Ne Yaptım?

1.3K 33 12
                                    

Evet. Ben size şimdi ne yaptığınızı soracağım. Yani hayatta iyiki yapmışım dediğiniz şeyleri. Ya da hatırladıkça güldüğünüz anılarınızı.
İlk önce bu sorumu cevaplayın sonra okumaya devam edersiniz.

Evet. Eğer asi ruhunuz benim dediğimi yapmadan okumaya devam ediyorsa bu konuda bir şey yapamam. Gelgelim bu anılarınıza... Hayal ettiğiniz bu anılarınızı şimdi, şu an, bu yaşınızda yapabilir misiniz? Bunu cidden başarabilir misiniz?  Bu hayaliniz; yoldan geçen bir kel adamın ardından "Aaaa yumurta çıkmış kafasında" dediğiniz an olabilir veya küçükken size dayak atan arkadaşınızı dövmeniz olabilir (şahsen bunun olmamasını tercih ederim ama...:) ne biliyim kız iseniz ilk defa size elbise alındığı an olabilir, ilk defa oje sürüp babanızdan azar yediğiniz an olabilir, erkek iseniz sünnetten kaçtığınız ve bir kuyumcuda su fiyatina altınları bozdurup, o parayla da bakkala gidip arkadaşlarınıza gazoz aldığınız ve kahkahalarla güldüğünüz an olabilir.

Zaten bu anınızın ne olduğu önemli değil sadece bunu şimdi de yapabilir misiniz o önemli.

Bizler her ne kadar fark etmesek veya istemesek bile toplumun gözünde yerimiz ne ise, yahut bizim dünya sofrasında oturmamız gereken yer neresi ise oraya oturuyoruz. Mesela siz muhafazakar bir ailenin kızısınızdır ve babanız sizin siyaset konuşmanıza izin vermez büyüklerin yanında, daha doğrusu sizin sadece oturup zarifçe gülümsemenizi ve kahve yapmanızı ister. (Yanlış anlaşılmasın ben yargılamıyorum sadece fikrimi söylüyorum.)

Ya da daha elit insanların kızısınızdır ve aileniz sizden atılgan olmanızı, tuttuğunuzu koparmanızı ister ama siz tam tersine sadece oturup zarifçe gülümsemek ve kahve yapmak istersiniz.

İstekleriniz kişiliğinize ve etrafınıza göre değişir, gelişir. Ama biz bir müddet sonra kişiliğimizi atar ve sadece etrafın dediğini yapmaya başlarız.

O sünneten kaçan yedi yaşındaki çocuk, büyüdüğünde; mesela 17 yaşına geldiğinde kolu kırılsa ve ona belli bir hastalığından dolayı uyuşturucu veremeseler ve kolunu o hale hissederken takıp çıkarmaya başlasalar çocuk ya da genç hiçbir şey diyemez. Belki engelleyemediğinden gözünden yaş akar ama o genç asla bağırmaz. Etrafındakiler ona bağır derler ama bağırmaz çünkü öyle öğrenmiştir o, 17 senelik hayatı boyunca. 

ERKEK ADAM DEDİĞİN NE BAĞIRIR, NE AĞLAR, NE DE SIZLANABİLİR.

Etrafındakilerin sadece bir dakika içinde bağırmanın onun hakkı olduğunu söylemeleri onun 17 sene boyunca beyninde oluşan HAKKIN DEĞİL tabularını yıkmaya yetmez. Hani nerde şimdi o sünnetten kaçan necati? Yokkk çünkü öldürdüler onu. Çünkü onu toplumdaki tahtına oturtup ellerini kelepçelediler. Oysa bağırmak orda iken, o durumda iken bir ihtiyaçtır, bir zorunluluktur ama bu taht bizim ihtiyacımız olan şeylerde bile ondan kurtulmamıza izin vermiyor, vermezde. Siz belki o genç için "Büyüdü artık heralde bağırması  bi zahmet" diyorsanız sizin de tabularınız var beyninizin içinde kusura bakmayın. Sizde yıkamamışsınız o tabuları.

