Ya oğlum kıza bak! O ressamlara taş çıkartsın. Biz anca çöp necmi
"Adalet mi la bu?"
diye benim resmim ile kendi resmini karşılaştırıp isyan eden Deniz kafasına aldığı darbe ile Meleğin üzerine düştü."Ah kafam."
"Melek,iyi misin? Ya çok özür dilerim. Hep bu Yiğit yüzünden." diyince Yiğit,Deniz'e sinirli bakışlarını gönderdi.
Resim öğretmenimizin ikazıyla önümüze döndük. Anlaşıldığı gibi dersimiz resimdi. Geçmişimde yaşadığım o olayı,resim çizerek atlatmıştım. Zorluklara bir adet boya ve palet ile göğüs germeye çalışıyordum. Bu benim ilacımdı. Zorlukları çizmek herşeyi resmetmek bu beni iyi hissettirebilen tek sanattı.
"Harbi kızım sen nasıl böyle güzel çiziyon lan?"
"Bilmem." diye geçiştirdim Yiğit'in sorusunu.
"Nasıl bilmezsin ya. Şu resme bak! Leonardo Da Vinci'ye kelime-i şehadet getirtmezse şerefsizim."
dedi Deniz."Zaten öylesin oğlum." diye dalga geçti Yiğit'te.
Biz kahkahalarla gülerken Buse yerinde olmayan Ahmet'i fırsat bilerek araya girdi. Çünkü eğer Ahmet burada olsaydı Buse'ye işkence çektirirdi.
"Ahmet'in resmine baksanıza lan. Adriana Lima çizmeye çalışmış. Bu bildiğin Kamuran Teyze." diyince tekrar kahkaha atmaya başladık. Böyle gülerken "Söyleyinde bizde gülelim." isimli tarihi öğretmen klasiğine maruz kaldık.
Hepimiz susup önümüze dönerken zil çaldı ve tüm sınıf bunu bekliyormuşcasına kapıya akın etti. Ben ve yanımda Melek ile Buse yavaş adımlarla ilerlerken Yiğit arkamızdan geliyordu. Deniz ise çoktan kantine inmişti.
Biz kızlar bahçeye çıkarken Yiğit'te Deniz'in yanına gitti.
Bahçede boş bulduğumuz bir banka kurulduk."Ohaa. Bu ne lan? Abi böyle sevgilim olcak başım belaya girmez. Yeminle." dedi Buse.
"O değil. Bence şu kapkara olan daha iyi." dedi Melek kollarını göğsünde toplarken.
"Ya. Ikinizde erkek kesmeyi bırakır mısınız?" dedim çığırarak ve sağ elimin işaret parmağıyla karşı bankın yanındaki bankı gösterdim. "Meteor kesin azcık. Onlar erkek mi be?" dedim.
Buse onaylamazca bakarken Melek çoktan sohbetten çıkmış telefonuyla uğraşmaya başlamıştı.
"Asosyal kızımız Melek 2 cümle kurarak rekora imza attı. Alkışlıyoruz." diyerek coşturdu bizi Buse. Bende mal gibi alkışlamaya başladım. Melek önce Buse'nin kolunu çimcikledi. Sonra bana acır gibi bakmaya başladı. Bende alkışlamayı kesip etrafı izledim.
Zil çalınca oflayarak ayağa kalktık. Her ne kadar dersleri sevmesek de notlarımız ve ortalamarımız çok iyiydi. Sınıfa geçip yerlerimize oturduk. Normalde ben Melekle,Buse Yiğitle, Deniz ise tek başına otururdu. Biz hepimiz kardeş gibiydik fakat Deniz derste iğrenç espriler yaptığı için onu tek bırakırdık. Bugün ne olduysa beni Yiğit'in yanına oturttular. Ders edebiyattı. Hepimiz pür dikkat dersi dinlemeye çalışıyorduk fakat dinleyemiyorduk. Daha doğrusu dinlemek istemiyorduk. Ben kağıt kalem almış bişeyler karalarken Yiğit'e baktığımda kollarını sıraya sarmış bi şekilde uyumak üzere olduğunu gördüm. Buse tırnaklarını törpülerken Melek telefonuyla uğraşıyordu. Deniz'e döndüğümde ise sakız poşetini almış ıslık çalmaya çalıştığını gördüm.
Benim mal arkadaşım poşetle ıslık çalmayı başarınca hoca önce dersi anlatmayı bırakıp sınıfa göz gezdirdi. Herkesin Deniz'e baktığını görünce o da normal olarak Deniz'e baktı.
Deniz ise elleriyle poşeti saklamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What Is Your Amaç?
HumorMutsuzum ama gülüyorum. Cesurum ama korkuyorum. Seviyorum ama umursanmıyorum. Hayatın bana öğrettiği şey sadece hiç birşey iken beni hayata döndürecek şeyin,var olduğunu bilmiyordum. Fakat derslerimin iyi olmasının bana tek yararının o liseye gitmek...