı hatırlamıyorum bile.Ama nasıl olduysa hiçbiri ikimizi de görmemişti.
Durdum.O çocuğun adını bile sormadığım geldi aklıma. Egemene baktım.Ifadesiz bir şekilde yere bakıyordu.
Daha sonra 3 yıl Hakkarideki babaannemin yanında kaldım. Daha sonra oda vefat etti. Etraftaki komşular beni bir yetiştirme yurduna verdiler. O çocuğu kurtulduktan sonra kaldığım yurtta bi kere daha gördüm. Ama hiç konuşmadık Ikimizde . Aslında benim konuşmam gerekiyordu hatta ona teşekkür ettem gerekiyordu ama cesaret edemedim. Şimdi olsa direk onunla konuşurdum ama napalım o zamanlar çocuktum. 13 yaşıma gelince yurda bi tane adam geldi baya uzun boyluydu ve sert bir Mizacı vardı. Teker teker tüm herkesi değişik testlere soktu.Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sonra beni ve bir kaç kişiyi yurttan aldılar. Nerdeyse tüm gün eğitime soktular bizleri. Gerek bilgi gerek eğitim her konuda bilgi öğrettiler. 18 yaşına gelince bazılarımızı burayı bıraktılar. Ben orda kalmayı seçtim. Benimle birlikte eğitim gören arkadaşlarımın hepsini farklı bir şehre gönderdiler. Ben burda Hakkaride kalmayı seçtim. 3 yıldır burda görev yapıyorum. Gerek yurt içi gerek yurt dışı bir sürü operasyona katıldım. Karargaha bir kaç askerimizin esir alındığı bilgisi geldi.Albay beni oraya gönderdi ama ben yanıma asker almayı reddettim bir kaç kişinin daha ailesinden uzak kalmasını istemiyordum. Teroristlerin arasına bir ajan misali sızdım. Onları ingilizcemle yurtdışından onların arasına gonderilen biri gibi tanıttim.Inandilar.Askerkeri ordan çıkardım. Belli bir zamanda bir sürü kötü amaçlarını başlarına yıktım.Daha sonra biri benim gerçek kimliğimi bulmuş. Orayı tamamen yıkıp. Ordan çıkmayı başardım ama giderken vuruldum. Saklanmak için yer ararken de bayılmışım. Şimdide burdayım işte.
Dedim ve mağaranın dışına çıktım. Gökyüzüne doğru başımı kaldırdım Gökyüzünde belkide içimdeki hücrelerim kadar sayamadığım kadar çok yıldız vardı. Ayrıca bu anıları tekrardan yaşamış gibi olduktan sonra beni ayakta tutan tek şey inancımdı.Bir gün bunların son bulacağı inancı.Gözlerimin ateş gibi olduğuna eminim. Çünkü ne zaman bunları düşünsem böyle olurdu. Kulağıma hoş bir melodi gibi gelen çekirge sesleri şuan beni rahatlatıyordu.Saatimi baktım.Saat 23.42 olmuştu.Yatsı vakti çoktan girmişti bile.Mağaranın aşağısında otların arasında gördüğüm küçük su kaynağına doğru indim ,ay gecenin karanlığına ışık tutan tek lambaydı. Abdestimi aldım ve cebimden pusulamı çıkarıp kıbleyi buldum ceketimi belime sardım. Çantamda her zaman etek bulundururdum fakat çantam yoktu. Cebimden örtümü çıkardım ve namazımı kıldım.Daha sonrada her zaman yanımda bulundurduğum Kuran ı Kerimimi çıkarıp bir cüz okudum.Cüzümü bitirip ayağa kalktığımda gökyüzündeki üzerimize dogru gelen şeyi farkettim.Beyaz bir şeydi önce yıldız olduğunu düşündüm fakat gittikçe yaklaşması beni tedirgin etmişti.Buralara göktaşı düştüğü ne görülmüş ne de duyulmuştu. Hemen saatime baktım gece saat 2 ye doğru geliyordu.O cisim biraz daha yaklaştığında kurtlar ulumaya başladılar sanırım onlarda tehlikeyi sezmişlerdi.
K-Egemen şuraya bak!
Egemen aceleyle geldi ve gösterdiğim yere doğru baktı.
E-Düşmek üzere yere eğil !
Dediği gibi hemen yere yattım.Anında etraf bembeyaz olmuştu ve bir kaç saniye sonra yer öyle bir sallanmıştı ki mağaranın önü tamamen kapanmıştı. Iyiki silahları yanımda taşıyordum yoksa bide mağarayı açmakla uğraşacaktık diye düşündüm.
K- Buda neyin nesi hadi kalk hemen şuna bakalım!
E-Tamam al silahını gidelim hadi.
Dedi ben aşağıya doğru inmeye başlamıştım bile Egemenin fısıldayarak dediği cümleyi de giderken duymuş oldum.
"Sonunda beklediğim şey geldi "K-Biraz daha hızlı gidersek 1 saate o şeyin düştüğü yere gideriz.
E-Sessiz ol.
dedi ve çalılıkların orasını işaret etti.Sesler gelmeye başlamıştı.Demek ki onu fark eden sadece biz değildik.
K- Koş Egemen onlar o şeyi bulmadan oraya gitmemiz lazım!
Uzun bir süre koştuk. Bir saatlik yolu 20 dakkada bitirmiştik.Egemene baktım nefes nefese kaldığını düşünüyordum ama benim gibi durduğunu fark edince daha çok şüphelenmeye başladım.Neyse yakında çıkardı kokusu. Şüphelendiğimi fark ettirmeden başka bir konuya daldım.K- Ben acıktım sende acıktın mı?
E- Acıkmadım desem yalan olur şu şeye bakalım da bir şeyler avlarız
K-Aynen baya yaklaştık galiba bak ağaçların yaprakları solmuş.
E-Ayrıca bazı hayvanlarda ölmüş
K-Düşen şeyin etkisiyle olmalı
E-Bencede
Artık çukurun olduğu yere gelmiştik. Etraf hala karanlıktı. İçeriyi görmek için bir fenere ihtiyacım vardı.
K- Sende fener var mı ? İçerisi çok karanlık
E- Var,al.Bende geliyorum
K- Sen burda kal. İçeriye ikimizde girersek geri çıkamayız.Çünkü çok derin. Sen burda bekle bende halat vardı. Onu al. Ben aşağıya inip ne var diye bakıyım 5 dakka içinde ses vermezsem sende bi yolunu bul güvenli olduğunu düşündüğünde aşağıya gel.
E-Tamam öyle olsun
Elinden hızlıca feneri aldım ve çukurdan aşağıya doğru kaydım.Şüpheleniyordum ama ona güveniyordum nedenini bilmediğim bir şekilde... Feneri etrafa tutmaya başladım hiç bir şey görünmüyordu. Ben büyük bir şey olacağını düşünüyordum oysaki. Çukurun tam göbek noktasında küçük bir cisim vardı. Ona doğru elimi uzattım çok sıcak değildi.
K -Egemen ipi aşağıya sal bi şey buldum
Dediğim gibi ipi saldı. Ipe sıkıca tutundum ve yukarıya çıktım .
K-Bak ne buldum.
E-Ver bakıyım bi
K-Al
Dedim ve verdim, verdiğim gibi kutuyu elinde çevirmeye başladı. Sonra bir düğmeye bastı ve kutu açıldı. İçinde iki tane şişe vardı. Ve içlerinde biri mor biri kırmızı iki tane sıvı vardı. Egemen kutudan kırmızı renkteki sıvıyı kendi aldı moruda bana verdi. Elindeki şişenin kapağını açtı ve aniden onu içti.
K - Naptın sen daha ne olduğu belli olmayan bir seyi neden içiyorsun !
E - Korkma bi sey olmayacak bak bana bi şey olmadı
Şüpheyle bi Egemene birde şişeye baktım. Şüphemi fark edince,
E-Sen içmiyeceksen ben içeyim bari
Dedi ve bende,
K-Sana vermektense içerim daha iyi
dedim ve bir dikişte şişeyi bitirdim.Beni sinirlendiriyordu.Kendimi iyi hissetmiyordum.Inadımın sonuçlarına yine katlanacaktım.
K-Başım dönüyor
E-Merak etme bi şey olmayacak.
Dedi ve ondan sonra oracıkta bayıldım.