İnsan büyüdükçe çektiği acı oranı azalmaz, sadece toplum ona acıya dayanmak zorundasın demiştir o da bunu yapmıştır.

Belki kırık kol hikayesi çoookkk saçma gelmiş olabilir ama ben bu olayı daha geçen ay yaşadım. İsmini vermek istemediğim bir arkadaşımın kolu kırıldı. Kolu kırılan arkadaşıma niye bağırmadığını sorduğumda aldığım cevap şu oldu;
-Bize böyle öğrettiler. Erkek dediğin bağırıp çağırmaz acıdan.

Evet anahtar kelime öğrettiler kelimesi. Bakın dikkat onlar öğretti. Toplum öğretti.

Erkekler için durum böyle olsada kızlar için çok daha zordur. Onlardan beklenti çok daha yüksektir.  Ay yok şöyle hanımefendi olsun. Aman küfretmesin. Şöyle zarif olsun, yemek yapsın, evi silsin. Kız değil mi kölem olsun. Faso fiso.

Kızlar niyeyse bir ceylan gibi olmalılar. Zarif olmalılar, evlerinde otırmalılar, kariyerleri ailelerinden hep sonra gelmelidir.  Belki sene 2015 sallama sen de artık, kızlar özgür bikere diyenlere sesleniyorum. Siz hiç misafirliğe gittiğinizde sofrayı kocası hazırlarken karısının arkadaşlarıyla oturup siyaset konuştuğunu gördünüz mü? Ya da kız bebeklere hiç göster amcana, diyen birini gördünüz mü?

Size bu sefer kendi ablamın anısını anlatayım.

Ablam 7 yaşındayken sürdüğü oje yüzünden babamla kavga etmişti.  Babam ona çıkarmasını söylerken o illede çıkarmam dedi. Zaten ablamı annem küçüklüğünden beri aşırı süslü yetiştirdiğinden ablamın süse püse merakı resmen everest dağı kadardı. Yani kişilik olarak çookkkk bayılırdı süslere. Sonra ergenlik yaşları geldi. Yaklaşık 14 yaşında falandı. Yine kavga ediyor babamla. ben o ojeyi sürücem, hayır hayatta süremezsin falan. Gün geçtikçe ablam değişti. İsteği ve ilgisi söndü. Çünkü bizlerin -belki çok karşı koysak bile- kuralları be kısıtlamaları en hızlı kabul edeceğimiz dönem ergenlik dönemidir ve büyük ihtimalle bu uugulamayı kullanan çoğu kişi 12-21 yaş arasında. Yani ergenlikte. Kısaca sizler de kısıtlamayı kabul edecek yaşlardasınız. Sakınnn olaki yapmayın. İçinizdeki o ojeyi savunan kızı bırakmayın.

Her neyse anımıza dönelim. Ablam 17' sine geldiğinde artık ne oje umrundaydı ne de süs püs. Tek umrunda olan annemlerin dillerindem düşürmediği Ygs LYS ve gideceği üniversite idi. Kısaca o da kelepçelerine alışmış artık onlardan kutulmaya değil kelepçeli tahtından düşmemeye çalışıyordu. Evet üniversite sınavı çoooooooook önemliydi ama o sınava girerken ellerinde oje olması pek bir şey değiştirmezdi.

Şimdi soruyorum. İçindeki kişiliği yok mu ettin? Yoksa hala duruyor mu?? Kelepçeli tahtından düşmemeye mi çalışıyorsun yoksa çoktan kendi yaptığınız tahtta mı oturuyorsun? Aslında senden çok kendime soruyorum;

Ne yaptım??? Ne yapacağım? Ne yapıyorum?  Ne yapacağız?







Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gözlüklü Dedektif (KİŞİSEL GELİŞİM KİTABIDIR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin