Merhaba.:) Bayramdan önce beraberiz yine küçük ailem. :) Oylarınız ve yorumlarınızı okusam çok mutlu olacağım ama sadece Deniz ve Zeynep yapıyor yorum. :) Lütfen oylarınız kadar yorumlarınız da çok önemli. Ben sizi anlamak istiyorum. Batu ve Ela'yı okurken hissettiklerinizi...:) Esirgemeyin benden. :)
Meyada ki şarkı çok sevdiğim bir şarkıdır ve bu hikayeye ilk başlamaya karar verdiğimde bile aklımdaydı bu şarkıyı kullanmak. Okurken dinlerseniz sevinirim. Keyifli okumalar. :) Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin... İyi bayramlar...Sevdiklerinizle,sevenlerinizle... :)
4.Bölüm
''Aşkları da Vururlar...! ''
...Batu'dan...
Bu kaçıncı ardında kalışımdı senin be kızıl ?
Bu kaçıncı ardına bakmadan gidişin ?
Ve ben daha kaçıncı kez seni sadece izleyerek geride kalacaktım böyle yalnız,kimsesiz nedensiz ?
'' Bebeğim, nereye bakıyorsun ?'' Başımı Sude'ye çevirdim. Gerçekten mi demek istedim ama öyle demek neyi çözecekti ? Bu kız o gittiğinden beri -üstelik bir kez olsun ardına bakmadan beni bırakıp gittiğinden beri- beni hiç yalnız bırakmamıştı. Onu seviyordum...
Hem de şimdiye kadar kimseye hissetmediğim bir şekilde ama aşk...? Sahi neydi ki aşk ? Ben en son Aslı'da bırakmıştım aşkı. Öldüğünde hesapsızca gittiğinde söz vermiştim bir daha kimseyi böyle içime almayacağıma ve almamıştımda. Sude'yi seviyordum. Dingin ve sorgusuz sualsiz biriydi. Yormuyordu.
Aşk yorar mıydı ? Sızlamıyordu ona bakarken içim. Oysa ne zaman Ela'ya baksam içim sızlıyordu.
Neden?
Duymuyor diye mi?
Hayır...
Onu ilk gördüğümden beri sızlayan bir yer vardı sol tarafımda...Tam göğsümde ama neden o sızı geçmek , hafiflemek yerine her gün daha da artıyor ve daha fazla yayılıyordu vücuduma tıpkı giderek büyüyen kor alevler gibi. Her gördüğümde hatta görmediğimde bile sızlıyordu.
Tekrar Sude'yi bulan bakışlarımı ondan bir saniye bile çekmeden düşünmeye çalıştım.
Evet,bizde ara sıra düşünebiliyorduk...
Beni ona çekenin ne fiziksel özellikleri-tabii taş gibi hatun olduğu gerçeği de vardı-ne de teslim oluşunun olmadığını bilmek içimi rahatlatmak yerine neden onun anlamını sorguluyordum ki ? Fark Ela'nın gelmiş olması mıydı? O gelmişti ve ben hayatımı ve aşkı mı sorgulamaya başlamıştım ama neden ?
''Bari bu geceyi beraber geçirelim...'' Tamam dercesine başımı salladım.
Aslında sorun olan Ela'nın gelmesi değildi. Sorun Ela'nın bana gelmesiydi. O yanımdayken tekrar eden kaybetme korkusu aklımı karıştırıyor ve saçmalamama neden oluyordu. Garip olan iki yıldır beraber olduğum kızı değil iki yıldır beni arkasında bırakanı kaybetmekten korkmamdı.
Sude koluma girince Doğuş'a baktım. Anladı ne demek istediğimi ve gözlerinde kınamayla kapıya doğru gitti. Kınamak doğru kelimeydi. Kapıdan çıkışını ve kayboluşunu izledim. Tam masama yönelecekken hızla kapıdan tekrar içeriye döndü...
''Ela yok...''
İşte şimdi kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.
Neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi ve Mavi (Devlerin Aşkı- III)
Romance"Nadir olan ne varsa nadir olan içindir." '' Gel buraya küçük dahi..'' derken ışıl ışıl yeşil gözlerine,dolgun kırmızı dudaklarına baktım.Omuzlarından aşağıya şelale gibi dökülüp ince beline değişini kızıl saçlarının,uzun bacaklarını süzdüm aç bakış...