Perdeyi hafifce araladı,pencerenin camında beliren silik yansımasının yağmur damlalarıyla dans edişini büyük bir titizlikle izledi.Bir anda kendi gözleriyle göz göze geldi.Büyük bir yorgunluğun izleri dökülüyordu göz kapaklarindan kirpiğinin ucuna dek.Bu duruma aldırış etmeden gözlerini kendi üzerinden çekti.Belki de bu gece kendisi hakkında düşüncelere kapılmak istemiyordu, tadını kaçırmamak için benliğinden hızla koparak gözlerini sokağa yöneltti. Yağmurun sokakla buluşması muhteşem bir manzarayı beraberinde getiriyordu öyle ki minicik kuşlar bile bir köşede seyredurmuştu sokağı. Yerler adeta gümüş bir tepsi gibi gözalıcıyken bir yandan da kimsesizliğin acısını çeken ruhlar gibi damla damla boğuluyordu.Bu görüntü ona, her güzelliğin arkasında bir tutam acının var olduğunu hatırlatıyordu.Islak zeminlere birbiri ardına düşen yağmur taneleri, gökyüzünden kopup yeni bir yere karışacak olmanın sevinciyle bu denli aceleciler herhalde diye düşündü.Pencereyi açtı, mis gibi toprak kokan havayı son damlasina kadar ciğerlerine çekti.Ağaç yapraklarının her damlada titreyişini , minik kuşların yağmur suyunun tadına bakışını büyük keyifle izliyordu."Biraz tütün fena olmazdı " diye geçirdi içinden,masanın üzerinde duran sigara paketine uzandı aldı ama çakmağın olmadığını fark etti.Çakmağı arayacak gücü de yoktu zaten,içinde bir kaç tane sigara olan paketi masaya öylece bıraktı.Arada bir canı tütün istiyordu özellikle böyle sessiz gecelerde yoksa bağımlısı değildi.Pencereden giren hafif rüzgar saçını biraz savururken içini müthiş bir ürpermeyle doldurdu.Sonunda pencereyi kapatıp,masanın üzerindeki kahve bardağını eline aldı, bardak buz gibiydi ona rağmen bir yudum içti devamını getiremedi. Kaç dakikadır dalmıştı bu sokağın görüntüsüne ve kaç dakikadır toprak kokulu havayı soluyordu kendisi de bilmiyordu.Duvarda asılı olan saate baktı, gece yarısını geçiyordu. Saatin sesi odanın tüm sessizliğini çığlık gibi bölerken ona cama vuran yağmur taneleri eşlik ediyordu.O sırada gözü masada duran kağıt ve kaleme takıldı. Ne kadar hazır bir vaziyette beklediklerini düşündü, birkaç cümleye ne kadar da ihtiyaç duyduklarını anımsadı.Kalemi aldı eline ,sihirli bir sözcük bulmak istedi.Soluksuz bir öykü için o ilk sözcük çok önemlidir diye söylendi.Günlerdir aradıği o sihirli sözcük hala kendini açığa çikarmamak da kararlıydı.Belki yüz tane sözcük yazdı ,sinirinden hepsinin üzerini karaladı. "Bugün de bulamadım kahretsin "dedi.Yazmak ona göre alelade bir iş değildi, bir sözcük cümle için çok önemlidir,bütün akışı değiştirebilir diye düşünüyordu . Uyku, hafifce yorgun gözlerini yoklamaya başlamıştı geceden istediğini alamamanın üzüntüsüyle pencerenin kenarından kalktı, yatağına doğru yol almayi düşündü buna gücü olmadığını anlayınca oracıkta bulunan koltuğa kendini bıraktı.Yakınında üstüne örtecek bir şey yoktu tatlı bir üşüme hissiyle uykuya teslim olmaya başladı.Artık ne Yağmurun sesini ne de saatin sesini duyuyordu.Gözleri kapalı olmasına rağmen şiş olduğunu belliydi,hafif aralık olan ağzından nefesi bir rüzgar edasıyla burnunun üzerine düşen saçlarını havalandırmaya yetiyordu.Dizlerini göğsüne kadar çekmişti üşüdüğü herhalinden belliydi.Yüzüne sokaktan gelen ışık vuruyordu.Odayı sokak lambasının ışığı aydınlatıyordu o yüzden hiç gece lambası kullanmayı alışkanlık edinmemişti.Bu gece öyle derin bir uykudaydı ki sanki uyuyamadığı gecelerin acısını çıkarıyordu.Yalnız yaşamasına rağmen evi büyüktü bazı geceler daha küçük şirin bir evim olsa diye düsünse de sabah olunca bu fikrinden vazgeçerdi.Hem evinin bulunduğu yeri çok seviyordu sahile bakan penceler ve bu boş sokağa bakan pencereleri birarada bulmak zordu,bu onun için büyük nimetti.Sabah uyandığında taze güneş kokusunu hissetmek güneşin denizdeki göz kırpışlarını izlemek onun için vazgeçilmezdi.Hiç kıpırdamadan tatlı uykusuna devam ederken, başını iki yana hızlıca çevirip sayıklamaya başladı, bulamıyorum kelimesi döküldü susuzluktan kurumuş yer yer çatlamış dudaklarından.Sayıklarken sesi buğulu bir cam gibi boğuk ve acıyla yoğrulmuşcasına hüzünlüydü.Ani ve huzurlu başlayan uyku onu teslim aldığına emin olunca gerçek yüzünü göstermişti,bu kabusun ve sayiklamanin başka ne açıklaması olabilirdi . Birden merdivenlerden gelen tıkırtılar evi sarmaya başladı evin duvarlarına çarpıp geri gelen bu ses bir ayak sesiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Sadık Bekçisi
Romanceİnsanları anlamaya çalışmaktan yorulmuş, kendini kaleme ve kitaba adamış bir kadın düşünün, yeryüzünde kaç tane bulabilirsiniz ? Durun ben söyleyeyim ; elbette çok az sayıdalar hatta nesli tükenmekte olan gruba dahiller bu kadınlar.Kadın denen varlı...