Endymion Beşparmak dağında sürülerini otlatan bir çobanmış. kavalından başka bir varlığı olmayan yoksul bir çoban. Gündüz kayadan kayaya hoplayan boynuzlu sakallı kara keçilerini gözler yamacın mis kokulu kekiklerini yiyen sürünün titrek meleyişlerine kulak kabartırdı. Kavalı Endymion'un biricik dostu sırdaşıydı. Dağlarda yapayalnız yaşamanın verdiği hürlük açıklık duygusunu da kalabalık şehirlerde oturan hemcinslerine özlemini de hep bu kavala söylerdi. Endymion'un kavalı yalnız çobanın sevincini özlemini söylemekle kalmaz kara dorukların yeşil çimenlerin bulut bulut yapraklarıyla sağa sola serpilmiş ağaçların cıvıl cıvıl akan suların da seslerini duyururdu.
Bu ıssız dağlarda Endymion'u ne gündüz kavalını üflerken ne gece taze çayırın üstünde uzanıp sere serpe uyurken kimsecikler görmezdi. Yalnız ay ışığı görürdü onun gürbüz bedenini erkekçe güzelliğini. Ay tanrıçası Selene Endymion'a baka baka gönül vermişti ona. Her gece üzerine eğilir gümüş ışığıyla onu sarıp çayırın üstüne yatınca kollarını sevgilisine açardı. Selene da gökte ne zaman doğarsa nerede doğarsa hemen çobanına koşar gövdesini ışınlarıyla sarar öperdi.
Ne var ki Selene bazı gece daha çok bazı gece daha az kalırdı sevgilisinin yanında. Ayın Endymion'la hiç birleşmediği karanlık geceler de vardı. Onlar Beşparmakların dorukları gibi kara korkulu bir bekleyiş içinde geçerdi. Ama bu bekleyiş uzun sürmez ilk ay gökte gözüktü mü Endymion'la Selene gene kavuşurlar denizden yeni çıkmış balıklar kadar serin diri parıltılı gövdelerini birbirlerine değdirirlerdi. Her buluşmada ilk defa buluşuyormuş gibi olurlar hiç tatmadıkları bir tadı dudaklarında eme eme doyamazlardı. Her öpüşte gövdeleri daha da aydınlanır tepeden tırnağa nur kesilirdi. Endymion'la Selene için sevgi ışığın ta kendisiydi.
Ölümsüz tanrılar kimi zaman kıskanır insanların mutluluğunu. Sevgiyle insanların bir çeşit ölümsüzlüğe ermelerini tanrılara denk gelmelerini istemezler de ondan. Ama tanrıların tanrısı Zeus Selene ile Endymion'un bu hep yenilenen bitimsiz sevgilerinden hoşlanmış Beşparmak dağlarının yoksul çobanına bir armağan vermeyi kurmuş. Dile benden ne dilersen demiş ona; Endymion da ne dilesin ölümsüz bir uykuyla uyumayı dilemiş.
O gün bugün Beşparmak dorukları ay ışığında karlı gibi ağarır. Ulu çamları uyuyan ve ışıklı düşler gören insanlara benzer. Nereden geldiği belirsiz bir esintiyle yaprakları ürperir fısıldaşır zaman zaman. Ay ışığı göklere parmak uzatan doruklardan aşağı su şırıltısı gibi şarıl şarıl akar. Yamaçlarda çalar. Endymion'un kavalı yankılanır çobanların yaktığı ateşler mavi mavi tellenen ince dumanlar kayadan kayaya özlemini söyler. Ayın çevresinde . hep aynı sestir o dağların ıssızlığını insanların Beşparmaklar'ın çobanı Endymion'un ışıklı yıldızlar kıpırdaşır. Gökler sanki yırtılmış açılmıştır. ölümsüz mutluluğunu gözümüzle görebiliriz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sailor Moon Endymion
FanfictionKitapta Ay Savaşcısı, 'Serenity-Enydmion' efsanesi anlatılacaktır.. Bazı kaynaktan bulduğum bilgileri ilginç gördüğüm için sizlerle paylaşıyorum. Keyifli okumalar :)..