Zaman su gibi akıp giderken bizi de sürükler ardından..
Mutluluğu neşeyi sus payı olarak verir ağzımıza..Çünkü zaman hayatın ta kendisidir..
Sevinçlerimiz, acılarımız ve ne kadar duygumuz varsa zamanla bağdaşır aslında..Zaman akıp geçmez..
Zaman durur biz akıp gider kayboluruz..Hayatta doğuştan sahip olabildiğimiz en güzel armağan olan "zaman" bazen sırtını döner bize..
Sevdiğinin yolunu bekleyen bir aşık için, veya bayramda çocuklarının yolunu bekleyen anne için zaman çok ağır gelir..
Ya da ailenle huzurlu bir akşam yemeği, veya arkadaşlarınla eğlendiğin bir gün içinse zaman çok çabuk ve hafif gelir..Hayat insanlara bir derstir aslında ama biz farkında olmadan yaşarız..
Bizim en baş öğretmenimiz olan hayata isyanlarımız da olur, "ohh be hayat varmış" dediğimizde..
Kullanıyoruz sanırız hayatı..
Gerektiği yerde hayattan dövünür gerektiği yerde de övünürüz..
Oysa ki asıl kullanılan bizizdir..
Elimizdeki değerini varken anlamayan, "kıymet" sözcüğünün içinde ne anlamlar taşıdığını bilmeyen biz..
Hayat verir güzellikleri ardı sıra..
Sonra bir gün vurur bütün güzelliklerin kıçına tekmeyi..
O zaman anlarız işte hayatı..
Zamanında yapamadıklarımızın değerini kıymetini..Zamansız gelen mutluluklara aldanıp kullanılırız aslında..
Herşeyi yitirip bitirir dediğimiz zamana aldanmasaydık belki de; şu anı değil geçmişi,geleceği göze alarak karşısında durabilirdik..
Ama insanoğlu işte..
Hep bir şikayetçi, hep bir mutsuz, hep bir isyankar..Hayatta hep iki seçenek çıkmazmı insanın karşısına..
İnsanoğlu çoğu zaman yanlış yolun yolcusudur işte..
Pişman olacağı ama bir daha geri dönemeyeceği o yolun yolcusudur malesef..